14. Ceza Dairesi Esas No: 2015/7645 Karar No: 2016/970 Karar Tarihi: 08.02.2016
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma iki kez - Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2015/7645 Esas 2016/970 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanıklar hakkında \"kişiyi hürriyetinden yoksun kılma\" suçundan dava açılmış ve ilk derece mahkemesi tarafından 5 yıl hapis cezası ile mahkum edilmişlerdir. Ancak, Daire tarafından yapılan bozma sonrasında yeniden yapılan yargılama sonucunda sanıkların suçları nedeniyle 1 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Daha sonra yapılan incelemede, bu kararın kanun maddelerinin yanlış yorumlanması nedeniyle hatalı olduğu belirlenmiştir. Yargıtay, daha önceki hükümler üzerinde yargılama yapılması gerektiği sonucuna varmıştır. Kanun maddeleri ise şöyledir: Türk Ceza Kanunu'nun 109/2, 109/3.a,b ve 43. maddeleri; 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 8. maddesi; 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'un 326. maddesi.
14. Ceza Dairesi 2015/7645 E. , 2016/970 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (iki kez) HÜKÜM : Mahkûmiyet (ikişer kez)
İlk derece mahkemesince bozma üzerine verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: Hükümlerden sonra 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesi ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli, 29542 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamıyla verilen iptal kararının infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüştür. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Sanıklar haklarında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan yapılan yargılama sonucunda ... 5. Asliye Ceza Mahkemesince 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 109/2, 109/3.a,b ve 43. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile mahkûmiyetlerine karar verildiği, bu kararın sadece sanıklar lehine temyiz edilmesi üzerine, Dairemizce mağdur sayısınca suç oluşacağı ve TCK"nın 110. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi nedeniyle hükümlerin bozulmasının ardından davaya yeniden bakan ilk derece mahkemesince sanıkların ikişer defa TCK"nın 109/2, 109/3.a,b ve 110. maddeleri uyarınca 1 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verildikten sonra "Bozmadan önceki hüküm aleyhe temyiz olmadığından kazanılmış hak oluşturduğundan sonuç olarak sanıkların her iki müştekiye yönelik eylemleri nedeni ile 5" er yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına" hükmedildiği, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 8. maddesinin birinci fıkrasının yollaması sebebiyle hâlen yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun 326"ncı maddesinin son fıkrasında; “Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 291 inci maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse yeniden verilen hüküm, evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz.” hükmü yer almaktadır. Latince"de “Reformatio in peius” yasağı olarak adlandırılan ve doktrinde “cezayı aleyhe değiştirmeme ilkesi” veya “aleyhte düzeltme yasağı” gibi kavramlarla ifade edilen ceza muhakemesi hukukuna ilişkin bu ilke gereğince, yalnızca sanık ya da sanık lehine temyiz davası açıldığında, Yargıtay tarafından verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak olan mahkeme tarafından yeniden kurulan hükümle belirlenen ceza ve sonuç önceki hükümle belirlenen ceza ve sonuçtan daha ağır olamayacaktır. Sanıklar haklarında sonuç olarak hükmedilen beş yıl hapis cezasına ilişkin mahkûmiyet kararlarının sanıklar lehine temyiz edilip, Dairemizce bozulmasından sonra, davaya yeniden bakan ilk derece mahkemesi tarafından yeniden kurulan hükümlerin daha lehe olduğu ve önceki hükümle belirlenen ceza ve sonuç daha ağır olduğu halde, cezayı aleyhe değiştirmeme ilkesi veya aleyhe düzeltme yasağı ilkesine yanlış anlam verilmek suretiyle 1412 sayılı CMUK"nın 326/ son fıkrasına aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı, sanıklar müdafıin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.