Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/20695
Karar No: 2017/4196
Karar Tarihi: 12.09.2017

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/20695 Esas 2017/4196 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/20695 E.  ,  2017/4196 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12.09.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... ile temyiz edilenler vekili Avukat ... Değirmenci geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    -KARAR-
    Dava, "ikrah"(korkutma) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tesscil isteğine ilişkindir.
    Davacı, dava konusu 2 parsel sayılı taşınmazdaki 5 nolu dairesini davalıların tehdit ve korkutmaları sonucunda tapuda devretmek zorunda kaldığını, işlemin geçersiz olduğunu, davalıların da birlikte hareket ettiklerini ileri sürerek tapu iptali-tescile karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar ... ve..., öncelikle hak düşürücü sürenin geçtiğini bildirmişler; esas bakımından da, herhangi bir korkutmanın söz konusu olmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, korkutmanın sona erdiği tarihten itibaren dava tarihinde kadar bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Bilindiği gibi ikrah(korkutma), bir kimsenin başka surette yapmayacak olduğu bir hukuksal işlemi bir kötülüğün kendisinin veya yakınlarının başına gelebileceğini görerek yapmasına neden olan ürkütülmedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun(TBK) 37. (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun(BK) 29.) maddesine göre, bir kimse karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi ya da yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK"nin 38. (BK"nin 30.) maddesinde belirtildiği gibi, korkutmadan(ikrah-tehdit) söz edilebilmesi için, korkutmanın sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız(hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması yani sözleşmenin korkunun yarattığı etki sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili(makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir.
    Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def"i veya dava yoluyla da kullanılabilir(TBK"nın 39. md). Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için yerine getirilen edim, istihkak davası(tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.
    Somut olayda, dava konusu 2 parsel sayılı taşınmazdaki 5 nolu dairenin davacı ... adına kayıtlı iken, 12.01.2007 tarihinde davalı ... ...(...)"e satış yoluyla temlik edildiği; ... da bu taşınmazı 22.02.2007 tarihinde davalı ..."a sattığı; davalı ..."ın da anılan taşınmazı 24.08.2007 tarihinde ..."dan satın aldığı getirtilen kayıtlarla sabittir.
    Diğer taraftan, davacının şikayetiyle başlayan soruşturma sırasında her üç davalının da 18.11.2008 tarihinde gözaltına alındıkları ve 21.11.2008 tarihinde tutuklandıkları; sonrasında, gerek davalılar ve gerekse dava dışı kişiler aleyhinde "suç örgütü kurup yönetmek, tefecilik, suç örgütünün korkutucu gücünden faydalanmak suretiyle tehdit, yağma v.s." suçlarından ötürü ... Ağır Ceza Mahkemesi"nde 2009/1(2009/430) es.s. kamu davası açıldığı; davalılardan ..."nun 24.03.2009, ..."ın 08.10.2009 ve ..."ın 19.02.2010 tarihlerinde tahliye edildikleri; yargılama sonucunda da ..."ın, "iki ayrı suç örgütü kurup yönetmek, tefecilik, suç örgütünün korkutucu gücünden faydalanmak suretiyle tehdit, nitelikli yağma(senet yağması- ... ..."a(davacının kocası) verdiği tefecilik parasını tahsil etmek amacıyla sürekli faizi arttırmak suretiyle para tahsiline başladığı ve bir zaman sonra mağduru ödeyemeyecek kadar yüksek faiz borcu altına sokarak tehdit ile değişik miktarlarda tahsilat yapmak ve mağdurun 25 dönüm arazisini cebir ve tehditle örgüt üyesi ... ... adına geçirmek; mağdur ... ..."ın karısı olan mağdur ..."a ait taşınmazı da aynı şekilde cebir ve tehditle örgüt üyesi ... adına geçirmek)" suçlarından; ... ve ... ... da, "..."ın kurduğu suç örgütünün üyesi olmak" suçundan cezalandırılmalarına karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Kabul edilmelidir ki, TBK"nın 39. (BK"nın 31.) maddesindeki sürenin işlemeye başlamasında, iradeyi sakatlayan nedenin (korkutma) önem derecesi ancak iradesi sakatlanan kimse tarafından doğru şekilde takdir edilebilir. Olaya bu açıdan bakıldığında ikrahın(korkutmanın) önemini yitirdiği an, iradesi sakatlanan kişi için korkunun silindiği, diğer bir deyişle korkutan kişi ya da kişilerin yarattığı korkutmadan kaynaklanan zarar görebilme yönündeki endişenin ortadan kalktığı, kendisini psikolojik açıdan güven içerisinde hissettiği andır. Davacının şikayeti ve ceza davasına katılması, ceza soruşturmasının başlaması, ceza davasının açılması ve davalıların tutuklanmaları gibi hususlar salt korkunun ortadan kalktığını gösteren etkenler olarak sayılamaz.
    Hal böyle olunca, tarafların tanık da dahil tüm delillerinin eksiksiz toplanması ve ondan sonra TBK"nın 39. (BK"nın 31.) maddesindeki sürenin geçip geçmediğinin değerlendirilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
    Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.480.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi