4. Hukuk Dairesi 2021/2949 E. , 2021/1802 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sigorta tahkim davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı İtiraz Hakem Heyetince itirazın kabulüne dair verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalı ... şirketine sigortalı aracın karıştığı kazada yaya konumunda olan davacının yaralandığını, aynı konuya ilişkin açılan davada ödeme yapılmış olsa da sunulan rapordan anlaşılacağı üzere davacının maluliyet oranının arttığını, o dosyada kusur durumu ve maluliyete ilişkin değişikliklerden kaynaklanacak haklarının saklı tutulduğunu belirterek iş göremezlik itazminatı talep etmiştir.
Davalı vekili, başvurunun reddini savunmuştur.
Sigorta Hakem Heyeti tarafından, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; Başvurunun kabulüne toplam 62.455,47 TL tazminatının davalıdan tahsiline karar verdi karar verilmiş; karara davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir.
Sigorta İtiraz Hakem Heyeti tarafından itirazın kabulüne dair karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesi “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
2-Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
3-Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” düzenlemesini içermektedir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun "Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı" başlıklı 97. maddesinde (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili
sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Eldeki davada kaza tarihi 01.10.2015 olup davacı tarafça iş bu davadan önce K-2016/22163 sayılı dosya ile maluliyet tazminatı talep edilmiş olup %10 maluliyet oranı üzerinden davalı tarafça 5.949,67 TL ödeme yapılmıştır. 17.01.2019 tarihinde de eldeki tahkim dosyasında davalı tarafça zararın tazmini talep edilmiştir. Uyuşmazlık hakem heyetince başvurunun kabulüne dair verilen karara davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem heyetince, dava açılmadan önce başvuru konusu olan artan maluliyet oranını kaza ile illiyet bağı kurulmak suretiyle saptamış maluliyet raporu sigortaya sunulmamış olduğu , artan maluliyete ilişkin başvuru şartının yerine getirilmemesi sebebiyle usulden ret kararı verilmesi gerektiği belirtilerek itirazın kısmen kabulüne artan maluliyete bağlı sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin usulden reddine karar verilmiştir.
Somut olayda da; zmss genel şartlarında belirlenen Yönetmelik hükümlerine göre alınmış sağlık raporu ile başvuru yapılmadığı ve bu nedenle başvurunun gerekli belgelerle yapılan geçerli bir başvuru olmadığı, davacı tarafça sigorta şirketine başvurulduğu, yanı sıra yukarıdaki düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda da yazılı başvuru hususu belirli bir süre verilerek tamamlanabilecek dava şartı niteliğinde olmakla, İtiraz Hakem Heyetince, davalı vekilinin anılan yöne ilişkin itirazlarının reddi ile sair itirazlarının incelenmesi ve davacının artan maluliyet iddiasına ilişkin talepte alınması gerekli , maluliyet oranının tespiti ve ilk başvurudaki maluliyet raporu getirtilerek, maluliyet oranları arasındaki farkın değerlendirilmesi hususlarının konusunda uzmanlık gerektiren hususlardan olduğu gözetilerek, maluliyet oranının artmasında davacının kusurunun olup olamadığı, maluliyet oranının artmasında özellikle de bu artışın sebebinin davacının da alabileceği önlemler olup olmadığının; zararın artmasına katkısının/kusurunun olup olmadığının, davalının bu maluliyet artışından sorumluluğunun bulunup bulunmadığının, davacıya önerilen tedavilerin bulunup bulunmadığının ve davacı tarafça bunların yerine getirilip getirilmediğinin veya bu tedbirler ve tedaviler yerine getirilse idi dahi aynı şekilde maluliyet durumunda artış olup olmayacağının davacının tüm tedavi belgelerinin de dosya kapsamına kazandırılarak, konusunda uzman heyetten sağlık raporu aldırılmasının sağlanması, yine kusur araştırması yapılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile HMK"nın 30. madde hükmü gözetilmeden ve hak arama özgürlüğü, temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birisi olup yine bunlardan birisi olan mahkemeye erişim haklarını engeller biçimde hatalı yorumlanarak yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile itiraz hakem heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 26/05/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.