17. Hukuk Dairesi 2015/16474 E. , 2018/8671 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; 30/09/2013 tarihinde... plakalı araç ile ... plakalı aracın çarpışması sonucunda trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin bu kazaya bağlı olarak bir çok ameliyat geçirdiğini, meydana gelen kazada ... plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının ağır şekilde yaralandığını ve trafik ekiplerince tutulan tutanak neticesinde kazada ... plakalı aracın asli kusurlu, diğer aracın tali kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kazadan sonra ... plakalı aracın kaza mahallinden kaçtığını, kaçan aracın sahibinin davalı ... olduğunu, ... plakalı aracın davalı ...Ş., ... plakalı aracın davalı ...Ş. Tarafından sigortalandığından bahisle, 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 30.000,00 TL manevi tazminatın davalı ..."den tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilleri; davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile dava dilekçesi dikkate alınarak davalı ... şirketi sigortalı aracın kusuru ve poliçe limiti dahilinde sorumlu olmak kaydıyla toplam 28.125,87 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline bu meblağın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline, geçici iş görmezlik talebi ile ilgili talebin reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 15.000,00 TL manevi tazminatın
davalı ..."den dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava Borçlar Kanunu"nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK m. 54) gereğince çalışma gücü kaybı nedeniyle maddi tazminat ve 47. maddesi (TBK m. 56) gereğince manevi tazminat istemine ilişkindir.
1086 sayılı HUMK"nın 388. maddesi (6100 sayılı HMK m. 297) uyarınca mahkeme kararında, iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde, hüküm sonucu kısmında da, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Aynı Kanunun 389. maddesinde de “Verilen karar ile iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve haklar şüphe ve tereddüdü mucip olmıyacak surette gayet sarih ve açık yazılmalıdır” hükmüne yer verilmiştir (6100 sayılı HMK m. 297 ve 298). Belirtilen madde hükümlerine göre hakim gerekçeye uygun karar vermek zorunda olup gerekçe ile hüküm birbirine uygun olmalıdır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile dava dilekçesi dikkate alınarak davalı ... şirketi sigortalı aracın kusuru ve poliçe limiti dahilinde sorumlu olmak kaydıyla toplam 28.125,87 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, bu meblağın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline, geçici iş görmezlik talebi ile ilgili talebin reddine, dair karar verilmiştir. Gerekçeli kararda, hem kusur oranında hem de müştereken ve müteselsilen şeklinde yazılarak, kararın gerekçesi ile hükmü arasında çelişki ortaya çıkmasına neden olacak şekilde, HUMK’nun 388 ve 389. (6100 sayılı HMK m. 297 ve 298) maddelerine aykırı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Kabule göre; “Cismani Zarar Halinde Lazım Gelen Zarar ve Ziyan” başlığı altında düzenlenen TBK"nın 46. maddesinde,
bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmekte olup çalışma gücü kaybı da bu zarar türleri arasında yer almaktadır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Sözkosu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Vücut bütünlüğü ihlâl edilen zarar gören kişi hüküm anında tamamen iyileşmiş, çalışma gücündeki azalma ortadan kalmış ise, çalışma gücünün kaybı nedeniyle istenebilecek tazminat, zarar görenin iyileşme anına kadar çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan kazanç kayıplarından ibarettir.
Davacı vekili, müvekkilinin trafik kazası sonucu yaralanması nedeni ile geçici ve kalıcı çalışma gücü kaybına uğradığını ileri sürmüş, ... Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 14.10.2014 tarihli heyet raporunda Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre davacının maluliyet oranının %10,1 ve iyileşme süresinin 4,5 ay olacağı belirlenmiştir. Buna göre hesap bilirkişisi PMF 1931 yaşam tablosunu esas alarak tarafların kusur oranlarına göre davalı ... şirketleri yönü ile ayrı ayrı hesaplama yapmıştır. Davalı ...yönü ile geçici maluliyet zararı 426,69 TL, kalıcı maluliyet zararı 4.017,98 TL, davalı ...yönü ile geçici maluliyet zararı 2.986,86 TL, kalıcı maluliyet zararı 28.125,87TL olarak belirlenmiş, mahkemece kararın gerekçe kısmında, "Mahkemece resen seçilen bu işlerden anlar hukukçu bilirkişi tarafından düzenlenen 28/01/2015 tarihli gerekçeli raporda, 30/09/2013 tarihinde geçirdiği trafik kazasında % 10,1 oranında malul kalan davacının, 1-% 100 oranında malul sayılan döneme ilişkin zararı (geçici iş göremezlik) 3.413,55 TL, 2-% 10,1 oranındaki malul kalınan döneme ilişkin zararının ise 32.143,85 TL olmak üzere toplam zararının 35.557,40 TL olduğu belirtilmiştir” şeklinde açıklama yapılmış, ancak mahkemece hiç bir gerekçe gösterilmeksizin, hüküm fıkrasında davacının
geçici iş göremezlik zarar talebinin reddine, 28.125,87TL kalıcı iş göremezlik zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
BK"nın 50, 51. maddesi ve müteselsil sorumluluk esaslarına göre, kusurlu oldukları belirlenen davalıların zararın tamamından sorumlu olması gerekir. Diğer yandan, davalı işletenin, 2918 sayılı KTK.nun 86. maddesi, davalı ZMSS, aynı yasanın 91.maddesi, davalı sürücüsü ise, BK"nın 41 ve devamı maddeleri uyarınca zarardan müteselsilen sorumludurlar.
Müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri, BK"nın 141. 142. maddesine göre, borcun tamamından sorumludur. Nitekim, 2918 sayılı KTK"nın 88/1 maddesinde trafik olayı nedeniyle müteselsil sorumluluk öngörülmüştür. BK"nın 146. maddesi uyarınca, sorumluların iç ilişkide kusur oranına göre, birbirlerine rücu hakları da mevcuttur.
Açıklanan ilkelere göre somut olaya baktığımızda davacı vekili davasını teselsül hükümlerine göre açmış, zararın tamamının tahsilini kazaya karışmış olan araçların her ikisinin zmms poliçesini düzenleyen sigorta şirketlerinden ve birisinin sürücüsü olan davalılardan talep etmiştir. BK"nın 142. maddesine göre zararın tamamanının müteselsil borçluların her birinden tahsilinin talebi mümkün olduğu dikkate alınarak mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen geçici ve kalıcı iş göremezlik zararına hükmedilmesi gerekirken sadece davalı ...yönü ile hesaplanan kalıcı iş göremezlik zararına hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 04.10.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.