8. Hukuk Dairesi 2010/5421 E. , 2010/6258 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı
... ile ... aralarındaki dava hakkında....Aile Mahkemesinden verilen 28.12.2009 tarih ve 1347/1160 sayılı hükmün Dairenin 29.06.2010 gün ve 1430/3576 sayılı ilami ile bozulmasına karar verildi. Davacı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili tarafından, davalı ... aleyhine açılan katkı payı alacağı davasının kısmen kabul kısmen reddine ilişkin hüküm davalı ...’un temyizi üzerine Dairece bozulmuş, davacı vekili süresinde vermiş olduğu karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen nedenlerle bozma kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün onanmasını istemiştir.
Davacı ... Erkoç vekili; evlilik birliği içinde satın alınarak davalı eş adına tescil edilen, ... İli ... İlçesinde 3300 ada 24 parsel, Balıkesir İli Ayvalık İlçesinde 5575 parsel üzerindeki 7 nolu mesken, Kayseri İli Kocasinan İlçesinde 853 ada 2321 parseldeki 80/570 pay, Kayseri ile Melikgazi İlçesinde 2550 ada 6 parsel, Yozgat ili Çayıralan ilçesinde 106 ada 38 ve 122 ada 23 parsel ve Çanakkale İli Gelibolu İlçesinde öncesi 957 parsel olan 2010 ila 2031 parseller ile ... plaka sayılı araç ve ayrıca çeşitli ev eşyaları ile telefonlar bulunduğunu ileri sürerek, vekil edeninin bu mal varlığının edinilmesine evlendikleri günden itibaren Almanya’da sigortalı veya sigortasız işlerde çalışmak, eşine ait marketi işletmek, hastane temizlik işleri yapmak, çocuklarına bakmak suretiyle katkıda bulunduğunu, bu nedenle, davalı adına kayıtlı tüm mal varlığının 1/2 payının vekil edenine ait olduğunu açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava konusu taşınmazların ve aracın davalı adına olan kayıtlarının iptali ile 1/2 payının vekil edeni adına tescilini, bu istekleri kabul edilmez ise, taşınmazların, aracın ve dava konusu diğer menkul malların değerlerinin 1/2"sinin faizi ile birlikte davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili ise, vekil edenine ait olan dava konusu mal varlığının edinilmesinde davacının hiç bir katkısı bulunmadığını zira; davalının 1986 yılında çalışmaya başladığını, vasıfsız olması nedeniyle oldukça düşük geliri bulunduğunu, bu gelirle katkı yapmasının olanaklı olmadığını, kaldı ki bazı taşınmazların evlilik birliğinin kurulmasından önce vekil edeni tarafından edinildiğini bir tanesinin vekil edenine ait başka bir taşınmazın takası sonucunda vekil edeni adına kayıtlandığını, bir tanesinin de vekil edenine miras yolu ile intikal ettiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 57500 TL"nin 13.10.2003 tarihinden, 307.274,47 TL"nin ise 6.4.2006 tarihinden işleyecek faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir
Taraflar 01.07.1976 tarihinde evlenmiş, davacı ... tarafından 06.04.2006 tarihinde açılan boşanmaya ilişkin hükmün kesinleşmesiyle 25.10.2007 tarihinde boşanmışlardır. Dosya arasındaki kayıt ve belgelere göre dava konusu taşınmazlar arasında 01.01.2002 tarihinden sonra edinilen taşınmaz bulunmamaktadır. Dava konusu araç da 22.07.1999 tarihinde edinilmiştir. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlığın 743 sayılı TKM’nin 170. maddesine göre eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu döneme ilişkin bulunduğu ve uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerektiği hususunda duraksama bulunmamaktadır. Borçlar Kanunu hükümlerine göre çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklarda katkı payı alacağının belirlenmesine esas değer malın dava tarihindeki değeri olup, 743 sayılı TKM.nın yürürlükte olduğu; 01.01.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir. Bundan ayrı, aynı kanunun 153. maddesi gereğince eve kadın bakar. Başka bir anlatımla kadının eve ve çocuklarına bakması, ev işleri yapması onun yasal ödevidir. Eşlerden birinin edindiği mala diğer eşin doğrudan maddi bir katkısı yoksa, bu talep kabul edilemez. Dosya arasında bulunan ve taraflarca bir itiraza uğramayan kayıt ve belgeler ile dosya kapsamına göre, davacının evlendiği tarihten Siemens’ te çalışmaya başladığı 1986 yılına kadar kayıtlı ve düzenli bir çalışmasının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı tanıkları, davacının düzenli olarak çalışmaya başlamadan önce Almanya’da çeşitli yerlerde temizlik işleri yaptığını ve eşine ait markette çalıştığını bildirmişler ise de, bu tanıklar çalışmaların süresi ve yoğunluğu, çalışmalar karşılığında elde edilen gelirin ne olduğu gibi konularda somut açıklamalarda bulunamamışlardır. Bu denli soyut denetimden uzak beyanlarla davacının 1986 yılından önce de çalıştığı hususunun doğrulandığı söylenemez. Tüm bu nedenlerle davacının 1986 yılından önce davalı tarafından edinilen hiç bir mal varlığının edinilmesinde kanunun aradığı anlamda katkı yaptığı kabul edilemez. Bu durumda davalı tarafından 1986 yılından önce edinilen taşınmazlara ilişkin olarak açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmesi gerekir.
