Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/1550
Karar No: 2017/6629
Karar Tarihi: 20.09.2017

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/1550 Esas 2017/6629 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/1550 E.  ,  2017/6629 K.

    "İçtihat Metni"



    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi gereğince yapılan çalışmalar sırasındamahallesinde bulunan 576 ada 1 parsel sayılı 87,34 m2 yüzölçümlü taşınmaz bahçe vasfıyla, beyanlar hanesinde 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, 1988 yılından beri İhsan oğlu ... kullanımında olduğu şerhleri düşülerek Hazine adına tespit edilmiştir.
    Davacı kullandığı yerin 500 m2 yüzölçümünde olmasına rağmen kullanım kadastrosu sırasında 87,34 m2 olarak belirlendiğini ve kullanımında olmasına rağmen ormana bırakılan 413 m2’nin ormanla ilgisinin olmadığını ve uzun zamandan beri ikamet adresi olarak kullandığını belirterek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
    Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi gereğince yapılan kullanım kadastrosuna itiraz niteliğindedir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede ilk defa 1948 yılında yapılan orman tahdidi ve 22.04.1987 tarihinde ilan edilen herhangi bir nedenle sınırlama dışında kalmış ormanların kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır.
    Mahkemece; dava kadastro tespitine itiraz olarak nitelendirilip işin esası incelenerek hüküm kurulmuş ise de, anılan karar usul ve yasaya aykırıdır. Zira, bilindiği ve 6100 sayılı HMK’da düzenlediği üzere, “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir”(m.1). Keza, “mahkemenin görevli olması” dava şartlarındandır(m. 114/1-c) ve “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır(m 115/1). Ayrıca “Dava şartlarına aykırılık bulunması” aynı kanunun 371/1-b maddesinde “bozma sebebi” olarak sayılmıştır.
    Kadastro Mahkemesinin genel olarak görevi, 3402 sayılı Kanunun 25. maddesinde, zaman bakımından görev ve yetkisi ise aynı Kanunun 27. maddesinde düzenlenmiştir. Kadastro mahkemesinin görevi, kadastro tutanağının tanzimi tarihinden tutanağın kesinleşmesine kadar geçecek zaman içindeki itiraz ve davalar için sözkonusudur. Başka bir anlatımla; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26. maddesinin dördüncü fıkrasına göre, kadastro mahkemesinin yetkisi, kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Tutanak kesinleştikten sonra kadastro mahkemesinin görevi sona erer.

    Somut olayda, davacı gerçek kişi, dava dilekçesinde “orman sınırı içinde bulunan 413 m2’nin ormanla ilgisinin olmadığını ve uzun zamandan beri ikamet adresi olarak kullandığını ileri sürerek” tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir, talebi mülkiyete ilişkindir. Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen orman ve fen bilirkişi raporlarından dava konusu taşınmazın 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdit sınırları içinde, kaldığı, kullanım kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında işlem yapılmadığı anlaşılmaktadır. Çekişmeli taşınmaz 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman sınırları içinde olduğuna, yörede 3402 sayılı Kanunun ek 4. maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmasında taşınmaz hakkında işlem yapılmadığı ve kadastro tespit tutanağı düzenlenmediğine göre somut olayda görevli mahkeme, kadastro mahkemesi olmayıp genel mahkemedir. Yukarıda değinildiği üzere görev konusu kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetilmesi gerekir.
    Belirlenen bu duruma göre mahkemece görevsizlik kararı verilip, dosyanın genel görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilip yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 20/09/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi