Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/86
Karar No: 2010/6166
Karar Tarihi: 16.12.2010

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/86 Esas 2010/6166 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/86 E.  ,  2010/6166 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tazminat

    ... ile Hikmet Temek aralarındaki tazminat davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Eskişehir 1. Aile Mahkemesinden verilen 21.04.2009 gün ve 755/358 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
    KARAR

    Davacı ... (Temek) vekili, dava dilekçesinde; tarafların boşandıklarını, davacı, davalı ...’le evlendiği günden itibaren ... Gıda Marketinde eşiyle birlikte sabah saat 07.00’den gece 24.00’e kadar çalıştığını evleri olmadığından dükkanda yatıp kalktıklarını, bu durumun 2 yıl sürdüğünü, düğünde vekil edenine 6 tane kalın burma bilezik (35 gramlık, 6.720 TL), 10 tane kalın bilezik (30 gr., 9.600 TL), 2 tane ince bilezik (10-15 gr., 900 TL), 35 tane küçük altın (1.925 TL), bir set (1.500 TL), 1 altın saat (100 TL), 1 künye (200 TL), 1 zincir (100 TL), 1 kolye (200 TL) olmak üzere toplam 21.245 TL altın takıldığını, davalı tarafından 35 adet küçük altın satılıp parayı dükkanda kullandığını, daha sonra bilezikleri ve bir seti 2003 yılında satarak dükkan için bir kooperatife yazıldığını, ustalık belgesinin olmaması nedeniyle davalının babasının kooperatife üye yapıldığını, dükkanların (U.Blok, 5 ve 8 nolu dükkanlar) onun adına kayıtlı olduğunu, 175 TL’lik aidatların vekil edeninin gıda dükkanında çalışmalarının karşılığında alınan paralarla ödendiğini, davacı evlenirken birlikte getirdiği, fırın, elektrikli süpürge, ütü ve takımı (750 TL), oturma gurubu (1.000 TL), bir büyük halı, bir yatak odası halısı (600 TL), iki yatak, üç yorgan, üç takım yastık ve nevresim takımı (300 TL), çelik tencere takımı, tüm mutfak malzemeleri, teflon tencere takımı (600 TL), kristal bardak takımı, porselen tabak takımı (400 TL) ve perdeler (1.000 TL) olmak üzere 4.650 TL tutarında eşya ile, evlilik sırasında birlikte alınan vitrin takımı (1.500 TL), koltuk takımı (1.500 TL), yatak odası (1.500 TL), çamaşır makinesi (500 TL), buzdolabı (750 TL), 51 ekran TV, 37 ekran TV (650 TL), müzik seti ve vapır (300 TL), 2 kanepe, sehpa takımı (450 TL), salon halıları ve yolluklar (1.500 TL), mutfak masa takımı (350 TL) ki toplam 9.000 TL’lik eşyaların davalı ... yanında kaldığını, S.S. Oto Sanayiciler Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifinde davalının babası Ahmet adına kayıtlı 2 dükkandan birinin vekil edenine ait olduğunu, böylece dükkan, altınlar, birlikte getirdiği çeyiz eşyaların tamamı, cep telefonu ve evlendikten sonra birlikte alınan eşyaların yarısı olmak üzere toplam 50.000 YTL’den fazla olan paradan, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla şimdilik 2.000 TL maddi tazminat ile davalının davacıyı aldatmış olması nedeniyle 10.000 TL manevi tazminatın boşanma tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; 11.02.2009 havale tarihli ıslah dilekçesiyle de maddi tazminat miktarı 12.000 TL artırılarak toplam 14.000 TL’ye çıkartılmıştır.
