Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2660
Karar No: 2019/273
Karar Tarihi: 07.03.2019

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2660 Esas 2019/273 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2660 E.  ,  2019/273 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “hizmet tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Gaziantep 1. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 17.03.2015 tarihli ve 2013/51 E., 2015/80 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 06.10.2015 tarihli ve 2015/11035 E., 2015/17737 K. sayılı kararı ile;
    "…Dava, davacının 01.05.1983 - 01.01.2013 tarihleri arasında davalı işverenlere ait çiftlikte geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
    Davacının ailesi ile birlikte davalı işverenlere ait çiftlikteki evde kaldığı, zaman zaman çalışmalarının olduğu ve karşılığında ücret aldığı ve buna dair davacı tarafından adi yazılı nitelikte düzenli olmayan çeşitli belgelerin sunulduğu, davacının aynı zamanda bazı zamanlarda dava dışı şirketlerde öğrenci taşıma işi yaptığı ve bazı dönemlerde kendisine ait hayvanlardan kazanç sağladığı, davalı işverenlerin çok büyük arazilerinin olduğu uyuşmazlık konusu değildir.
    Uyuşmazlık, davacının davalı işverenlere ait çiftlikteki çalışmalarının davalı işverenlere bağlı şekilde düzenli olup olmadığı, sürekli mi yoksa mevsimlik mi, tam zamanlı mı yoksa kısmi zamanlı mı olduğu, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Somut olayda; davalı çiftliğin büyüklüğü, yapılan tarımın niteliği, davacıya ekip biçmesi için arazi verilip verilmediği, veriliyorsa davacının sadece bu arazilerle mi yoksa işverenlere ait tüm arazilerle mi ilgilendiği, arazi veriliyorsa bunun yaptığı işin karşılığı ücret olarak mı yoksa ortaklık anlaşması kapsamında mı verildiği, davacı dışında davalı çiftlikteki işleri kimin ne şekilde yaptığı, devamlı surette bir çalışana ihtiyaç olup olmadığı, davacının mesaisinin ne kadarının bu işlere ayırdığının araştırılmadığı, buna göre eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiği görülmüştür.
    Yapılacak iş; tapudan ve mahallinde keşif yapılarak davacının çalıştığını iddia ettiği davalı işverenlere ait arazilerinin büyüklüğünün, niteliğinin ve yapılan tarımın çeşidinin araştırılması, buna göre bu işlerin kaç kişi ile hangi zamanlarda yapılacağı konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınması, davalı işyerinde yapılması gereken bu işlerin kim ya da kimler tarafından yapıldığı, davalı işverenler ile davacı arasında ortakçılık sözleşmesi olup olmadığı, varsa davacının sadece bu arazilerle mi yoksa işverenlere ait tüm arazilerle mi ilgilendiği, davacıya ekip biçmesi için arazi verildiğinin anlaşılması halinde dahi bunun davalılara ait çiftlikteki çalışmalarının karşılığı olarak mı yoksa başka bir amaç ile mi verildiğinin araştırılması, davacının davadışı şirketlerde zaman zaman çalışmaları bildirilmiş olsa da ilgili şirketlerden davacının bu çalışmaların ne şekilde olduğu, mesaisinin ne kadarının bu işlere ayırdığının sorulması, ondan sonra bu işlerin davalı işyerindeki çalışmalarına engel olup olmadığının tartışılması, bu kapsamda; davacının gerek davalı işverene ait işyerinde, gerekse de davadışı işyerlerindeki çalışmalarının ne şekilde olduğu hususunun -davacının çalışmalarını bilebilecek nitelikte olacak şekilde ve kolluk ve muhtarlık marifetiyle tespit edilecek- tanıklara sorulması, buna göre davacının davalı işverenlere ait çiftlikteki çalışmalarının sürekli mi yoksa mevsimlik mi ve bu işler için tam zamanlı mı yoksa kısmi zamanlı bir çalışmanın gerektiği hususunun tartışılması ve sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.…"
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 2494 sayılı Kanun ile değişik 438/II. fıkrası hükmü gereğince direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağından duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkilinin davalılara ait olan Göğüş Çiftliği isimli iş yerinde 01.05.1983 tarihinden itibaren çalışmaya başladığını, çiftlikte traktörlerin şoförlük ve bakım işlerini yürüttüğünü, 05.12.1985 tarihinde kadar bu işleri yürüten müvekkilinin askere gitmek üzere işten ayrıldığını, 1987 yılında askerden döndükten sonra çiftlikte yeniden çalışmaya başlayarak bu sefer bekçilik ve vekillik işini yürüttüğünü ve 01.01.2013 tarihine kadar çalışmaya devam ettiğini, müvekkilinin sırf sigortasının yapılması için 2001-2008 yılları arasında ek iş olarak civar köylerdeki çocukların taşımalı sistemle okula götürülmesi işini üstlenen bir şirkette çalıştığını, ancak günde iki-üç saatini bu işe ayırdığını, asıl çalışmasının Göğüş Çiftliğinde devam ettiğini ileri sürerek müvekkilinin davalı iş yerinde çalışma süresinin ve prime esas kazancının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili, davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
