2. Hukuk Dairesi 2014/17142 E. , 2015/4195 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Gaziantep 2. Aile Mahkemesi
TARİHİ :08.04.2014
NUMARASI :Esas no: 2014/124 Karar no:2014/297
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Taraflar Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca boşanmışlar, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir (HUMK.md.439/2). Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir.
Açıklanan sebeple, mahkemece taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyan ile iddia ve savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmak ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 11.03.03.2015 (Çrş.)
KARŞI OY YAZISI
Dava, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan “boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden başlayarak üç yıl geçmesi ve bu süre zarfında ortak hayatın yeniden kurulamamış olması” sebebine dayanılarak açılmış; davalının, ön inceleme duruşmasında, davayı kabul etmesi, tarafların bizzat beyanda bulunarak “boşanma ve fer"ilerinde anlaştıklarını” ifade etmeleri ve düzenledikleri protokolü hakime sunmaları, hakim tarafından da bu düzenlemenin uygun bulunması üzerine, tarafların Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesine göre boşanmalarına karar verilmiştir. Kararı, davalı temyiz etmiştir.
Davalı temyiz dilekçesinde, “ruhsal gerilim altında boşanma protokolünü imzaladığını, mahkemede de yoğun gerilim altında olduğunu” ileri sürerek, protokol esas alınarak verilen boşanma kararının bozulmasını istemektedir. Ruhsal gerilim, hukuki işlem ehliyetini ortadan kaldıran bir sebep değildir ve bu husus bozma sebebi teşkil etmez. (HUMK m. 428). Kanun ve usul hükümlerine uygun olarak tarafların boşanma ve fer’ilerinde irade birliğine dayanan bir boşanma kararı, karara esas alınan irade beyanındaki (hata, hile ve ikrah gibi) sakatlık hallerinin varlığı, bu hususta ciddi delillerin bulunması durumunda veya protokol şartlarında kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırılık halinde ya da protokol şartlarına aykırı hüküm verilmesi durumunda (bu son halde de, aykırılığın ilişkin olduğu konuda) bozulabilir. Kuşkusuz, Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesinde yer alan düzenlemeye göre; “davayı kabul” beyanı, “evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılmasına” ilişkin yasal karinenin kabulü için gerekli ise de, boşanma kararı verilmesi için, yalın “kabul” yeterli değildir. Bunun yanında, hakimin tarafları bizzat dinlemesi, irade beyanlarının hür ve serbetçe açıklandığına ilişkin kanaate ulaşmış olması ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca yapılan düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim bu esaslara uygun olarak karar oluşturmakla, tarafların iradelerinin serbestçe açıklandığına, herhangi bir kuşkulu durumun bulunmadığına ilişkin kanaatini ortaya koymuş, aralarında yaptıkları düzenlemeyi de tarafların ve çocukların menfaatine “uygun” bulmuş demektir. Böyle bir durumda irade bozukluğu halleri dışında, artık anlaşmalı boşanmaya vücut veren “irade beyanından” dönülemez. Sayın çoğunluk, “davalının, hüküm kesinleşinceye kadar irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmadığını, kararın temyiz edilmesiyle anlaşmalı boşanma hükmünün bütünüyle geçersiz hale geleceğini” kabul etmektedir. Bu görüşe yukarıda açıklanan sebeplerle katılma olanağı yoktur. Böyle bir yaklaşım, her türlü kötüye kullanmalara kapı açar ve Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesiyle getirilen düzenlemeyi etkisiz kılar. Olayda protokol şartlarına uygun hüküm tesis edilmiştir ve protokolde kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı bir şart da bulunmamaktadır. Öyleyse kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebep yoktur. Bu bakımdan sayın çoğunluk görüşüne katılmıyoruz. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanması gerektiği düşüncesiyle bozma kararına iştirak edemiyoruz.