14. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/16784 Karar No: 2016/3739 Karar Tarihi: 29.03.2016
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/16784 Esas 2016/3739 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2014/16784 E. , 2016/3739 K. "İçtihat Metni"
T.C. YARGITAY 14. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2014/16784 KARAR NO: 2016/3739 Y A R G I T A Y İ L A M I
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.04.2012 gününde verilen dilekçe ile menfi tespit ve ipoteğin kaldırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 02.07.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, menfi tespit ve ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı, davaya konu .... parsel sayılı taşınmazı satın aldığı tarihte üzerinde teminat ipoteği olduğunu, ipoteği veren kişi ile herhangi bir ticari ilişkileri olmadığını ileri sürerek, ipoteğin fekki ve borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davacının davaya konu taşınmazı devralırken taşınmaz üzerinde kendisi lehine ipoteğin mevcut olduğunu bilerek aldığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davacı vekili tarafından taşınmazın Ziraat Bankası tarafından satın alındığının bildirildiği, davaya konu alacağın davalı tarafça ödendiği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına, davanın açılmasına davalı tarafın sebebiyet vermesi nedeni ile yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. 6100 sayılı HMK’nın "Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi" başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere; "Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur." Aynı yasanın "Hükmün kapsamı" başlıklı 297. maddesi gereğince; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." "Hükmün yazılması" başlıklı 298. maddesi gereğince de; "Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz." 10.04.1992 tarihli ve 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verebileceği öngörülmüştür. Somut olaya gelince; kararın gerekçesinde davanın açılmasına davalı tarafın sebebiyet vermesi nedeniyle yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiği belirtildiği halde hükmün sonuç kısmında vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde hüküm kurulduğu ve böylelikle gerekçeyle hüküm arasında çelişki meydana geldiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla gerekçeli karar ile tefhim edilen hüküm sonucunun çelişkili olması nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 29.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.