    Davalılar ..., ..., ..., ... ve ... vekili; öncelikle davalılardan ..., ... ve ... aleyhine husumet yöneltilemeyeceğini, belirtilen davalıların davacının çalıştığını iddia ettiği çiftlikle herhangi bir ilişkilerinin bulunmadığını, Göğüş Çiftliğinin Göğüş ailesine ait olup Gaziantep ili Oğuzeli İlçesi Çatalsu Köyü Bekit Mevkiinde konuşlanmış gerçek kişi sıfatına haiz 1.420 dönümlük bir tarlada 3 ortaklı susuz tarım yapılan bir aile çiftliği olduğunu, herhangi bir tüzel kişiliğinin bulunmadığını, davacının ise Göğüş Çiftliğinde gündelikçi tarım işçisi olarak çalıştığını ve ihtiyaç olması durumunda iş için çağrıldığını, davacı ile müvekkilleri arasında bir iş sözleşmesi bulunmadığını, Çiftlikte vekillik ve bekçilik yapmasının da söz konusu olmadığını, kaldı ki davacının ortaklık ve kiralama yoluyla başkalarına ait arazilerde tarımsal faaliyette bulunduğunu, 2001-2004 yılları arasında başka bir köydeki toprak sahibine ait tarlayı kiraladığını ve ekip biçtiğini, yine 2001-2008 yılları arasında 1027083 sicil numaralı iş yerinde sigortalı olarak çalıştığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece; davacıya ait sigorta dosyası, alınan cevabi yazılar, dinlenen tanık beyanları, davacının gelir sahibi olması, mahallinde yapılan keşif esnasında mahkemece edinilen izlenim ve tüm dosya muhteviyatından davacının davalılara ait işyerinde çalışmadığı yolunda kanaat oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece, davacının 28 yıl gibi uzun süredir kendisi ve ailesi ile birlikte davalılara ait olmayan ve çiftlik sınırları içerisinde bulunmayan bir evde ikamet etmekte olup gerek iddialarda gerekse dosyaya sunulan tüm kayıt ve belgelerden de anlaşılacağı üzere tarafların çalışma şekli veya anlaşma şekline yönelik olarak aralarında bir uyuşmazlık olmadığı, taraf tanıklarının da beyan ettiği şekilde davacının çalışma düzenine rıza göstererek aralarındaki anlaşma bozulana kadar aynı şekilde çalışmaya devam ettiği ve ayrılınca dava açtığı hususları birlikte değerlendirildiğinde davacının iddialarında samimi olmadığı ve çalışmanın hizmet akdine dayalı olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olay bakımından hizmet tespiti talebinde bulunan davacının dava konusu Göğüş Çiftliğinde hizmet akdine dayalı olarak çalışıp çalışmadığına yönelik yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce mahkemece verilen direnme kararında “Davanın reddine dair verilen önceki kararda direnilmesine” şeklinde hüküm kurulduğu dikkate alındığında usulüne uygun bir direnme kararının bulunup bulunmadığı hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
    Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
    6100 sayılı HMK’nın 294. maddesinin 3 fıkrasında ise “Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir.
    Ayrıca, bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm tesisinin yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği de aşikardır.
    Nitekim Yargıtay"ın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (Hukuk Genel Kurulunun 05.04.2017 tarihli ve 1610-668 sayılı; 24.05.2017 tarihli ve 1265-1005 sayılı kararları).
    Somut olaya gelince; mahkemece aslolan kısa kararda ve gerekçeli kararda yukarıda açıklanan mevzuata uygun hüküm fıkrası oluşturulmamış sadece "...Davanın reddine dair verilen önceki kararda direnilmesine…" denilmekle yetinilmiş, ilk verilen karara atıf yapılarak hüküm kurulmuş, dosya kapsamı dikkate alınarak açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar kurulmamıştır.
    Bu durumda, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı gibi, direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda bir direnme hükmü de bulunmadığı anlaşılmaktadır.
    Şu durumda mahkemece yapılacak iş; dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmasıdır.
    Bu itibarla, yerel mahkemece usulüne uygun direnme hükmü kurulması için işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin kararın usulden bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi gereğince usulden BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, bozma nedenine göre bu aşamada davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.03.2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi