14. Hukuk Dairesi 2014/16536 E. , 2016/3549 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı-davalı vekili tarafından, davalı aleyhine 21.04.2008 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.03.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Yargılamanın yenilenmesini talep eden davalı .... (Tasfiye Halinde) vekili dava dilekçesinde,...Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.12.2006 tarihli 2006/191 Esas, 2006/913 Karar sayılı ilamı ile müvekkilinin maliki bulunduğu 209 sayılı parsele ilişkin olarak geçit hakkı tesisine karar verildiğini, müvekkilinin mahkeme ilamında taraf olmadığını, karardan bilahare haberdar olduklarını, davada taraf teşkili sağlanmaksızın karar verildiğini belirterek yargılamanın yenilenmesi taleplerinin kabulü ile yargılama icrasını talep etmiştir.
Mahkemece, yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü ile.... Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.12.2006 tarihli 2006/191 Esas, 2006/913 Karar sayılı ilamı ile 209 parsel sayılı taşınmaza 207 parsel sayılı taşınmaz lehine konan geçit hakkı kararının iptaline, 207 sayılı parsel taşınmaz lehine 209 sayılı parsel üzerinden geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, yargılamanın yenilenmesini talep eden davalı .......(Tasfiye Halinde) vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının
nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Somut olaya gelince, bu tür davalarda davacının taşınmazından itibaren genel yola ulaşıncaya kadar geçitin kesintisiz olarak kurulması gerekirken sadece 209 sayılı parsel aleyhine geçit kurulmak suretiyle kesintisizlik ilkesine aykırı bir hüküm tesis edilmiştir.
Bu durumda mahkemece, civardaki tüm seçenekler değerlendirilmeli, fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince öncelikle yüzölçümü daha büyük parsellerden geçit kurulması tercih edilerek ve zorunluluk bulunmadıkça parseller bölünmeksizin Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri doğrultusunda geçit kurulmalıdır.
Ayrıca, aleyhine geçit kurulan parsellerin hangi köye ait olduğu mevki, gerektiğinde diğer ayırt edici özelliklerinin de gerekçeli kararda belirtilmesi gerekir.
Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, daha önce aleyhine geçit kurulan 209 ve 1484 sayılı parsellerin maliklerine husumet yöneltilmeden, ayrıca gerekçesi açıklanmaksızın 1484 ve 31 sayılı parseller üzerinden bu parseller ikiye bölünmek suretiyle ve ekonomik kullanım bütünlükleri bozulacak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.