    Davalı vekili, 22.02.2007 tarihli dilekçesiyle davacının davalıyı aldattığını, 16 yaşında iken severek vekil edeniyle evlendiğini, dükkanda eşine yardımcı olmak için davacının çalıştığını, veresiye defterine gerçek dışı borç yazarak müşteri kaybına neden olduğunu, ziynet eşyalarının davacı tarafından bozdurularak harcandığını, dükkanın kasasından 1.500 TL alarak İzmir’e gittiğini, erkek arkadaşıyla beş yıldızlı otelde tatil yaptığını, evlenirken getirdiği eşyalar ile cep telefonunu geri vermek istediklerini, ancak davacı tarafından kabul edilmediğini, daha sonra da bu davayı açtığını, evlilik sırasında birlikte alındığı iddia edilen ev eşyalarının evlilikten önce vekil edeni tarafından alınan eşyalar olduğunu, davacıyla bir ilgisinin bulunmadığını, manevi tazminatın da istenemeyeceğini, buna ilişkin iddianın dayanaksız olduğunu, bu nedenle davayı kabul etmediklerini ve reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, “Davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, davacı tarafın evlilik aşamasında ve evliliğin başlangıcında beraberinde getirdiği anlaşılan çeyiz eşyaları ve şahsi eşyaları karşılığı talebiyle bağlı kalınarak söz konusu eşyaların aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde bilirkişi Mehmet Şeyhmus Önsiper’in 07.05.2008 havale tarihli raporunda A ve B bentlerinde belirtilen eşyaların bedelleriyle, bilirkişi ...’ın 12.02.2008 havale tarihli raporunda davalı vekilinin beyanı göz önüne alınarak belirlenen ziynet eşyalarının bedeli cümlesinden 2.000 TL’nin dava tarihinde işleyen yasal faiziyle birlikte toplam 4.950 TL’nin 2.000 TL mahsubundan sonra artan bölümünün ıslah tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, boşanmaya sebep olaylar nedeniyle de kişilik haklarının saldırıya uğradığı iddia edilen davacı kadının boşanma davasında ileri sürülen hususlar ve bu dosyayla boşanma davasında toplanan deliller gözönüne alınarak bu olaylarda eşit kusurlu görüldüğünden davacının manevi tazminat isteminin reddine…” karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
    Dava; düğünde davacıya takılan ziynet eşyaları ile evlendiği sırada birlikte götürülen çeyiz eşyaları ve evlilik sırasında birlikte alınan eşyaların aynen iadesine, olmadığı takdirde bedellerinin tahsiline, satılan 35 adet küçük altının parasının ... Gıda Markete ve ayrıca bilezikler ile bir setin satılarak Küçük Sanayi Sitesinde üye olunan kooperatifte alınacak dükkanlara yapılan harcama nedeniyle istenen değer artış payı alacağına ilişkindir.
    Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin kurduğu hükmün kuruluş biçimi HUMK.nun 388 ve 389.maddelerine uygun düşmemektedir. Her şeyden önce kurulan bir hükmün infaza elverişli olması zorunludur. Çeyiz eşyaları ve şahsi eşyalardan söz etmiş, hüküm fıkrasında bunlardan bahsetmemiştir. Eşyaların aynen iadesinin mümkün olmaması halinde sadece uzman bilirkişi Mehmet Şeyhmus Önsiper’in 07.05.2008 havale tarihli raporunda A ve B bendinde belirtilen eşyaların bedellerinin ödenmesinden söz etmiştir. Birlikte alınan eşya arasında bir yatak odası halısı ve bir de büyük halıdan söz edilmektedir. Örneğin; büyük halı bilirkişi raporunda yer almamaktadır. Ziynet eşyalarının bedeli bakımından bilirkişi ...’ın 12.02.2008 havale tarihli raporuna atıfta bulunmuş, istekle bağlı kalınarak 2.000 TL için dava tarihinden, kalan için ıslah tarihinden faiz yürütülmesine karar verilmiştir. İstek 2.000 TL’den ıslahla 14.000 TL’ye çıkartılmıştır. 4.950 TL bedelin ne şekilde bulunduğu hiçbir bilirkişi raporunda yer almadığı gibi mahkemece, hüküm fıkrasında ve gerekçeli kararında da ne şekilde bulunduğu, hangi cins ve nitelikte eşyaların karşılığı olduğu konusunda bir açıklamada bulunulmamıştır. Bilirkişilerin raporuna atıfta bulunmak suretiyle ve genel anlam ifade eden kelimeler kullanılarak kurulan hükmün infaz edilme olanağı bulunmamaktadır. Şahsi eşyalar tabiri kullanılmakla, neyin ve hangi cins ve nitelikteki eşyaların kast edildiği açıklanmamıştır.
