16. Hukuk Dairesi 2016/18019 E. , 2017/157 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ... Beldesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ... ada ..., ... ve ... parsel sayılı 6.944,78; 6.992,40 ve 7.019,23 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve bağış nedeni ile sırası ile davalılar ..., ... ve ... adına tespit edilmiştir. Davacılar ... ve ..., tapu kaydına ve miras yolu ile gelen hakka dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece, yapılan yargılama sonunda davanın reddine, dava konusu taşınmazların tespit gibi davalılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dairemizin 06.10.2015 tarih 2015/3322-11251 Esas ve Karar sayılı ilamıyla; Mahkemece, davacıların dayanağı olan tapu kaydının dava konusu taşınmazlara uymadığı, taşınmazların öteden beri davalılar murisi ..."ın kullanımında olduğu gerekçesiyle karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın karar için yeterli olmadığı, davacı tarafın 20.05.2002 tarih ve 8 (ilama sehven 3 olarak yazılmıştır) sıra numaralı tapu kaydına dayandıkları, davalıların ise taşınmazların babaları ..."in ilk eşi ..."nin annesi ... tarafından babaları ..."e verildiğini, babaları tarafından 60-65 yıldır kullanıldıktan sonra kendilerine intikal ettiğini ileri sürerek davanın reddini istedikleri halde bu hususun yeterince araştırılmadığı, aynı gün temyiz incelemesi yapılan ... Kadastro Mahkemesi"nin 2011/166 Esas ve 2014/115 Karar sayılı dava dosyasında davacıların dayanmış olduğu tapu kaydı ile bu dosyada davacıların dayandığı tapu kaydının aynı kökten geldiği, 2011/166 Esas sayılı dosya içerisinde ilamı ve krokisi bulunan ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1957/331 Esas sayılı dosyasında tapu kaydının kapsamının belirlendiği, bu nedenle yeniden keşif yapılarak 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kayıtlarının yerel bilirkişi yardımı ile zemine uygulanması, kapsamının kesin olarak belirlenmesi, tapu kayıt malikleri arasında harici paylaşım yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise dava konusu taşınmazların davacıların murisi ..."ye verilip verilmediği, ayrıca bilirkişi ve taraf tanıklarından muris ..."dan intikal eden taşınmazların davalıların murisi ..."a verilip verilmediği, verildi ise ne zaman ve hangi nedenle verildiği, zilyetliğin ne zamandan beri kim tarafından sürdürüldüğü hususlarının maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması gereğine değinilerek hüküm bozulmuş, taraflarca karar düzeltme yoluna başvurulmaması üzerine dosya yeniden esasa kaydolunarak Mahkemece tapu kaydının taşınmaza uygulanmasının mümkün olmadığı, dinlenilen tanık ve bilirkişi beyanlarından taşınmazın davalı tarafından kullanıldığının anlaşıldığı, buna göre verilen kararın yerinde olduğu gerekçesi ile önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir. Direnme kararının davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Hukuk Genel Kurulunca; 02.12.2016 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 43. maddesi ile değişik 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 373. maddesinin 5.fıkrası ve aynı Yasanın Geçici 4. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, yerel mahkemece verilen direnme kararına yönelik olarak yeniden öncelikle inceleme yapılması için dava dosyasının Dairemize gönderilmesi üzerine dosya incelendi;
Davacıların dayandığı 20.05.2002 tarih 8 sayılı tapu kaydı mahkemece usulüne uygun şekilde uygulanmamış ve çekişmeli taşınmazları kapsayıp kapsamadığı belirlenmemiş ise de bir an için tapu kaydının çekişmeli taşınmazları kapsadığı kabul edilse dahi tapu kaydının geldi kayıtları olan Mart 1926 tarih ... ve ... sayılı tapu kayıtlarının 1/3 payının davacıların murisi Hanife"nin babası ... oğlu ... bini ... adına (bilahare mahkeme ilamıyla baba ismi ... olarak düzeltilmiştir.) oluştuğu, tapu malikinin 1927 yılında öldüğü ve tapunun 20.05.2002 tarih 8 sayısıyla mirasçılarına intikal gördüğü (diğer paylar 3. kişiler adına kayıtlı olup farklı tarihlerde intikal görmesinin eldeki dava açısından bir öneminin bulunmadığı) belirlenmiştir. Murisi ..."nin ölümüyle davacıları mirasçı bıraktığı, davalıların babası ... "ın ise davacıların murisi ..."nin kendisinden önce 1953 yılında evli ve çocuksuz olarak ölen kızı ... eşi olduğu ve muris ... mirasçılarına göre üçüncü kişi konumunda olduğu, çekişmeli taşınmazları ... ile evlendiğinden bu yana tasarruf ve zilyetliğinde bulundurduğu anlaşılmaktadır. Davalıların babası ..."ın tasarruf ve zilyetliği muris ..."nin öldüğü 1961 yılında başladığı kabul edilse dahi tapu kaydının intikal gördüğü 20.05.2002 yılına kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 13/B-c maddesi uyarınca davalı taraf lehine 20 yıllık zilyetlik süresinin fazlasıyla dolduğu, diğer bir anlatımla dayanılan tapu kaydının davalı taraf lehine hukuki kıymetini kaybettiği anlaşıldığından bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle esastan reddine karar verilmesi isabetsiz ise de, ret kararı sonucu itibari ile yerinde olduğundan direnme hükmünün gerekçesi açıklanan şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacılara iadesine, 24.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.