17. Hukuk Dairesi 2017/2379 E. , 2018/8613 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, borçlu davalı ... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile taşınmazlarını diğer davalılar devrettiğinden, bu devirlere ilişkin tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin ilk karar dairemizin 09.06.2015 gün 2014/2231 Esas 2015/8449 Karar sayılı ilamı ile açılmamış sayılma kararının yerinde olmadığı esasla ilgili karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, bozma sonrası davalı ..."nın taşınmazı gerçek değerinden satın aldığı ve borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olmadığı, davalı ..."ın da iyiniyetli olduğundan bu davalılar yönünden davanın reddine, davalı ..."nin borçlunun annesi olması nedeni ile tasarrufun iptali ile davanın bedele dönüştüğünden alacakla sınırlı olarak bedelin davalı ..."den tahsiline karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve davalı ..."ın 4.kişi olarak kötü niyetli olduğunun ispatlanmadığından davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-... ve İflas Kanunu"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri ... yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Somut olayda, dava konusu tasarrufların borcun doğumundan sonra yapıldığı ve davalı borçlunun aciz halinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Dava konularından 13 ada 2 ve 3 parsellerdeki borçlu hissesini 17.000,00 TL"ye 07.10.2010 tarihinde davalı ... satın almıştır. Bilirkişi taşınmazlardaki borçlu hissenin gerçek değerini 45.000,00 TL olarak belirlemiştir. Anılan davalı 134.000,00 TL ödemeyi borçlunun annesi Bilge hesabına yatırıldığını belirttiği halde bu konuda banka dekontu sunulmamıştır. Dosya ya gelen davalı ..."ye ait hesabın kim tarafından açıldığı ve 134.000,00 TL"nin kim tarafından yatırıldığı ise araştırılmamıştır. Öte yandan davalı ... tarafından alınan 13 ada 2 ve 3 parsellerin bitişiğindeki taşınmazın Taliha"nın
eşi ..."e ait olduğu dosya içeriği ile sabittir. Bu halde borçlu ile taşınmaz komşusu olan üçüncü kişi Taliha"nın borçlunun mali durumunu bilebilecek kişilerden olup olmadığı da değerlendirilmemiştir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
3-Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir.
Somut olayda, dava konusu 10 taşınmaz davalı üçüncü kişi Bilge tarafından elden çıkarıldığından, bu taşınmazların elden çıkarıldığı 07.10.2010 tarihindeki gerçek değerinin belirlenerek bu miktarın alacak ve ferilerini geçmeyecek şekilde davalı ..."den tahsiline karar verilmesi gerekirken tazminat miktarı belirtilmeden kararın infaz kabiliyeti olmayacak şekilde hüküm tesisi de isabetsizdir.
Öte yandan davanın bedele dönüşmesi halinde, bu bedelden borçlunun sorumluluğu söz konusu olmaz, davanın amacı zaten borçludan tahsil edilemeyen alacağın tahsiline yönelik olduğundan borçluyu tazminatla sorumlu tutarak alacağın ikinci kez tahsiline olanak sağlayacak şekilde karar verilmesi de doğru değildir.
4-Dava konularından 13 adet taşınmazı satın alan davalı ... bu taşınmazlardan 10 tanesini davalı ..."a satmış diğer 3 taşınmaz anılan davalı elinde kalmıştır. Bu halde elde kalan taşınmazlarla ilgili olarak tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile taşınmazların tümü satılmış gibi bedele hükmedilmesi de isabetsiz olmuştur.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2)-(3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 04/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.