10. Hukuk Dairesi 2016/7887 E. , 2018/7220 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Kanununun 12. ve 21. maddeleridir.
Anılan Kanunun iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin sorumluluğunu düzenleyen 21"inci madde hükmü, sigortalıya ya da ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin işverenden rücuan tahsili koşulları düzenlenmiş olup; işverenin sorumluluğu için, zarara uğrayanın sigortalı olması, zararı meydana getiren olayın iş kazası veya meslek hastalığı niteliğinde bulunması, zararın meydana gelmesinde işverenin kastının veya sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin ve bu hareket ile meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Buradan, işverenin, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğine ilişkin mevzuatın kendisine yüklediği, objektif olarak mümkün olan tüm tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu nedenle iş kazası veya meslek hastalığı şeklinde sosyal sigorta riskinin gerçekleşmesi halinde, kusur esasına göre meydana gelen zararlardan Sosyal Güvenlik Kurumu"na karşı rücuan sorumlu olduğu sonucu çıkarılmaktadır.
5510 sayılı Kanun"un 12. maddesi hükmüne göre ise alt işveren, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentisinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3. kişidir.
Asıl işveren alt işveren ilişkisinin varlığı için, öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverinin işverenlik sıfatına sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
İşin belirli bir bölümünde değil de tamamının bir bütün halinde ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
Alt işveren sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise, asıl işverenden istenilen işin, asıl iş, ya da, işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
Somut olay incelendiğinde; ... Belediyesinin Hizmet ... İnş. Nak. ...Hay. Ltd. Şti. işçisi olarak çalışan sigortalının uğradığı iş kazası sonucu vefat ettiği, hükme dayanak alınan kusur tespitine ilişkin raporlar incelendiğinde; meydana gelen iş kazasında davalılardan ..." ın %5, ... Belediyesinin % 80, sigortalının % 15 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, mahkemece bu tespitler doğrultusunda karar verildiği anlaşılmaktadır. Sigortalının dava dışı ...Müt. İnş. Nak. ...Hay. Ltd. Şti."nin işçisi olması ve Belediyenin anılan şirket ile yaptığı hizmet alım sözleşmesine istinaden çalışması nedeni ile Belediye asıl işveren, şirket ise alt işveren olup, iş kazasının meydana gelmesinde ...Müt. İnş. Nak. ...Hay. Ltd. Şti."nin de alt işveren olarak sorumlu olduğu dikkate alınarak, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişilerden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınarak hüküm kurulması gerekmektedir.
Kabule göre de dosyaya Kurum Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğünden gönderilen 04.06.2015 tarihli müzekkere cevabından, Kurumca hak sahiplerine bağlanan gelirlere 5510 sayılı yasanın 54. maddesinin uygulandığı anlaşılmakla, bu hususun gözetilmemesi hatalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması usule ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 27.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.