1. Hukuk Dairesi 2015/1111 E. , 2017/4184 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, davanın 289 ada 1 parsel yönünden reddine, 279 ada 50 parsel yönünden kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında iptal tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, ortak mirasbırakanları ... ...’in kayden malik olduğu 289 ada, 1 parselin kadastro tespitinde davalılar adına ½ payla tespit ve tescilini sağladığını, 270 ada, 50 parsel sayılı taşınmazı ise kadastro tespitinden önce davalı ...’na satış yoluyla temlik ettiğini böylelikle anılan taşınmazların kadastro tesit çalışmaları sırasında davalılar adına tespit ve tescil edilmesini sağladığını, temlik işlemlerinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, miras payı oranında tapu kaydının iptal ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; “...dava konusu 289 ada, 1 parsel yönünden 01.04.1974 tarih, ½ sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı uygulama yeri bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi, 279 ada, 50 parsel yönünden de yukarıda değinilen ilkeler uyarınca hükme yeterli bir araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken anılan parsel yönünden de eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda 289 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine, 279 ada 50 parsel bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu 289 ada, 1 parsel ve 279 ada, 50 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak 30.08.2008 tarihinde kadastro tespit çalışmalarına başlanıldığı, 289 ada, 1 parselin, 23.01.2009 tarihinde, senetsizden davalılar adına ½ payla tespit ve tescil edildiği, 279 ada, 50 parsel sayılı taşınmazın ise 12.04.1966 tarih, 8. sıra ve 07.05.1968 tarih, 19 sıra ve 11.04.1986 tarih, 19 sıra sayılı tapu kayıtlarına dayalı olarak davalı ... adına tespit edildiği, anılan taşınmaz bakımından Orman İdaresi tarafından taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla açılan kadastro tespitine itiraz davası sonucunda tespit gibi tesciline karar verildiği, ilgili kararın kesinleşmesi üzerine 22.03.2010 tarihinde hükmen tescil edildiği, miras bırakanın 16.03.1999 tarihinde öldüğü, eldeki davanın ise 22.04.2009 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Hükmüne uyulan bozma ilamında uyuşmazlığın niteliği vurgulanmak suretiyle izlenmesi gereken yol açıkça belli edilmiştir.
Bilindiği üzere; mahkemenin Yargıtay"ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan yerel mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese, mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 gün, 21/9 sayılı YİBK).
Somut olayda; bozmaya uyulmakla ilgilileri yönünden usulü kazanılmış hak doğmasına karşın bu temel usul kuralı gözardı edilerek bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Hal böyle olunca; hükmüne uyulan önceki bozma kararında değinilen hususlar gözetilmek suretiyle 279 ada, 50 parsel sayılı taşınmaz yönünden, kadastro tesbitinin tapu kaydına dayalı olarak yapıldığı, davalının murisinin kayden pay maliki olduğu taşınmazlar ile babasından intikal eden taşınmazlardaki paylarını trampa etmeleri nedeniyle temlikin ivazsız olmadığı yolundaki savunmasının açıklığa kavuşturulmadığı, anılan savunmanın kanıtlanması durumunda mirasbırakanın mal kaçırma amacıyla hareket ettiğinden söz edilemeyeceğinden, eksik araştırma ile yetinilerek sonuca gidilmesi isabetli olmamıştır.
Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.