19. Hukuk Dairesi 2017/5558 E. , 2019/466 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonucunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı asil ..., davacı vekili Av. ... gelmiş olduğundan duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacı aleyhine davalı tarafından ... İcra Müdürlüğü’nün 2010/100 esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, takip konusu senedin teminat senedi olduğuna dair ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/531 esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasının sulh ile neticelendiğini, kesinleşen mahkeme hükmünde borcun 200.000,00 TL olarak tespit edildiğini, bu borca karşılık müvekkilinin davalı şirket yetkilisine gayrimenkul devrettiğini, bu gayrimenkul üzerinde davalı şirket yetkilisinin 5 yıl süre ile tasarruf edemeyeceğini, sözleşmede öngörülen bu devrin yapılmaması hali için öngörülen takibin 200.000,00 TL üzerinden devam edeceğine dair şartın devir yapıldığı için uygulanamayacağını iddia ederek müvekkilinin Çorum 3. İcra Müdürlüğü’nün 2010/100 esas sayılı takip dosyasından borçlu olmadığının tespitine, % 20 oranında kötü niyetli takip tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın iddialarının yerinde olmadığını, protokol gereği davalı yana ödeme yapılmadığını savunarak davanın reddi ile % 20 tazminat istemiştir.
Mahkemece, davalının davacı hakkında kambiyo senedine dayalı olarak .... İcra Müdürlüğü’nün 2010/100 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığı, bunun üzerine davacının takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu iddiasıyla davalı hakkında ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/531 esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açtığı, davanın sulh ile sonuçlandığı, sulhe ilişkin protokolün hüküm kısmına alındığı, buna göre davacının davalı şirkete 15.12.2013 tarihinden başlamak üzere 36 ay boyunca taraflarca sulh ile kararlaştırılan 200.000,00 TL’yi ödemesi gerektiği, ancak icra dosyasına yansımış bir ödemenin bulunmadığı, davalının alacağından vazgeçtiğine dair bir beyanın sulh sözleşmelerinde yer almadığı, yine icra dosyasında takip alacaklısının alacağından vazgeçtiğine dair bir beyanın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, ihtiyati tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına, 60.000,00 TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında yapılan sulh protokolüne göre davacının taşınmazı davalıya devrettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının takipten feragat etmesi gerekmektedir. Davalı bunu yapmadığı için davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Protokolde yer alan davacının devirden sonra 200.000,00 TL’yi davalıya 36 ay içinde ödemesi halinde taşınmazı geri alabileceği hükmü, davacı lehine getirilmiş ayrı bir imkan olup, davacının bu imkanı kullanmamış olması, takip borcunu davacının devredilen taşınmaz ile ödediği sonucunu değiştirmemektedir. Protokol gereği taşınmaz davalıya devredilmiş olduğundan davacının davasının kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğundan redde yönelik verilen kararın bozulması gerekmiştir.
Öte yandan dava değerinin mahkemece re’sen tespit edilmesi ve bunun üzerinden alınması gereken peşin harcın belirlenmesi gerekmektedir. Davacı dava dilekçesinde dava değerini 300.000,00 TL göstermiş ve peşin harcı bu miktar üzerinden yatırmıştır. Ancak davalının davacı hakkındaki takibe 580.000,00 TL toplam miktar üzerinden devam ettiği icra takip dosyası içeriğinden anlaşılmış olup, mahkemece bu miktar üzerinden eksik harcın ikmali için davacı vekiline kesin süre verilip, neticesine göre yargılamaya devam etmesi gerekirken, usule ilişkin bu hususun gözetilmemiş olması da doğru görülmediğinden eleştiri konusu yapılmıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına Yargıtay duruşma tarihi dikkate alınarak takdiren 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 24/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.