16. Hukuk Dairesi 2015/11411 E. , 2017/84 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 127 ada 539 parsel sayılı 60.489,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kimin tarafından kullanıldığı net olarak belirlenemediğinden tarla vasfıyla davalı Hazine adına tespit edilmiş, 127 ada 621 parsel sayılı 2.014.930,35 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise kadimden beri köy halkı tarafından kullanıldığı belirtilerek mera vasfıyla sınırlandırılmıştır. Davacı ... çekişmeli 127 ada 539 ve 621 parsel sayılı taşınmazların bir kısmı hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine, ... ise 127 ada 621 parsel sayılı taşınmazın ayrı bir bölümü hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlar; yargılama sırasında ... ve ... ise 127 ada 621 parsele yönelik olarak davacı ... yanında davaya katılmıştır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davacılar ... ve ... ile müdahil davacılar ... ve ..."ın davalarının kısmen kabul kısmen reddine, çekişmeli 127 ada 621 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydının iptali ile, fen bilirkişisi ... tarafından düzenlenen 11.09.2014 havale tarihli rapor ekindeki krokide yeşile boyalı olarak (L) ve (M) harfiyle gösterilen kısmın (tek parsel olarak) bulunduğu adanın en son parsel numarası verilerek ve taşınmaz 21 pay kabul edilmek suretiyle 10/21 payının müdahil davacı ..., 5/21 payının müdahil davacı ..., 6/21 payının davacı ... adına; birleşen 2008/124 Esas sayılı dosya üzerinden alınan fen bilirkişisi ... tarafından düzenlenen 18.11.2008 tarihli rapor ve krokisinde kırmızıya boyalı olarak (üçüncü gezilen) (A) harfiyle gösterilen ve yine aynı bilirkişi raporunda yeşile boyalı olarak (dördüncü gezilen) (A) harfiyle gösterilen kısımların bulunduğu adanın en son parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, çekişmeli 127 ada 539 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydının iptali ile, fen bilirkişisi ... tarafından düzenlenen 11.09.2014 havale tarihli rapor ekindeki krokide maviye boyalı olarak (H) ve (G) harfiyle gösterilen kısımların bulunduğu adanın en son parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, çekişmeli taşınmazların geriye kalan kısımlarının davalı üzerinde bırakılmasına, karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı Hazine vekilinin 127 ada 539 parsele yönelik sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, kadastro hakimi dava konusu taşınmazlar hakkında sicil oluşturacak şekilde tescil hükmü kurmak zorunda olup, taşınmazın davacı adına tesciline karar verilen bölümü dışında kalan bölümlerinin davalı Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken bu bölüm yönünden tapu kaydı oluşmadığı göz ardı edilerek "davalı üzerinde bırakılmasına" şeklinde karar verilmesi isabetsiz ise de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm fıkrasının 1. bendinin 3. paragrafında yer alan “tapuya kayıt ve tesciline” sözlerinden sonra gelen “geri kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına” sözlerinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine "taşınmazın kalan bölümünün Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline" sözlerinin yazılmasına ve hükmün DÜZELTİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA,
2- Çekişmeli 127 ada 621 parsel sayılı taşınmazın davacı ... adına tesciline karar verilen kırmızı ve yeşil renk ile ayrı ayrı (A) harfiyle gösterilen bölümleri ile davacı ... ve müdahil davacılar adına tesciline karar verilen (L) ve (M) harfiyle gösterilen bölümlerine yönelik temyize gelince; mahkemece anılan taşınmaz bölümlerinin mera niteliğinde bulunmadığı ve davacılar lehine zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmaz mera olarak sınırlandırıldığı halde mera yönünden yapılan araştırma yetersiz olup, ziraat bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan ve hükme esas alınan rapor davacıların iddiasına konu kısımlar ile taşınmazın geriye kalan kısımları arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı yönünde her hangi bir değerlendirme içermemektedir. Diğer taraftan mahkemece komşu köylerden mahalli bilirkişi dinlenmiş ise de beyanları soyut nitelikte olup dava konusu taşınmazın hangi kısımlarının mera olarak kullanıldığı hangi kısımlarının ise davacıların kullanımında bulunduğunu somut olarak ortaya koymamaktadır. Öte yandan davacı ..."in Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan keşifte gösterdiği yer ile daha sonra görevsizlik kararı verilerek dosya Kadastro Mahkemesine aktarıldıktan sonra yapılan keşifte gösterdiği yerler farklılık arz etmekte olup ilk keşif neticesinde alınan ziraat bilirkişi raporunda davacının iddiasına konu kısımların mera niteliğinde olduğu belirtildiği halde bu keşifte gösterilen kısım yönünden ziraat bilirkişi raporuna aykırı şekilde tescil kararı verilmesinde de isabet bulunmamaktadır. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşabilmek için mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi kurulu ile yine aynı yöntemle belirlenecek taraf tanıkları, tutanak bilirkişilerinin tümü ile fen ve üç kişilik ziraat mühendislerinden oluşturulacak bilirkişi kurulu refakate alınarak yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi kurulu, tespit bilirkişileri ve taraf tanıklarından; gerek çekişmeli, gerekse çekişmeli taşınmaz bölümlerini çevreleyen ve nizalı taşınmazlardan geriye kalan bölümlerin, bir başka deyişle taşınmazın bütününün kadim mera olup olmadığı, talebe konu yerler ile geriye kalan bölümler arasında sabit nitelikte doğal ya da yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı, çekişmeye konu taşınmazların meradan açılıp açılmadığı, geçmişte ne durumda bulunduğu, bilinen ilk zilyedinin kim olduğu, ne sıfatla kullanıldığı, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, uzman ziraat bilirkişi kurulundan arazinin niteliği, toprak yapısı, davaya konu taşınmaz bölümleri ile taşınmazlardan geriye kalan ve nizaya konu olmayan taşınmaz bölümlerinin bir bütün olarak kadim mera olup olmadığı, kadim mera ise; çekişmeli taşınmaz bölümleri ile mera arasında ayırıcı doğal ya da yapay unsur bulunup bulunmadığı hususlarında önceki bilirkişi raporları da irdelenmek suretiyle bilimsel verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, fen bilirkişiden keşfi izlemeye, taşınmazların nizalı bölümleri ile geriye kalan bölümlerini belirlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye elverişli ve gerekçeli rapor alınmalı, mahkemenin taşınmazların niteliği, eylemli durumu, çekişmeye konu bölümler ile geriye kalan bölümler arasında ayırıcı doğal ya da yapay unsur bulunup bulunmadığı konusundaki gözlemi keşif tutanağına geçirilmeli, taşınmazın keşif sırasında çekilen ve talebe konu yerler ile geriye kalan taşınmaz bölümlerini bir arada gösterir ve sınırları işaretlenmiş fotoğrafları rapora eklenmeli, aynı taşınmaza yönelik açılmış başka dava olup olmadığı araştırılmalı, bulunması halinde birleştirilmesi düşünülmeli, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de taşınmazın kabul edilen kısımları dışında kalan kısımlarının mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmesi gerekirken, "geriye kalan kısımların davalıda bırakılmasına" şeklinde hüküm kurulması dahi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 23.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.