10. Hukuk Dairesi 2016/5246 E. , 2018/7207 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle usulden reddine, karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Kanunun 4. maddesi ile bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kollarının uygulaması bakımından sigortalılar, hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar, köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar ve kamu idarelerinde, Kanunda belirtilen şartlara tabi olarak çalışanlar olarak üç sınıfa ayrılmıştır.
Anılan Kanunun üçüncü bölümünde (13 ile 24. maddeler arası) hizmet akdiyle veya kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan sigortalıların tabi olduğu kısa vadeli sigorta hükümlerine yer verilmiş, kamu idarelerinde, Kanunda belirtilen şartlara tabi olarak çalışanlar bu bölümde düzenlenen kısa vadeli sigorta hükümleri kapsamına alınmamıştır. Bu bölümde yer alan 13. maddede iş kazası tanımlandıktan sonra, 21. maddede iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin sorumluluk halleri hüküm altına alınarak, iş kazası, meslek hastalığı veya hastalığa maruz kalan sigortalıya yada iş kazası, meslek hastalığı veya hastalık sonucu sigortalının ölümü halinde hak sahiplerine Kurumca yapılan yardımların sorumlulardan rücu şartları belirlenmiştir.
Anılan Kanunun 39. maddesinde ise, Kanunun 4. bölümünde düzenlenen uzun vadeli sigorta hükümleri çerçevesinde sigortalı yada hak sahiplerine yapılan yardımların, bir başka deyişle sadece 5510 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yapılan yardımları, bu yardımların yapılmasına sebep olan üçüncü kişilerden rücu şartları düzenlenmiştir. Buna göre, "Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malûl veya vazife malûlü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurumca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücû edilir.
Malûllük, vazife malûllüğü veya ölüm hali, kamu görevlilerinin veya er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından görevlendirilen diğer kişilerin vazifelerinin gereği olarak yaptıkları fiiller sonucu meydana gelmiş ise, bu fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunanlar hariç olmak üzere, sigortalı veya hak sahiplerine yapılan ödemeler veya bağlanan aylıklar için Kurumca, kurumuna veya ilgililere rücû edilmez." düzenlemesine yer verilmiştir.
Görev konusu kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemelerce re"sen gözetilmesi gerekir.
İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel mahkemeler olup, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106’ncı maddesi ile mülga 506 sayılı Kanun"un 134. maddesinde bu Kanunların uygulamasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde görüleceği, 5510 sayılı Kanun’un 101’inci maddesinde de, aksine hüküm bulunmayan hallerde, 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir.
Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, bombalı saldırı sonucu yaralanan sigortalının 5510 sayılı Kanunun 4/1-c maddesi kapsamında olduğu ve anılan Kanunun yürürlüğünden sonra zararlandırıcı sigorta olayının meydana geldiği, davanın yasal dayanağının 5510 sayılı Kanunun 39. maddesi olduğu ve anılan Kanunun 101. maddesi gereği İş Mahkemelerinin görevli olduğu gözetilerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.