Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/13823
Karar No: 2017/2705
Karar Tarihi: 08.05.2017

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/13823 Esas 2017/2705 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2015/13823 E.  ,  2017/2705 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ...FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada ...Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/07/2015 tarih ve 2007/161-2015/171 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkil şirketin 05.11.1991 tarihinde kurulduğunu, müvekkilin ticaret unvanının esas ve ayırt edici unsurunun “...” ibaresi olduğunu, davacı şirket faaliyetlerinde devam ederken şirket çalışanı olan ... ve müvekkili şirket ortaklarının 03.01.2001 tarihinde davalı şirketi kurduklarını; müvekkili şirket ortaklarının bir süre sonra hisselerini ...‘ye devrederek davalı şirketten ayrıldıklarını, müvekkilince tescilsiz olarak kullanılan “...” markasının 21.03.2006 tarihinde 2006/10973 no ile 09. sınıfta müvekkili adına tescil edildiğini, davalı şirketin, müvekkilinin tescilli markası ve ticaret unvanını haksız olarak kullandığını, davalıya 08.03.2007 tarihli ihtarname keşide edilerek “...” markasının kullanımına son verilmesinin istendiğini ancak ihtara rağmen markanın kullanımına devam olunduğunu, müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalı şirketin haksız eylemleri nedeniyle marka ve firmalar arasında ekonomik bir bağ olduğu izlenimi yaratılarak müşterilerin yanıltıldığını, davalının haksız kazanç elde ettiğini, müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek, “...” markasına tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün giderilmesini, “...” ibaresinin internet sitesinde kullanımının önlenmesini, ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, men"i ve refi ile “...” ibaresinin ticaret unvanından terkinini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacı şirketin ortaklarınca kurulan davalı şirketin “...” ibaresini ticaret unvanında ve ürünlerinde markasal olarak kullanmasının kuruluştan itibaren bizzat istendiğini, “...” ibareli markanın 1994/01021 ve 2006/10973 numaralar ile davacı adına tescil edilmiş olmakla beraber, markanın 09. sınıfta tescil edilmiş olduğunu, ancak müvekkilinin mühendislik hizmeti ve bu hizmetle ilgili olarak perakendecilik yapmakta olduğundan markayı sadece 35. ve 42. sınıflarda kullandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece iddia, savunma, benimsenen 25.05.2015 havale tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; ... 4. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi"nin dosyasının kesinleşmiş kararı ışığında, davacı şirket ortaklarının -davacı şirkette ortaklıkları devam ederken- davalı şirketi kurdukları ve şirketin kurulduğu 2001 yılından itibaren ticari faaliyetlerinde “...” ibaresini ticaret unvanında ve marka olarak kullanmasına izin verdikleri, davalı şirket hissedarı ..."nün “...” ibaresini unvan ve marka olarak kullanmayacağını belirtmesinin sözleşmeden doğan yükümlülük kapsamında olacağı ve ispatlanamadığı, ... dışındaki kurucu ortakların 09.12.2002 tarihinde hisselerini devretmek suretiyle ortaklıktan ayrıldıktan sonra da kullanıma devam edildiğini biliyor oldukları halde davalıya 08.03.2007 tarihinde ihtarname gönderdikleri, somut olayda sessiz kalmak suretiyle hak kaybının bulunduğu bu haliyle, davalı şirketin ticaret unvanındaki “...” ibaresinin terkini ile marka hakkına tecavüz ve buna bağlı taleplerin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 08/05/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    (M)

