14. Hukuk Dairesi 2014/16382 E. , 2016/3805 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.11.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13.05.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, imar düzenlemesi işleminin iptali sebebiyle kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu... ili,... ilçesi,... kasabası,..mevki .. parsel sayılı taşınmazında davalı Belediyece yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek, yolsuz tescilin iptali ve tescil ile tapu kaydının eski hale getirilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... Belediye Başkanlığı vekili temyiz etmiştir.
Bilindiği üzere, tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır.
Hemen belirtilmelidir ki, imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK"nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği, bu durumda da dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Öte yandan, tapu iptal ve tescil davaları kural olarak kayıt maliklerine karşı açılır. Yine; kadastral duruma dönülme istekli uyuşmazlıklarda taraf teşkili bakımından husumetin, kadastral parselin kapsamında kalan imar parsel yada parsellerinin maliklerine yöneltilmesi gerekir ve bu davanın özelliği itibariyle kayıt maliklerinin yanı sıra işlemi yapan belediyeye de husumetin yöneltilmesi mümkündür. Farklı bir ifadeyle; kadastral parselin ihyasının, imar
uygulamasıyla kadastral parselin çap sınırları üzerinde oluşturulan imar parsellerinin bu sınırlar içerisinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptali ile eski hale getirilerek tescili suretiyle mümkün olabileceği; bu durumda da ihyası istenen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tamamının tespitiyle kayıt maliklerinin davada yer almaları gerektiği açıktır.
Somut olayda; mahallinde fen bilirkişi aracılığıyla keşif yapılmak suretiyle çekişmeli 175 parsel sayılı taşınmazın çap sınırları üzerinde imar uygulamasıyla oluşturulan imar parselleri belirlenmemiştir.
O halde; öncelikle ihyası istenilen 175 sayılı parselin kadastral çap sınırları içerisinde imar uygulaması sonucu oluşturulan alanlar ( imar parselleri, park, yol vs) keşif yapılmak suretiyle saptanıp, mülkiyet hakları etkilenecek imar parsellerinin malikleri hakkında da kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil davası açması için davacıya usulüne uygun olarak süre verilmesi, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi ve ondan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle işin esası bakımından infaza elverişli bir biçimde karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken karar ilam harcının maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarını kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.