    Öte yandan, davalı vekili Av.... 21.04.2009 tarihli dilekçesinin 2 nolu bendiyle, 22.05.2007 tarihli eşya listesinde bildirdikleri çeyiz eşyası ile ziynet eşyalarını ve cep telefonunu kabul ettiklerini ve aynen iadeye hazır olduklarını bildirmiştir. 22.05.2007 günlü (24.05.2007 havale tarihli) dilekçe üzerinde yapılan incelemede, kabul edilen eşyaların 1 adet fırın, 3 adet yorgan, 1 adet yer yatağı ve yastığı, 1 adet çift kişilik (uzun) yastık, 3 adet yolluk, 1 adet halı, 1 adet çaydanlık, 1 adet tencere seti, 1 adet sofralık, 1 adet gondol takımı, 1 adet oturma grubu, 1 adet 12 gr’lık bilezik, 5 adet küçük altın ve 1 adet sony ericcsson T10 model cep telefonu olduğu anlaşılmıştır. Hükümde atıfta bulunan ...’ın raporunda, 12 gr’lık bilezik ile 5 adet küçük altının yer almadığı görülmüştür. Halbuki bu eşyalar davalı tarafından kabul edilen ve iadeye hazır olan eşyalardır. Hal böyle olunca, bu eşyalarla ilgili iddia, kabul beyanı ile kanıtlanmış olup başka bir araştırma ve inceleme yapmaya gerek kalmamıştır. Böylece kabul edilen eşyalar ile kurulan hüküm arasında bir çelişki söz konusudur. Titiz bir şekilde yazılan ve hazırlanan karar olduğu söylenemez.
    HUMK.nun 388.maddesinde, bir kararda bulunması gereken konular tek tek bentler halinde sayılmıştır. Aynı maddenin son fıkrasında; “Hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” denilmektedir. Aynı Kanunun 389.maddesinde ise; “Verilen karar ile iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve haklar şüphe ve tereddütü mucip olmayacak surette gayet sarih ve açık yazılmalıdır” hükmüne yer verilmiştir. Şu halde kurulacak bir hükmün kesinkes sözü edilen maddelerin kapsamları göz önünde tutularak kurulmalı, taraflara yüklenen borçlar ve haklar açık bir biçimde belirtilmelidir. Genel deyimler kullanılarak hüküm kurulduğu takdirde bu durumda infazda zorluk çıkacağı bir gerçektir. Kurulan hükmün HUMK.nun 388, 389 ve devamı maddelerine açıkça aykırıdır.
