Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/552
Karar No: 2017/6551

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/552 Esas 2017/6551 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/552 E.  ,  2017/6551 K.

    "İçtihat Metni"



    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ve davalı Hazine vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Kadastro sırasında yüzölçümlü taşınmaz, 1937 tarih ve 44 sayılı vergi kaydına istinaden mera niteliğiyle tespit edilmiştir.
    Davacı, tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak kadstro tespitine itiraz etmiş, mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın mera tespitinin iptali ile tarla niteliğiyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün temyizi üzerine Dairemizin 2010/15849 E. - 2011/1764 K. sayılı kararıyla "...Mahkemece, davalı taşınmazın 44 nolu (mera ve otlakiye) vergi kaydı sınırları içinde kalmakta ise de bilirkişi raporundaki özellikleri itibariyle mera vasfında olmayıp tarım arazisi olduğu, bölgede kadim mera olmadığı, komşu parsellerin kadim tarım arazisi olduğu, davacı ve murislerinin fasılasız zilyet oldukları, zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, dava konusu taşınmaz ve çevresindeki geniş bir alanın aynı vergi kaydı kapsamında kaldığının keşif, yerel bilirkişi beyanları ve fen bilirkişiler tarafından çizilen kroki ile belirlendiği, esasen taşınmazın dayanak vergi kaydı kapsamında kaldığının mahkemenin de kabulünde olduğu, kayıt kapsamında kalan taşınmazların büyük bölümünün mera, bir kısmının da orman olarak tespit tutanaklarının düzenlendiği kişiler adına tespit edilen yerlerin de kadastro komisyonu tarafından iptal edilerek mera olarak askı ilanına çıkartıldığı, bu şekilde taşınmazın güneyindeki kızılkaya deresi ile vergi kaydının kuzey sınırını oluşturan hududu ve yoluna kadar olan geniş bir alanın tamamen mera ve orman olarak tespit gördüğü, bu hususlar göz önüne alındığında fen bilirkişi krokisinde de belirtildiği gibi 1937 tarih 44 sayılı vergi kaydı ile yaklaşık 143 hektar yüz ölçümünde büyük bir alanın mera olarak yazıldığı, kayıt kapsamında kalan taşınmazın kadim tarım arazisi olduğu yolundaki yerel bilirkişi beyanlarının bahsedilen olgularla bağdaşmadığı, bu olgular karşısında soyut yerel bilirkişi beyanlarına değer verilemeyeceği ve taşınmazın davacının dayandığı1307 tarih 502 nolu tapu kapsamı dışında kaldığının fen bilirkişi raporu ile belirlendiği, mera niteliğindeki yerlerin zilyetlikle kazanılamayacağı göz önünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir..." gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Karar düzeltme yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 2011/17273 E. - 2012/405 K. sayılı kararıyla "...Davacının yargılama sırasında ve karar düzeltme dilekçesinde ileri sürdüğü 23 Şaban 1307 tarih 512 sıra numaralı tapu kaydına dayanıldığını belirttiği dava dışı ve çekişmeli taşınmaza yakın komşu olan 102 ada 213 sayılı parsele ilişkin, mahkemenin

    2006/36, 102 ada 214 sayılı parsele ilişkin, mahkemenin 2006/38 Esas sayılı dava dosyasının iade kararı sonucu getirtilerek incelenmesinde; davanın, arafından aynı nedenle açıldığı, davanın kabulüne ilişkin kararın davalı Hazine vekili tarafından temyizi üzerine, dairece heri iki hükmün onanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Yine çekişmeli taşınmaza komşu 102 ada 211 sayılı parsele ilişkin mahkemenin 2006/37 Esas sayılı dava dosyasının iade kararı sonucu getirtilerek incelenmesinde; davanın tarafından aynı nedenle açıldığı, davanın kabulüne ilişkin kararın davalı Hazine vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2009/2407-2010/239 sayılı ilamı ile dava konusu taşınmazın köy tüzel kişiliğine ait olan ve kadastro tespitinde esas alınan 1937 tarih 44 numaralı vergi kaydının kapsamında kaldığı ve meradan kazanıldığı kabul edilerek gerçek kişinin davasının reddine taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmesi gereği ile kesin nitelikle bozulmuş olduğu anlaşılmaktadır.
    Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; davacı yargılama sırasında çekişmeli taşınmaza yakın komşu taşınmazlar olan 102 ada 213 ve 214 parsel sayılı taşınmazların yapılan yargılamasında 1307 tarih 512 sıra numaralı tapu kaydına dayanıldığı, tapu kaydının uygulamasında taşınmazlara uyduğu ve çekişmeli taşınmazların dayanılan tespite esas 1937 tarih 44 numaralı vergi kaydının kapsamında kalmadıklarının keşif ve bilirkişi incelemesiyle doğrulandığı ve eldeki 102 ada 208 ve 102 ada 210 sayılı parsellerle iade kararı ile getirilerek incelenen 102 ada 211 parsel sayılı taşınmazlar 102 ada 205-206-207 sayılı parsellerle birlikte doğu ve batı istikamette deresinin kuzey kenarında yer aldıkları anlaşılmaktadır.
    Yine, mahkemece yapılan mera araştırmasının yeterli olmadığı, taşınmazların tahsisli mera olup olmadığı sorulmadığı gibi, komşu köylerden tanıkların dinlenmediği ve tesbitin dayanağı olan 1937 tarih ve 44 numaralı mera vergi kaydının tarafsız ve olabildiğince yaşlı yerel bilirkişilere hudutlarının sorularak sağlıklı bir biçimde uygulanmadığı sıra halinde birbirine yakın komşu taşınmazlarda farklı uygulama yapılarak farklı sonuçlara ulaşıldığı anlaşılmaktadır.
    Dosyada bir örneği bulunan askı ilan ve dava listesinden anlaşılacağı üzere 101 ada 120 numaralı mera parseline komşu olan ve deresi ile bu parseller arasında kalan dava konusu 102 ada 210 sayılı parselde dahi, 101 ada 203 ilâ 214 sayılı parseller kişiler adına tarla olarak ve 101 ada 150-151-152 sayılı parsellerin Hazine adına ham toprak olarak tespitleri yapılmışken köy tüzel kişiliğinin itirazı üzerine kadastro tespitlerinin komisyonca topluca iptal edilerek mera olarak sınırlandırıldığı ve aynı nedenlerle gerçek kişiler tarafından davalar açıldığı bir kısmının sonuçlandığı ve bir kısmının da halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için henüz sonuçlanmamış olan derdest dava dosyaları 1937 tarih 44 vergi kaydının kadastroda tesbite esas alınmış olması nedeniyle birlikte ele alınarak keşif ve uygulamanın yapılması, civar komşu köylerden yerel bilirkişi ve tanık isimleri kaymakamlıktan sorularak keşifte dinlenmesi, yine tutanak bilirkişilerinin dinlenmesi, taşınmazın kuzeyinde 102 ada 1 numaralı orman parseli de bulunması nedeniyle usulünce resmî belgelere dayalı orman araştırması yapılması, bu arada kesinleşen parseller de dikkate alınarak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Bu nedenle;
    Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785, 5658, 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun ile sadece hangi nitelikteki taşınmazların Devlet Ormanı sayılacağını göstermiş ve devlet ormanlarının kadastrosunun yapılmasını öngörmüştür. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tabi tutulmuş ve iadenin koşulları aynı yasada gösterilmiştir.