    KARŞI OY

    Dava, tescilli markaya ve ticaret unvanına vaki olduğu ileri sürülen tecavüzün tespit, men ve ref"ine ilişkindir.
    Davalının ticaret unvanının 2001 yılında tescil edildiği, şirketin kuruluşuna ilişkin özel nedenler ve işbu davanın açıldığı tarih nazara alındığında, davalının unvanında "Yorum" ibaresinin yer almasının kendisi aleyhine haksız rekabet teşkil ettiği yolundaki davacı iddiasının MK"nın 2. maddesi uyarınca hüsnüniyetli kabul edilebilmesi mümkün olmayıp mahkemenin bu yoldaki istemin reddine karar vermiş olması yerindedir.
    Davacı yanın diğer istemi, tescilli markanın davalı tarafından izinsiz kullanımı nedeniyle vaki tecavüzün tespit ve men"i ile ilgilidir. Dosya kapsamı uyarınca, davacının kendisine ait "Yorum" ibareli tescilsiz markanın davalı yanca bedelsiz kullanılmasına izin ve icazet verdiği, bu yönüyle taraflar arasında 2001 yılında tescilsiz markanın kullanımına ilişkin bir sözleşme ilişkisinin kurulduğu, söz konusu sözleşmenin sui generis nitelik taşımakla birlikte genel anlamıyla kullandırma amaçlı sözleşme olarak değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Her ne kadar, davacı yan, yargılama aşamasında ve temyiz dilekçesinde, davalı şirketteki hisselerin devrinden sonra söz konusu kullanımın devam ettiğinden bilgileri olmadığını ileri sürmüş ise de, bu husus, taraflar arasında başlangıçta var olan sözleşmenin özü ve niteliği ile ilgili değildir. Davalı yan da, markanın mülkiyetinin kendisine devredilmiş olduğunu yahut mezkur sözleşme ile bir süre sonra markanın mülkiyetinin kendisi tarafından iktisap edilmiş sayılacağı yolunda bir savunma ileri sürmüş değildir. Bir başka söyleyişle, davanın tarafları arasında, açıklanan biçimde bir sözleşme ilişkisinin varlığı ve niteliği ile ilgili uyuşmazlık bulunmamaktadır. Öte yandan, sözleşme serbestisi, kanun dairesinde sözleşme yapma ve yapılmış sözleşmeleri sonlandırma özgürlüğü olarak tanımlanmaktadır. Bir başka deyimle, kanun yahut akit ile sınırlandırılmamış olması halinde, sözleşmenin taraflarının sözleşmeyi sonlandırma hakkının (fesih) varlığı tartışılır nitelikte değildir.
    Somut olayımızda, davacı bilahare adına tescil ettirmiş olduğu ve mülkiyeti kendisine ait olduğu uyuşmazlık konusu olmayan markanın, davalı tarafından sözleşmeye dayalı kullanımının sonlandırılması için davalıya ihtarname keşide etmiş, davalının kullanıma devam etmesi üzerine de işbu davayı açmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin sonlandırılması bakımından kanuni bir engel söz konusu değildir. Keza sözleşmede de bu yönde bir hükmün varlığı davalı yanca ileri sürülüp kanıtlanmamıştır. Şu halde, yukarıdaki açıklamalar ışığında, taraflar arasındaki kullandırma amaçlı sözleşme, davacının sözleşme özgürlüğü çerçevesinde göndermiş olduğu ihtarname ile sonlanmış olacağından, davalının bu tarihten sonraki kullanımının hukuka uygun olduğunu ileri sürmek mümkün değildir. Davalının, elbette, kullandırma amaçlı sözleşmenin uygun olmayan bir vakitte feshedilmiş olduğunu, feshin haklı nedenlere dayanmadığını ileri sürerek bu hususu kanıtlaması halinde davacıdan tazminat isteme hak ve yetkisi vardır. Ancak, sözleşmenin aynen ifasına devam edilmesini istemesi mümkün olmadığı gibi, davacının, taraflar arasındaki sözleşmenin hükmünü sürdürdüğü süreçteki sözleşmeye uygun davranışının, "sessiz kalma yoluyla hak kaybı" gibi konuya yabancı bir kavram ile açıklanması da mümkün değildir. Aksinin kabulü, sözleşmede aksi kararlaştırılmadığı halde, kullandırma amaçlı sözleşmelerin, kullanılanın mülkiyetinin kullanan tarafından kendiliğinden kazanılması gibi hukuken kabul edilemeyecek bir yola cevaz verir.
    Açıklanan nedenlerle, davacının markaya yönelik talepleri bakımından açtığı davanın, yine açıklanan çerçevede kabulüne karar verilmesi gerektiği kanısında olduğumdan, Dairemiz çoğunluğunun kararın onanmasına yönelik kanaatine katılmıyorum.


    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi