Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/2702
Karar No: 2017/4285
Karar Tarihi: 13.09.2017

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2017/2702 Esas 2017/4285 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2017/2702 E.  ,  2017/4285 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
    Taraflar arasında görülen tapu iptali tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacılar, ortak mirasbırakanları ... ..."nın on beş parça taşınmazdaki payını, oğlu olan dava dışı ... ... mirasbırakanın yaşlılığından ve hastalığından yararlanarak, 23.11.1995 tarihinde, 3 yaşındaki oğlu davalı ... ... adına intifa hakkı mirasbırakanda kalmak kaydı ile mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak ... ... adına temlikini sağladığını, daha sonra ... ... adına velayeten ..."ya temlik ettiğini, ..."nın da bir kısım taşınmazları akrabası olan, aynı ve yakın köylerdeki davalılara temlik ettiğini, davalıların el ve işbirliği içerinde hareket ettiklerini, yine ortak mirasbırakanları ..."nın ise 6 parça taşınmazdaki payını diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak 09/09/1993 tarihinde oğlu olan ..."ya tapuda satış göstermek suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek çekişmeli taşınmazların davalılar adlarına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı ... ..., satışın gerçek olduğunu ve bedelini ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ..., zamanaşımı definde bulunarak davanın reddini savunmuştur.
    Diğer davalılar satışın gerçek olduğunu ve iyiniyetli alıcı olduklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece temliklerin muvazaalı olduğu hususunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 02.12.1995 tarihinde ölen mirasbırakan ... ...’nın maliki olduğu 173,58,375, 452, 453, 455, 457, 215, 65, 66, 381 ,489 , 383, 404 ve 459 parsel sayılı taşınmazlardaki payını vekaleten oğlu olan dava dışı ... ...’nın 23.11.1995 tarihli resmi akit ile satış suretiyle davalı oğlu ... ...’ya devrettiği, davalı ... ...’ya velayeten babası ...’in 383, 404 ve 459 parsellerdeki payı 09.09.2002 tarihinde davalı ...’e, 58, 375, 452,453, 455, 457 parsellerdeki payı 07.02.2003 tarihinde, 215, 65,66, 38 ve 489 parsellerdeki payı 28.02.2005 tarihinde, 173 parseldeki payı ise 02.06.2005 tarihinde davalı ...’ya satış suretiyle temlik ettiği, anılan parsellerde davalı ... ... adına mirasbırakandan geçen pay kalmadığı, davalı ...’in ise 68 ve 453 parselledeki payı 26.11.2007 tarihinde davalı ...’a, 375 ve 452 parsellerdeki payı 24.11.2009 tarihinde davalılar ..., ... ve ...’a, 457 ve 381 parsellerdeki payı 10.08.2004 tarihinde davalı ...’ye, 489 parseldeki payı ise 24.11.2009 tarihinde davalılar ..., ... ve ...’a, davalı ...’e temlik edilen 383, 404 ve 459 parseldeki 3/48’er pay satışı bakımından ise davalı ... ...’in 24.12.2002 tarihinde ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/206 Esas, 2002/253 Karar sayılı dosyası ile açtığı şufa davası ile davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile yeniden adına tescilini sağladığı, davalı ...’in 383 ve 459 parsellerdeki 3/48’er payı 09.01.2003 tarihinde davalı ...’ya, 404 parseldeki 3/48 payı 09.01.2003 tarihinde davalı ...’ya satış suretiyle temlik ettiği, 14.01.1996 tarihinde ölen mirasbırakan ...’nın ise 178, 179, 250, 251, 267 ve 272 parsel sayılı taşınmazlardaki payını 09.09.1993 tarihinde davalı oğlu ...’ya temlik ettiği, çekişme konusu 455 parselin ifraz sonucu 785,787 parsel olduğu, 381 parselden 735 parselin ifrazla ayrıldığı,... 173 parsel ifrazla 559,560 parsel olduğu, 250 parselin ifrazla 570,571,572 parsel olduğu, 251 parselin ifrazla 567,568,569 olduğu, çekişme konusu parsellerin toplulaştırma işlemi ile farklı parsel numaraları aldığı anlaşılmıştır.
    Dosya kapsamına göre; mal satmaya ihtiyacı olmayan mirasbırakan ...’in on beş parça taşınmazdaki paylarını vekil oğlu dava dışı ... vasıtasıyla temlik tarihinde 3 yaşında olan torunu davalı ... ...’ya yine mirasbırakan ...’in ise altı parça taşınmazını oğlu olan davalı ...’a satış yoluyla temliklerinin mal kaçırma amaçlı, muvazaalı bedelsiz olduğu, davalı ...’in çekişme konusu taşınmazları farklı tarihlerde temlik ettiği ...’nın ise akrabası olduğu , yani muvazaalı durumu bilen yada bilmesi gereken konumunda olup,TMK. 1023.maddesi koruyuculuğundan yararlanmayacağı açıktır.Sonuç olarak davalılar ... ..., ... ile ...’ya yapılan temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amacıyla gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.
    Ne var ki, çekişme konusu taşınmazları davalı ...’dan temlik alan davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... ile davalı ...’in açtığı şufa davası ile adına olan tapu kaydının iptalini sağladığı davalı ...’in 2. el konumunda oldukları ve iyi niyetli olup olmadıkları hususunun yeterince araştırılmadığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.
    Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK"nin 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1. fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
    Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.
    Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyiniyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Nitekim bu görüşten hareketle, "kötü niyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı” ilkeleri 8.11.1991 tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.
    Hal böyle olunca, davalılar ... ile ...’ya temlik edilen parseller yönünden güncel tapu kayıtları da getirtilmek suretiyle muvazaa iddiasının ispatlandığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi, davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’in 4721 sayılı TMK’nın 1023. maddesi korumasından yararlanıp yararlanmayacağının tespiti açısından iyi niyetli olup olmadığının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
    Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi