11. Hukuk Dairesi 2016/8614 E. , 2017/2654 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 27/10/2015 tarih ve 2014/1135-2015/1013 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 02.05.2017 günü hazır bulunan davacı vekili Av.... ile davalılar vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalılar arasında .../.../... adresine münhasır 28.06.2010 tarihli Franchise Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin SÜRE başlıklı III. maddesinde sözleşmenin 5 yıl süre ile yürürlükte kalacağının ve "Franchisee, sözleşmenin bitim tarihinden 6 ay önceden bildirim yapmaksızın sözleşmeyi fesih yoluna gidecek olursa 100,000 USD cezai şart ödemeyi peşinen kabul eder." hükmünün yer aldığını, sözleşmenin CEZAİ TAZMİNAT başlıklı XV maddesinde, “Franchisee kendisi ile kurulan bu sözleşmeyi ve oluşmuş ise eklerini her hangi bir nedenle uygulamaya yanaşmaması veya uygulamaktan tek yanlı olarak vazgeçmesi yahut sözleşmenin yürürlük süresinin her hangi bir aşamasında bu sözleşme ve eklerindeki yükümlülüklerini yerine getirmemesi veya uymaması halinde madde de belirlenmiş ise buradaki cezai tazminattan başka ayrıca 50,000 USD cezai şart olarak derhal ödeyeceğini kabul ve taahhüt eder." hükmünün, sözleşmenin XV maddesinin son fıkrasında ise, “Franchisor"un akdin Franchisee tarafından ihlali halinde oluşacak zararını ayrıca talep etme hakkı saklıdır." hükmünün yer aldığını, taraflar arasındaki sözleşmede süre 5 yıl olarak kararlaştırılmasına karşın davalıların süresinden önce sözleşmeyi sonlandırıp sözleşmeye konu işletmeyi üçüncü bir kişiye devrederek müvekkiline 01.03.2013 tarihli ihtarnameyi keşide edip sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, müvekkilince ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2013/117 D.İş sayılı dosyası ile 06.03.2013 tarihinde yaptırılan tespitte işletmenin kapatıldığı, işyerinde başka bir firmanın işyeri açmak için tadilat yaptığının tespit edildiğini, bu tespit doğrultusunda cezai şartların ödenmesi hakkında 06.03.2013 tarihli ihtarın davalılara keşide edildiğini, sözleşmenin süresi 5 yıl olup davalıların işletmeyi izinsiz olarak kapatması ve sözleşmeyi süresinden önce feshetmesinin asli kusur olduğunu, davalıların Bornova/Merkez olarak adlandırılan şubelerini de davaya konu olaydan bir yıl önce benzer şekilde müvekkiline haber vermeksizin üçüncü bir şahsa yüksek bedel karşılığında devretmelerinden dolayı haksız fesih nedeniyle müvekkiline 90.000,00 TL ödediklerini, davalıların cezai şart ödemeyi göze alarak işyerini daha fazla devir bedeli ile devrederek sözleşmeyi haksız şekilde feshetmeyi ve davacıya zarar vermeyi tercih ettiklerini, cezai şart miktarının sözleşmede açık ve kesin olarak belirlendiğini, cezai şartın tahsili için başlatılan takibe davalıların haksız yere itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, sözleşme nüshasının müvekkillerine verilmediğini, sözleşmede belirtilen paket dağıtım bölgelerinin müvekkiline kullandırılmadığını, sözleşmede "Call Center" (çağrı merkezi) uygulamasına ilişkin düzenleme olmamasına rağmen bu konunun suistimal edildiğini, bu iş için fahiş bedeller talep edildiğini, çağrı merkezi sisteminde müvekkilini kapsayan bölgenin belirlenmediğini, davalının işletmesinin bulunduğu yere çok yakın yerlerden gelen siparişlerin dahi başka dükkanlara yönlendirildiğini, tekel anlayışı içinde fiyat uygulamaları yapıldığını, şirket tanıtımı için basılan broşürlerin bedellerinin franchise alandan tahsil edildiğini, hukuka aykırı uygulamalara direnen işletmelere baskın niteliğinde ve yasalara aykırı olarak müfettiş göndererek bu işletmelerin itirazlarını tutanağa geçirtmelerine izin verilmediğini, bu işletmelerden numune alımlarında tek taraflı davranıldığını, hukuka aykırı davranışlar nedeniyle sözleşmenin davacı tarafından çekilmez hale getirildiğini, sözleşmenin 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun"un ilgili maddeleri ile Rekabet Kurulu"nun Dikey Anlaşmalarla ilgili Tebliğine aykırı olduğunu, cezai şart fahiş olup müvekkilinin mahvına neden olacak nitelikte olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, “taraflar arasındaki Franchise Sözleşmesinin 4054 sayılı Kanuna aykırı olan hükümlerinden dolayı sözleşmenin TBK"nın 27/2 maddesi uyarınca bütün olarak hükümsüz kalacağı, Rekabet Kurulunca rekabet yasağına aykırı olduğu tespit edilen sözleşme hükümlerinin sözleşmede yer almaması halinde, davacı yanca bu sözleşme ilişkisinin kurulmayacağı, sözleşmenin esaslı bir unsuru olduğu, bu kapsamda davacının davalıdan cezai şart talep edemeyeceği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, franchise sözleşmesinin süresinden önce haksız feshi nedeniyle cezai şart istemine ilişkindir.
