1. Hukuk Dairesi 2016/2319 E. , 2017/4195 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12/09/2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... ... ile temyiz edilen vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen dahili davalı ... vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, inançlı işlemden kaynaklanan tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Davacı ..., dava konusu 1 nolu dairesini alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla yeğeni olan ..."a bedelsiz devrettiğini; sonradan geri almak istediğinde, ..."ın kooperatiften çektiği kredi nedeniyle daireye ipotek konulduğunu öğrendiğini, bunun üzerine 20 yıldır birlikte karı-koca hayatı yaşadığı davalı ..."dan borç alıp eksiğini de tamamlayarak ..."ın kredi borcunu kapattığını ve ipoteği kaldırdığını, daireyi de ... adına tescil ettirdiğini, ancak ..."ın daireyi iade etmeye yanaşmadığını ileri sürerek tapu iptali-tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., daire üzerindeki ipotek borcunu kendisinin ödediğini, ..."a da elden bir miktar para vererek daireyi satın aldığını, satışın gerçek satış olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.
İddiaların kanıtlanamadığından bahisle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; ara malik ..."ın davada yer almasının sağlanması, davacı ile ... arasında düzenlenen yazılı belgenin değerlendirilmesi ve davalı ..."ın da iyiniyetli olup olmadığı araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilerek bozulmuş; mahkemece bozmaya uyularak ara malik ... davaya dahil edilmiş ve yapılan yargılama sonucunda, davacı ile ... arasındaki taraf muvazaası ilişkisinin yazılı delille saptandığı, davalı ..."ın da iyiniyetli sayılamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Getirtilen kayıtlardan, davaya konu 3 parsel sayılı taşınmazdaki apartmanın 1 nolu dairesinin ... adına kayıtlı iken, ..."in vekil kıldığı ... ... tarafından 17.01.2005 tarihinde kocası olan ..."ye(dc.nın yeğeni) satış yoluyla devredildiği, ... ..."nin ... Kredi Kooperatifinden aldığı 15.000-TL"lik kredinin teminatı olmak üzere de kocası ... adına kayıtlanan 1 nolu daire üzerine 04.10.2006 tarihinde 30.000-TL"lik ipotek konulduğu; ..."nin, üzerindeki ipoteğin bütün vecibeleriyle birlikte 1 nolu daireyi 13.04.2009 tarihinde 32.000-TL bedelle davalı ..."a satış yoluyla devrettiği, taşınmaz üzerindeki ipoteğin kalan borcunun (19.631-TL) da 13.04.2009 tarihinde ödendiği ve taşınmaz üzerindeki ipoteğin 14.04.2009 tarihinde kaldırıldığı görülmektedir.
Gerçekten de, gerek aralarındaki 11.01.2005 tarihli harici belgeden gerekse ..."ın kabul beyanından, çekişmeli 1 nolu dairenin davacı ... ile dahili davalı yeğeni ... arasındaki inançlı işlem gereği ... tarafından ..."a temlik edildiği sonucuna varılmaktadır.
Ne var ki, 1 nolu dairenin dahili davalı ... tarafından daha sonra davalı ..."a devrinin ... ile ... arasındaki hukuki ilişkiden bağımsız ikinci bir hukuki ilişkiye(inançlı işleme) dayandığı da davacı ..."in açık beyanları ve dosya içeriğinden anlaşılmakta olup; bu ikinci hukuki ilişkinin ilkinden ayrı şekilde değerlendirilmesi gerekeceği açıktır. Her ne kadar, Daire bozma kararında davalı ..."ın iyiniyetli olup olmadığının değerlendirilmesi gereğine değinilmiş ise de, maddi yanılgıdan kaynaklanan bu durumun karşı taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı da tartışmasızdır.
Diğer taraftan, 5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararı ile, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların isbatının şekle bağlı olmayan yazılı delil olduğu da yargısal uygulama ile kararlılık kazanmıştır.
Somut olayda, çekişmeli 1 nolu dairenin inaçlı işlem gereği davalı ..."a devredildiği hususu gerek davacı ... gerekse dahili davalı ... yönünden yazılı bir delille kanıtlanmış değildir.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.
Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.480.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.