1. Hukuk Dairesi 2020/986 E. , 2021/1884 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babaları ...’ün maliki olduğu 269 ada 8 parsel ile 254 ada 2 parsel sayılı taşınmazları davalılar tarafından iradesinin de fesada uğratılması sonucunda davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, diğer davalı mirasçı ...’ün ise bu davalıdan satış suretiyle edindiğini, yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
Davalılar, murisin maddi sıkıntısı olması sebebiyle söz konusu taşınmazlarını satışa çıkardığını ve sonucunda yabancıya gitmemesi amacıyla davalı ... tarafından satın alındığını ve yine murisin hayatta iken mirasçılar arasında denkleştirme iradesi ile hareket ettiğini, tüm mirasçılarına taşınmazlarını paylaştırdığını savunmuştur.
Mahkemece, ikrah nedenine dayalı açılan davanın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine dair verilen karar, Dairece “iddianın ileri sürülüş biçimi ve dava dilekçesinin içeriği birlikte değerlendirildiğinde davacının açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali- tescil isteğinde bulunduğu açktır. Mahkemece muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteği yönünden... yöntemine uygun şekilde inceleme yapılarak miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgeler mercilerinden getirtilmeli, her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı... bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturularak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına direnilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunca “…dava dilekçesindeki anlatımların, gerekse tüm dosya kapsamının, davanın gerçek sebebi ve temelinin muris muvazaasına dayalı olduğu sonucuna ulaşan ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçesi ile bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan ...’ün maliki olduğu 254 ada 2 parsel sayılı taşınmazı 01.04.1998 tarihinde, 269 ada 8 parsel sayılı taşınmazı 14.11.1995 tarihinde davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiği, onun da 254 ada 2 parsel sayılı taşınmazı 15.01.1999 tarihinde davalı ...’e, 269 ada 8 parsel sayılı taşınmazı 05.12.2013 tarihinde dava dışı ...’ e satış suretiyle temlik ettiği, 1908 doğumlu mirasbırakanın 30.12.2002 tarihinde ölümü ile geriye mirasçıları olarak çocuklarının kaldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun(HMK) 125/1. maddesi "Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür." hükmünü içermektedir. Anılan düzenleme, kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi zorunlu bir usul kuralı olup, mahkemece davacı tarafa seçimlik hakkı hatırlatılarak davayı ne şekilde sürdüreceği sorulmalı ve sonucuna göre işlem yapılmalıdır.”
Somut olayda, dava konusu 269 ada 8 parsel sayılı taşınmazın yargılama aşamasında 05.12.2013 tarihinde dava dışı ...’ e satış yolu ile devredilmiş olması karşısında ilgili mahkemece HMK"nın 125/1. maddesi uyarınca gerekli usuli işlemlerin yerine getirilmesi, ondan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken bu hususun gözardı edilmesi hatalıdır.
Öte yandan, 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 16. maddesi; “Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır. Müdahelenin men"i tescil ve tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taallük eden davalarda gayrimenkulün değeri nazara alınır. Gayrimenkulün aynına taallük eden davalarda ecrimisil ve tazminat gibi taleplerde de bulunulduğu takdirde harç, gayrimenkulün değeri ile talep olunan tazminat ve ecrimisil tutarı üzerinden alınır. Değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçelerinde değer gösterilmesi mecburidir. Gösterilmemişse davacıya tesbit ettirilir. Tesbitten kaçınma halinde, dava dilekçesi muameleye konmaz. Noksan tesbit edilen değerler hakkında 30’ uncu madde hükmü uygulanır.” şeklinde olup, bu madde gereğince gayrimenkulün aynına ilişkin davada hakim keşif yaparak resen dava değerini belirlemeli ve aynı Kanunun 30. maddesi uyarınca eksik nisbi harcı tamamlatmak suretiyle yargılamayı devam ettirmelidir.
Öte yandan önceki bozma ilamında mahkemece muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı dava ile ilgili yapılması gereken işlemler açıklanmasına rağmen taraf tanıklarının bozmadan önceki beyanlarıyla yetinilmiş, temliklerin muvazaalı yapılıp yapılmadıkları, mirasbırakanın temlik ettiği ve halen mevcut malvarlığı olup olmadığı, paylaştırma kastıyla hareket edip etmediği hususlarında yeterince araştırma yapılmamıştır.
Hal böyle olunca, davacıya, dava konusu 269 ada 8 parsel sayılı taşınmaz yönünden HMK"nın 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkının sorulması, dava konusu 254 ada 2 parsel yönünden keşif yapılarak Harçlar Kanunun 30. maddesi uyarınca işlem yapılması, davalı tarafından bildirilen taşınmazlardan 27 ada 6 parsel sayılı taşınmazın akit tablosu, 244 ada 5, 43 ada 7 sayılı parsel ile 672 ada 72 parsel sayılı taşınmazların tedavüllü tapu kayıtlarının getirtilmesi, tanıklar yeniden çağrılarak mirasbırakanın temlikteki amacının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Kabule göre de, 4721 sayılı TMK’nun 28/1. maddesinde; “Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer.” düzenlemesi ile tapu sicilinde yapılacak tescil, terkin ve düzeltim gibi işlemlerin, doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince kamu düzenini ilgilendiren hususlardan olması nedeniyle, kendiliğinden gözönüne alınması gerektiğinden mirasbırakan ...’ün ölümü ile kişiliğinin son bulduğu gözetilmeksizin ölü kişi adına tescile karar verilmesi de hatalıdır.
Davalı tarafın yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.