10. Hukuk Dairesi 2018/4344 E. , 2018/7229 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak,kararında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalılardan Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde; “...taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmüne yer verilmiştir. Hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması, gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerekir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, Kasım 2007-Nisan 2012 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespitini istemiş, Mahkemece verilen ilk karar Dairemizce, eksik araştırma ve inceleme nedeni ile bozulmuş, bozma ilamına uyularak verilen incelemeye konu kararda ise davanın kısmen kabulü ile; “Davacının davasının davalı ... ve ... yönünden HMK"nun 114/1-d maddesi delaleti ile 115/2 maddesi uyarınca husumet bulunmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan usülden reddine, davalı ... ve ... yönünden kısmen kabulüne, davacının 05/01/2009-19/12/2011 tarihleri arasında davalı ... bünyesinde sürekli ve tam gün asgari ücretli olarak 731 günlük hizmetinin tespitine, fazlaya ilişkin talepleri subut bulmadığından reddine” karar verilmiştir.
Kararda, kabule konu 05/01/2009-19/12/2011 tarihleri arasında 1064 gün olup, bunun 731 gününde davalı ... bünyesinde hizmet akti ile çalışıldığı kabul edilmiştir. Ancak kararda, hizmet süresi olarak kabule konu dönemlerin tek tek başlangıcı ve sonunun gün ay ve yıl olarak belirtilmediği ve bu dönemlerin kabul nedeninin kararın gerekçe kısmında açıklanmadığı görülmüştür. Yukarıda belirtildiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesi uyarınca, hizmet süresinin başlangıcı ve sonunun gün ay ve yıl olarak belirtilmek suretiyle karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin infaza elverişli olmayan şekilde karar verilmesi bozma nedenidir.
3) 6552 sayılı Kanunun 11.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren 64. maddesiyle 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7. maddesine eklenen 4. fıkrada, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, davanın Kuruma resen ihbar edileceği, ihbar üzerine davaya davalı yanında feri müdahil olarak katılan Kurumun, yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiştir.
5521 sayılı Kanunun 15. maddesinde, bu Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 66. maddesinde, üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabileceği, 447/2. maddesinde, mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı, 448. maddesinde, bu Kanun hükümlerinin, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanacağı açıklanmıştır.
Bu durumda, hizmet tespiti davalarında kurumun feri müdahilliğine ilişkin hükmün geçmişe yürütüleceği yönündeki düzenlemenin kanun koyucu tarafından benimsenmemiş olması, ayrıca yukarıda değinilen 448. madde kapsamında, kurum bakımından taraf oluşumu gerçekleştiğinden, tamamlanmamış işlemden söz edilemeyeceğinin de belirgin bulunması karşısında 5521 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkranın 11.09.2014 tarihinden önce açılan davalarda uygulanamayacağı açıktır. Dolayısıyla, 18.04.2012 tarihinde açılan eldeki davada da Kurum feri müdahil değildir.
6100 sayılı HMK nun “yargılama giderlerinin kapsamı” başlığını taşıyan 323. maddesinde yargılama giderlerinin hangi kalemleri kapsadığı tek tek sayılmış, “yargılama giderlerinden sorumluluk” başlığını taşıyan 326. maddede “kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği,” “yargılama giderlerine hükmedilmesi” başlığını taşıyan 332. maddesinde ise “yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği, yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümün hüküm altında gösterileceği,” hüküm altına alınmıştır.
Mezkur kararı davacı ve davalılardan ...’ nun temyiz ettiği dikkate alınarak; Mahkemece verilen hükümde davalı ...’nun avukatlık ücretinden ve yargılama giderlerinden (harç hariç) herhangi bir muafiyetinin bulunmadığı gözetilmeksizin, ...’ nun “yasal hasım olduğundan” bahisle aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi ve 6552 sayılı Kanunun 54. maddesi ile 6100 sayılı HMK."nun 312 ve 323. maddelerine aykırı şekilde ve hatalı değerlendirme sonucu, davacı lehine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderinin tamamının diğer davalı ... Bakanlığından tahsiline karar verilmesi, davanın kısmen kabulüne hükmedilmesi nedeni ile ... lehine vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı ve davalılardan Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.