Dosya arasında bulunan kayıt ve belgelere göre uyuşmazlık konusu taşınmazlardan 3300 ada 24 parselin 05.01.1995 tarihinde, 853 ada 2321 parseldeki davalıya ait paylardan 40/570 payın 16.10.1978 tarihinde, diğer 40/570 payın ise 13.07.1979 tarihinde, 5575 parselin 03.09.1991 tarihinde edinildiği anlaşılmakta ise de Çanakkale İli Gelibolu İlçesinde bulunan ve öncesinde 957 parsel olarak davalı adına kayıtlı iken 26.11.2002 tarihinde 22 parçaya ifraz edilerek yine davalı adına kayıtlanan 2010 ila 2031 parsellerin davacı tarafından hangi tarihte ve ne sebeple edinildiği belirlenememektedir. Yani 957 parselin ilk defa hangi tarihte ve ne şekilde davalı adına tescil edildiği belli değildir. Dava konusu 2550 ada 6 parselin ise, 01.08.1980 tarihinde edinilerek davalı adına kayıtlanan 1303 ada 745 parsel sayılı taşınmazla takas edilmesi nedeniyle 04.08.1994 tarihinde davalı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda dava konusu 2550 ada 6 parselin edinilme tarihinin 01.08.1980 olduğu kabul edilmelidir. Diğer yandan, Yozgat İli Çayıralan İlçesinde bulunan 106 ada 38 parselin 17.05.2001 tarihinde verasette iştirak hükümleri uyarınca davalı adına kayıtlı olduğu anlaşıldığına göre dava konusu bu taşınmazın davalının kişisel malı olduğu düşünülmelidir. Bundan ayrı, davalı ..., Çayıralan İlçesinde bulunan ve dava konusu olan 112 ada 23 parselin kendisi tarafından evlilik birliği kurulmadan önce edinildiğini ileri sürmektedir.
Dosya arasında bulunan tapu kaydına göre, 112 ada 23 parsel, 17.01.2001 tarihinde kadastro yolu ile davalı adına kaydedilmiştir. Taşınmaza ilişkin kadastro tutanağı getirtilmeden ve tutanaktaki bilgiler değerlendirilmeden, bu taşınmazın davalı tarafından tam olarak ne zaman edinildiği de belirlenemez. Her ne kadar katkı payı alacağına ilişkin davalarda dava tarihi itibarıyla belirlenen değerler dikkate alınarak,faize de dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekmekte ise de somut olayda davacı kadının dava tarihi 13.10.2003, boşanma davasının dava tarihi ise 06.04.2006 olduğuna, taraflar arasındaki mal rejimi ancak boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ereceğine, katkı payı alacağı en erken boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla doğacağından, mal rejiminin sona erdiği tarih olan 06.04.2006 tarihindeki değerlerin dikkate alınması ve faiz bakımından da bu tarihe itibar edilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda gerekli araştırma, inceleme yapılmadan ve tüm taraf delilleri değerlendirilmeden eksik belgelerle yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda tüm taşınmazların katkı payı alacağında dikkate alınması ve yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru olmamıştır.
Hükmün az yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulması gerekirken bozma gerekçesinde hatalı nitelendirme sonucu bazı taşınmazlar için dava tarihindeki değerlerin dikkate alınması gerektiğinin yazılması ve temyiz edenin sıfatına göre faiz bakımından da dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi şeklinde eleştiri yapılmasının yerinde olmadığı ve bu gerekçelerin maddi hata ile yazıldığı karar düzeltme isteği sonucu yapılan incelemeyle belirlenmiş olduğundan davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin kısmen kabulüne, Dairenin 29.06.2010 gün 1430 Esas, 3576 Karar sayılı bozma ilamının HUMK.nun 440. maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve yerel mahkeme hükmünün davalının temyiz itirazları yapılan inceleme sonucu yerinde görüldüğünden hükmün HUMK. nun 428 maddesi uyarınca az yukarıda açıklanan gerekçelerle BOZULMASINA ve 35,50 TL peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine 20.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.