    Uyuşmazlık konusu yapılan ziynet eşyalarının kural olarak kadın eş tarafından korunması gereken eşyalar olup, kadına karşı cebir, şiddet veya benzeri bir olgu kullanılmadığı sürece ziynet eşyalarının kadının şahsında kaldığı kabul edilir. Ziynet eşyalarının bir kısmı görüldüğü üzere davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen dilekçeleriyle kabul edilmiştir. Bundan ayrı çeyiz eşyaları da bir büyük halı hariç aynı dilekçelerle kabul edilmiş ve iadeye hazır olduğu açıklanmıştır. Evlilik sırasında birlikte alınan eşyaların ise, davalı tarafından evlilikten önce alındığı savunması söz konusudur. Kural olarak, tüm eşyaların alınışlarına ait fatura, makbuz ve benzeri belgelerle kanıtlanması gerekir. Belge olmadığı takdirde tanık ve yemin delilleriyle de söz konusu eşyaların kanıtlanması mümkündür. Davacı taraf dava dilekçesinde tüm kanuni delillere dayandığını açıkladığına göre yemin deliline de dayandığının kabulü gerekir. Bu durum karşısında HUMK.nun 344 ve devamı maddeleri gereğince davacı tarafın yemin teklif hakkını kullanmak isteyip istemediklerinin kendilerinden sorulması, kullanmak istedikleri takdirde bu sefer davalı taraftan yemin edip etmeyeceğinin sorulması, yemin teklifini kabul ettiği takdirde bu hakkın mahkemece taraflara kullandırılması gerekmektedir. Aynı biçimde 35 adet küçük altının satılıp markete harcanması, bilezikler ile bir setin 2003 yılında satılarak Küçük Sanayi Sitesindeki dükkana harcanıp harcanmadığı, davacının eşiyle birlikte markette çalıştığı dinlenen tanıklarca da kabul edildiğinden çalışmalarının karşılığında alınan paranın aynı Sanayi Sitesindeki dükkanlara aidat olarak ödenip ödenmediği konularında da yemin teklif ve kabul hakkı kullandırılabilir. Sözü edilen market ve dükkanlara davacı tarafından yaptığı katkının saptanması halinde buna göre “değer artış payının” hesaplanması da gözönünde tutulmalıdır. Hangi mal rejimi dönemine ait olduğunun anlaşılması için altın v.s.nin satılıp harcandığı tarihler ile cins ve nitelikleri, toplam karşılıkları, ödenen aidatların başlangıç ve bitiş tarihleri ayrıntılı olarak saptanmalıdır. Bu husus davanın ve isteğin nitelendirilmesinde önemli rol oynar. Bunun dışında kapalı kalan konularda mahkemece HUMK.nun 75, 213 ve 230. maddeleri gereğince tarafları her zaman isticvaba davet edebilir. Kural olarak; ziynet, şahsi, çeyiz, ev eşyası ile benzeri eşyalar mevcutsa aynen, değilse bedellerinin iadesine karar verilir. Bu yapılırken, eşyaların cinsi, adedi, nitelikleri, gramları ve bedelleri kabul ve red gözönünde tutularak tek tek hüküm fıkrasında belirtilmelidir. İcrada infaza konulanın karar olduğu ve bilirkişi ya da kişilerin raporu olmadığı bilinmelidir.
    Manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarına gelince: Kural olarak, boşanmaya sebep olan olaylar nedeni ile TMK.nun 174/2.maddesine dayalı olarak açılan manevi tazminat davaları boşanmanın fer’i (eki) niteliğinde davalar olup, boşanma davası ile birlikte açılırlar. Ancak boşanma kararının kesinleşmesinden sonra TMK.nun 178.maddesi uyarınca 1 yıllık süre içinde de açılmalarında bir engel bulunmamaktadır (22.01.1988 tarih ve 1986/5 E., 1988/ 1 sayılı YİBK). Şu halde, manevi tazminat isteğine ilişkin dava, boşanma davasının eki bir dava olduğuna (TMK. 174/2, 178) tamamen mal rejimlerinden ayrı ve bağımsız bir dava olarak kabul edilmesi gerektiğine göre eldeki davadan ayrılmasına karar verilerek (HUMK.m.46) ayrı bir esasa kaydının yapılıp o haliyle davanın yürütülmesi gerekir. Mal rejimi ile ilgili davalar boşanmanın eki niteliğinde olmayan davalar olarak kabul edilmektedir.
    Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde bulunduğundan kabulü ile eksik araştırma ve inceleme ile verilen usul ve kanuna aykırı yerel mahkeme hükmünün HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 66,90 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 16.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi