1. Hukuk Dairesi 2015/1067 E. , 2017/4291 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi ve yıkım istemi yönünden davanın kabulüne, ecrimisil isteği yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 99 ve 247 parsel sayılı taşınmazları davalının uzun yıllardan beri ekip biçtiğini belirterek müdahalesinin menine ve yıkım ile 5 yıllık ecrimisil karşılığı olarak 5.000.00 TL ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalı taşınmazlarda kendisinin de payının bulunduğunu, payına düşen miktarı kullandığını, 99 parselin bir kısmının bataklık olduğunu bu sebeple ekilip biçilemediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin verilen karar, Dairece; ‘’...öncelikle davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan ya da saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir." gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde el atma ve yıkım istemi yönünden davanın kabulüne, ecrimisil isteği yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 8.857,85.-TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dosya içeriğin ve toplanan delillerden; davacının çekişme konusu 247 parsel sayılı taşınmazın maliki, 99 parsel sayılı taşınmazın ise ¼ paydaşı olduğu, her iki taşınazın da davalı tarafından işgal edildiği iddiasıyla ve dava değeri 5000-TL gösterilmek suretiyle eldeki davanın açıldığı, bozmaya uyulduktan sonra el atma isteği yönünden davacı tarafından dava değeri bildirilmediği gibi keşfen el atıldığı iddia olunan kısım için hesaplama da yapılmadığı, davacı vekilinin 16.07.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile ecrimisil talebini toplam 11.253,20-TL artırarak ıslah ettiklerini bildirdiği ve aynı gün ıslah harcını yatırdığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davanın taşınmaz malın aynına yönelik olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 120/1. (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 413.) ve 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, el atılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından ibaret olacağı kuşkusuzdur (04.03.1953 tarihli ve 10/2 sayılı İBK).
Hemen belirtilmelidir ki, bozma kararına uyulmuş olmakla kazanılmış hak kuralı uyarınca bozma kararında gösterilen şekilde inceleme yapılarak belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verilmesi zorunludur. Bu hususun kamu düzeniyle ilgili olduğu tartışmasızdır.
Ne var ki, mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen bozmaya uygun işlem yapılarak karar verilmemiştir.
Kabule göre de; Yargıtayın 04.02.1948 tarih ve 10/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ıslah, soruşturma ve yargılama bitinceye kadar yapılabilir, Yargıtay"ca karar bozulduktan sonra hüküm mahkemesince yeni tahkikat sırasında ıslah yapılmasına olanak yoktur. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 177/1. maddesi de aynı doğrultuda ıslahın, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği hükmünü içermektedir. Bozmadan sonra ıslahın olanaklı olduğuna dair açık ya da örtülü bir hüküm de yasada yer almamaktadır.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca öncelikle davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak zemin değerinin hesaplanması, bildirilen dava değeri üzerinden harç alınmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken, zemin değeri üzerinden harç alınmadan yargılamaya devam edilmesi doğru olmadığı gibi bozma kararından sonra ileri sürülen ıslah isteğinin reddedilmesi ve dava dilekçesindeki istekle bağlı kalınarak karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı biçimde karar verilmiş olması da isabetsizdir.
Davalının temyiz itirazı üzerine resen yapılan inceleme sonucu hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.