(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2017/7620 E. , 2020/109 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 1985 yılında yapılan kadastro sırasında İstasyon mahalesi 100 ada 62 parsel sayılı 10387,00 m² yüzölçümündeki tarla niteliğindeki taşınmaz, muris ... adına tespit edilmiştir.
Davacı ... Yönetimi, çekişmeli Çerkezköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.11.1999 tarih 1991/337 Esas - 1999/610 Karar sayılı kararı ile çekişmeli taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptaline ve orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiğini, anılan kararın temyiz edilmeden kesinleştiğini, 2001 yılında ise Adliyede meydana gelen su baskını neticesinde dosyanın zayi olduğunu ileri sürerek 4473 sayılı Kanun gereği dosyanın ihyasına karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile dava konusu 100 ada 62 sayılı parselin orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiş hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 22.11.1999 tarih 1991/337 Esas, 1999/610 Karar sayılı karara ilişkin dosyanın su baskını sebebiyle zayi olması nedeniyle bulunamadığı için tescil işleminin yapılamadığı gerekçesiyle dosyanın 4473 sayılı Kanun gereğince ihyası istemine ilişkindir.
Mahkemece ihya edilen dosyada, daha önce verilen 22.11.1999 tarihli hükmün kesinleştiğine dair dosya kapsamında herhangi bir şerh bulunmamaktadır. Dolayısıyla verilen kararın kesinleştiğinden söz edilerek taşınmaz hakkında yeterli araştırma yapılmadan karar verilmesi doğru değildir.
O halde dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığının usulunce araştırılması gerekmektedir.
Dosya içeriğinden, çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede daha önce orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı anlaşılamamaktadır. Mahkemece, bu hususta araştırma yapılmamıştır. Bir yerde orman kadastrosu yapılmışsa, kural olarak: bir yerin orman olup olmadığı, kesinleşmiş tahdit harita ve tutanaklarının uygulanmasıyla çözümlenir. Bu sebeple mahkemece yapılan araştırma sonucu bölgede yapılan orman kadastro çalışmasının bulunduğu anlaşılırsa orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği ilgili yerlerden getirtilmeli, yine eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, büro orman sınır noktaları tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, orman kadastrosu ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastro haritasına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde ve aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilmeli, tutanaklardaki anlatımlar değerlendirilmeli, tutanaklarla tahdit haritası arasında çelişki bulunup bulunmadığı belirlenmeli, çelişki bulunmakta ise çekişmeli parsel yönünden tahdit tutanakları ile haritalar arasındaki çelişki tahdit tutanaklarına değer verilmek suretiyle giderilecek şekilde müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak, açıklamalı, krokili rapor alınmalıdır. Ayrıca eldeki dava, dava tarihinden sonra yapılan orman kadastro çalışmasının kesinleşmesini önleyeceğinden mahkemece görevli olup olmadığı hususununda değerlendirilmesi gerekmektedir.
Taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastro çalışmasının yapılmadığının anlaşılması halinde bu kez mahkemece getirtilen eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritaları çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarını belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 15/01/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.