Ceza Genel Kurulu 2015/828 E. , 2016/359 K.
"İçtihat Metni"Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 16.05.2014
Sayısı : 82–75
Temyiz Edenler : Resen, sanıklar müdafileri
Kasten öldürme suçundan sanıklar ... ve ..."ın TCK"nun 81/1, 62, 53, 54 ve 63. maddeleri gereğince 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna, müsadereye ve mahsuba ilişkin, Karabük Ağır Ceza Mahkemesince verilen 25.09.2012 gün ve 161-90 sayılı resen temyize tâbi olan hükmün, sanıklar müdafileri, katılanlar vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 12.02.2014 gün ve 4970-728 sayı ile;
"...Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle,
a) Sanık ..."in kasten öldürme suçu yönünden,
Oluşa ve dosya içeriğine göre; maktul ile sanık ..."in hayvan otlatma meselesi yüzünden aralarında husumet olduğu, olay günü de yine hayvanlarını otlatırlarken karşılaştıkları, maktulün sanık ..."e hakaret etmiş olması nedeniyle sanık ..."in maktulü av tüfeği ile vurarak öldürdüğü olayda; sanık ... hakkında haksız tahrik hükümlerinin asgari oranda uygulanması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
b) Sanık ... hakkında kasten öldürme suçundan kurulan hükümle ilgili olarak;
Sanık ..."in maktulü öldürdüğüne dair, maktulün eşinin tutarsız beyanları dışında savunmasının aksine her türlü kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek sanık ..."in beraati yerine, dosya kapsamına ve oluşa uygun olmayan gerekçe ile yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 16.05.2014 gün ve 82–75 sayı ile;
"Maktul ile sanık ... arasında önceye dayalı bir husumet bulunmaktadır. Sanık ..."nun maktulü öldürmesini gerektirecek ciddi bir sebep ve husumet yoktur. Sanık, ...."in yanında çoban olarak çalışmaya başlamıştır. Her ne kadar maktulün kendisine hakaret ve tehdit ettiğini iddia etmiş ise de, tarafsız ve objektif tanıklar tarafından bu husus ispatlanmamıştır. Olay yerinde bulunan katılan ..."nin aşamalardaki tutarlı beyanları ile tanıklar ..., ... ve ..."ın mahkememizce itibar edilen beyanlarından, olaydan önce farklı zamanlarda ... ile ..."nun maktule baskı yaptıkları, hakaret ve tehdit ettikleri kanatine varılmıştır. Dolayısıyla maktulün sanıklara yönelik haksız bir hareketinin varolduğu tespit edilememiştir. Sanık ..."nun, yanında çalıştığı sanık ..."in azmettirmesi ile maktule yönelik tehdit ve hakaret eylemlerinde bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. İlk haksız hareketin sanıklar .... ve .... tarafından gerçekleştirildiği kabul edildiğinde, maktulün bu sanıklara yönelik orantılı bir şekilde hakaret ve tehdit ettiği düşünülse bile, TCK"nun 29. maddesinin sanıklar lehine uygulanmasının mümkün olmadığı açıktır" şeklindeki gerekçeyle ilk hükmünde direnmiştir.
Resen temyize tabi olan direnme hükmünün, sanıklar müdafileri tarafından da temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.09.2015 gün ve 298868 sayılı "düzeltilerek onama" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... .... hakkında kasten öldürme suçundan kurulan beraat hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, direnme hükmünün kapsamına göre inceleme sanıklar ... ve ... hakkında kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık ... hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı ve sanık ..."in üzerine atılı kasten öldürme suçunun sabit olup olmadığının tespitine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle direnme hükmünün yasal ve yeterli gerekçe içerip içermediği hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda, direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan, ilk hükümdeki gerekçenin tekrarlanması suretiyle direnme hükmü kurulduğu anlaşılmaktadır.
Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı CMK’nun 34. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi uygulamada da keyfiliğe yol açacağından kuşku yoktur. Nitekim Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş uygulamalarına göre de, bir karar bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından, yerel mahkeme tarafından CMK’nun 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca yeniden usulüne uygun olarak hüküm kurulması, bunun yanında direnmeye ilişkin gerekçenin de gösterilmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında önsoruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Yerel mahkemece, Özel Dairenin bozma kararı ile tamamen ortadan kalkan sanıklar hakkındaki ilk hükümde direnilirken, bu ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış, direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan hüküm kurulmuştur.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, saptanan bu usulü nedenden dolayı diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Karabük Ağır Ceza Mahkemesinin 16.05.2014 gün ve 82 – 75 sayılı direnme hükmünün, usul ve kanuna uygun direnme gerekçesi gösterilmeden karar verilmesi isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE 11.10.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.