6098 sayılı TBK"nın “Kesin Hükümsüzlük” başlıklı 27. maddesinin 2. fıkrası “....Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur....” hükmünü içermektedir. Buna göre sözleşmenin sadece bir kısım şartları için butlan sebebinin varlığı halinde, kural olarak sözleşme geçerli olup söz konusu şartların hükümsüz sayılması ile yetinilecektir. Yine bu fıkraya göre hükümsüz sayılan şarttan faydalanan taraf, söz konusu şartın batıl olduğunu bilseydi sözleşmeyi yapmayacağını ispat edebilirse, sözleşmenin tamamı batıl olacaktır. Sözleşmenin batıl olan şartından faydalanmayan taraf, sözleşmenin tamamının butlanını ileri süremeyecektir. Sözleşmenin niteliği, batıl olan şartın hükümsüz sayılması halinde sözleşmenin geri kalan kısmını geçerli saymaya imkan vermiyorsa, başka bir deyişle sözleşme niteliği itibariyle bölünmeye elverişli değilse, bir kısım şartların butlanı halinde sözleşmenin tamamı zorunlu olarak hükümsüz olacaktır.
Öğretide kısmi hükümsüzlüğün şartları subjektif ve objektif şart olarak değerlendirilmiştir. Objektif şart, geçersizlik sebebinin sözleşmenin bir bölümü için mevcut olması ve bu bölüm sözleşmeden çıkarıldığında geriye sözleşmeyi ayakta tutabilecek unsurların kalmış olmasıdır. Subjektif şart ise tarafların söz konusu “sakat” bölüm olmaksızın da sözleşmeyi yapacak olmaları varsayımıdır. Sözleşmenin tümden hükümsüzlüğünü iddia eden bunu ispatla yükümlü olacaktır.
Somut olaya gelindiğinde mahkemece, kök ve ek bilirkişi raporuna göre “TBK"nın 27/2. fıkrası koşullarının gerçekleştiği, söz konusu sözleşme hükümlerinin sözleşmede yer almaması halinde, davacı yanca bu sözleşme ilişkisinin kurulmayacağı, anılan sözleşme hükümlerinin sözleşmenin esaslı unsuru olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de davacı vekili kök ve ek rapora itiraz dilekçelerinde, somut olayda kısmi hükümsüzlük halinin mevcut olduğunu, sözleşmenin tamamının geçersiz hale geldiği ve kısmi butlanın uygulanmaması gerektiğini ileri sürecek tarafın sözleşmenin kısmen geçersiz kılınmasından zarar görecek taraf olması gerektiğini, sözleşmenin diğer tarafına böyle bir imkanın tanınamayacağını, somut olayda da kısmi butlandan zarar görecek tarafın müvekkili davacı olduğunu, müvekkilinin de sözleşmenin diğer hükümlerinin uygulanmasını istediğini, sözleşmenin bir kısmının hükümsüz olması halinde tamamının hükümsüz olacağını iddia eden tarafın bu iddiasını ispat etmesi gerektiğini, müvekkilinin böyle bir iddiası olmayıp aksine sözleşmeyi ayakta tutmak istediğini, dosyaya sunulan Rekabet Kurulu Kararı"ndan da anlaşılacağı üzere 2012 yılından itibaren yeni düzenlediği sözleşmelerde anti rekabetçi hükümleri mevzuata uygun hale getirmeye çalıştığından soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar verilip sözleşmenin tadili noktasında müvekkiline süre verildiğini ileri sürdüğüne göre; mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar ışında bir değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 04.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.