18. Ceza Dairesi 2016/18273 E. , 2017/463 K.
"İçtihat Metni"
İşyeri dokunulmazlığının ihlâli suçundan sanıklar .....ve ....’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 116/2-4, 119/1-c ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İzmir 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/05/2012 tarihli ve 2010/1450 esas, 2012/777 sayılı kararına yönelik itirazların kabulüne ve sanıklar hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılmasına ilişkin İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/07/2012 tarihli ve 2012/1013 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 23/11/2016 gün ve 389781 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, adı geçen sanıklar hakkındaki hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından kurulan hükümler yönünden katılanın zararı giderilmediğinden bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği, ancak işyeri dokunulmazlığının ihlâli suçundan meydana gelmiş bir zarar bulunmadığı gerekçesi ile bu suç yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği cihetle, sanıkların 06/03/2012 tarihli duruşmada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini kabul ettikleri ve adli sicil kayıtları da bulunmadığı anlaşılmakla, sanıkların üzerlerine atılı tüm suçlardan beraat etmeleri gerektiği yönünde verdikleri dilekçeler üzerine yapılan itiraz incelemesi sonucunda, sanıkların işyeri dokunulmazlığının ihlâli suçu bakımından esasa ilişkin itirazları hakkında bir karar verilmesi yerine, yazılı şekilde sanıklara hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini kabul edip etmedikleri sorulmadığı gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için, anılan maddenin 6. fıkrasında belirtilen objektif ve subjektif koşulların bulunması ve öncelikle sanığın isnad edilen suçu işlediğinin yapılan yargılama sonucu belirlenmesi gerekmektedir.
CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
Olağan kanun yollarından olan itiraz, 5271 sayılı CMK’nun 267 ila 271. maddeleri, arasında düzenlenmiş olup "İtiraz olunabilecek kararlar" başlıklı 267. maddesinde; "Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir" şeklindeki düzenlemeye göre, kural olarak sadece hakim kararlarına karşı gidilebilecek olan itiraz yoluna, kanunlarda açıkça gösterilmiş olunması kaydıyla mahkeme kararlarına karşı da başvurulması mümkündür.
CMK’nın 270 ve 271. maddelerine göre, itiraz incelemesi kural olarak duruşmasız ve dosya üzerinden yapılacak, merci gerekli görürse Cumhuriyet savcısı, müdafii veya vekili de dinleyebilecektir. Bunun yanında merci, yazı ile cevap verebilmesi için itiraz istemini Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilecek, kendisi de inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılması konusunda emir de verebilecektir.
CMK’nın itirazla ilgili yukarıda yer verilen maddelerinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazın yalnızca şekil yönünden inceleneceği, esasın inceleme dışı bırakılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında; “İtiraz mercii, O Yer Cumhuriyet Savcısının suç vasfına yönelik aleyhe başvurusu üzerine incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapmalı, gerekli gördüğünde cevap vermesi için itirazı sanık müdafiine tebliğ etmeli ve Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiini dinlemeli, yine ihtiyaç duyduğu konular varsa gerekli araştırma ve incelemeyi yapmalı ya da bunların yapılmasını sağlamalı ve bunun sonucunda da TCK"nun 191/2. maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının isabetli olup olmadığına karar vermelidir.” şeklindeki gerekçesiyle itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine karar vermiştir.
İnceleme konusu somut olayda; sanıkların, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik mahkeme kararına, suçun oluşmaması nedeniyle itirazda bulunması üzerine, itirazı inceleyen merciince, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının yalnızca CMK"nın 231. maddesindeki koşullar yönüyle inceleme yapılarak, sanıkların hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmedikleri sorulmadan karar verildiği gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verildiği görülmektedir.
Dosya kapsamı incelendiğinde, sanıkla....ve....’in, 06.03.2012 tarihli duruşmada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep ettikleri görülmektedir.
Yukarıda yer verilen Ceza Genel Kurulu kararında da vurgulandığı üzere, itirazı inceleyen merciinin hem usul hem esas yönünden inceleme yaparak, her türlü hukuka aykırılıkları denetleyebileceği anlaşıldığından, itirazın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanıklarca kabul edildiği halde kabul edilmediği değerlendirilmek suretiyle, sınırlı incelemeyle yapılması ve itiraz konusu incelenmeksizin itirazın kabulüne karar verilmesi hukuka aykırıdır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Sanıklar.... ve .... hakkında işyeri dokunulmazlığının ihlali suçu açısıdan, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/07/2012 tarihli ve 2012/1013 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 16.01.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.