    - 3 -
    2016/552 - 2017/6551

    Bu nedenle; mahkemece, (dayanak vergi kaydı ile komşu parseller dayanağı olan tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri), (tapu kaydının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları), komşu parsel ve dayanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; henüz sonuçlanmamış olan derdest dava dosyalarında da çekişmeli taşınmazda olduğu gibi 1937 tarih 44 numaralı vergi kaydının kadastroda tespite esas alınmış olması nedeniyle birlikte ele alınarak keşif ve uygulamanın yapılması, gerektiğinde bu dava dosyalarının birleştirilmesinin düşünülmesi, civar komşu köylerden yerel bilirkişi ve tanık isimleri kaymakamlalıktan sorularak keşifte dinlenmeli, bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın öncesinin kadim mera olup olmadığı detaylı olarak sorulmalı, taşınmaza ilişkin tahsisli mera kaydı bulunup bulunmadığı sorulmalı ve vergi kaydının 101 ada 120 numaralı mera parseli dışında kapsamı, hudutları ve miktarına göre kesinlikle belirlenmeli, davacının dayanağı tapu kaydı uygulanıp dava konusu taşınmaza uyup uymadığı belirlenmeli, yine kadastro tespit tutanak bilirkişileri dinlenmeli, bu arada kesinleşen parseller de dikkate alınarak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
    Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeyle ve bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır..." gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davacının davasının kabulüne,bölgesinde sular altında kaldığından İ sayılı taşınmazın tescil harici bırakılmasına, davacının taşınmazın bedel davasını açabileceğinin ihtarına karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı Hazine tarafından temyize dilmiştir.

    - 4 -
    2016/552 - 2017/6551

    Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre orman sınırlandırması yapılmış, taşınmaz orman sınırları dışında bırakılmıştır.
    Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki; 6100 sayılı HMK"nın 50. maddesinde medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir.
    4721 sayılı TMK"nın 47, 48, 49 ve 50. maddelerinde de tüzel kişiliğin kazanılması, hak ehliyeti ile fiil ehliyeti ve bunun kullanılmasına ilişkin hükümler yer almaktadır.
    442 sayılı Köy Kanununun 37/7. maddesi uyarınca da köy tüzel kişiliği adına dava açmak ve açılan davayı takip yetkisi köy muhtarına aittir. Köy muhtarının hukukî bir engelinin çıkması durumunda bu yetki aynı Kanunun 33/b maddesine göre köy derneğinin seçeceği temsilciye tanınmıştır.
    Ancak, ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince;
    1) mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.
    2) sınırları il mülkî sınırlarıdır.
    3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülkî sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır.
    Aynı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrasında; "1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur" hükmü yer almaktadır.
    Bu hüküm Kanunun "Yürürlük" başlıklı 36. maddesi uyarınca ilk mahalli idareler genel seçiminin yapıldığı 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
    Somut olaya gelince; davalı ... köy tüzel kişiliğinin, 6360 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen hükümleri gereğince tüzel kişiliği kaldırıldığından, tüzel kişiliği kaldırılan Yenişehir köy tüzel kişiliği yerine davada taraf olacağı dikkate alınmadan davaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş olup, mahkemece 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince işlem yapılması için kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davacı ve temyiz harcının istek halinde iadesine 20/09/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi