Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/1014 Esas 2016/3741 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/1014
Karar No: 2016/3741
Karar Tarihi: 29.03.2016

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/1014 Esas 2016/3741 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2015/1014 E.  ,  2016/3741 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.12.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21.10.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davalı, taşınmazın fiilen taksim edildiğini, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK"nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
    Önalım davalarında fiili taksime değer verilebilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Davacı ve davalıya pay satan paydaşların ayrı ayrı kullandıkları bölümlerin bulunması fiili taksim yapıldığını gösterir. Davalı fiili taksim savunmasında bulunduğuna göre, yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda davalının bu savunması araştırılmalı, fiili taksimin gerçekleşip gerçekleşmediği tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Mahkemece, belirtilen husus gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
    29.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.






    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.