Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/1767
Karar No: 2010/6130
Karar Tarihi: 16.12.2010

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/1767 Esas 2010/6130 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/1767 E.  ,  2010/6130 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil


    ... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Vakfıkebir Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 31.07.2009 gün ve 212/227 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı ve davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:


    K A R A R

    Davacı ... 07.12.2007 tarihli dilekçesinde, kadastro çalışmaları sırasında 112 ada 62 sayılı parselin davalı ... adına tespit edildiğini, taşınmazın yol, ... ve 77 nolu parselle çevrili olduğunu, kendisine ait sınırlarını belirttiği bu alanın 62 sayılı parsel içerisinde gösterildiğini açıklayarak ekteki krokide boyalı yerin ... adına tapuda kayıtlı bulunan 62 nolu parselden iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili, yapılan tespitin doğru olduğunu, davacının isteğinin vekil edenine ait bahçenin tamamını kapsadığını, oysa bahçenin sadece yan duvarının bir kısmını davacının rızası ve kayma olmaması için davacı tarafından verilen bu yerin vekil edeni tarafından tasarruf edildiğini, duvarın yapıldığını, bunun karşılığında davacının bazı isteklerinin yerine getirildiğini, bunun dışında kalan yerin bir kısmının ise vekil edeni tarafından davacıdan satın alındığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece; “… 112 ada 77 parsel sayılı taşınmaza krokide C harfiyle gösterilen 59,66 m2’lik bölümün eklenmesiyle miktarını 226,84 m2 olarak davacı ve hissedarları, aynı ada 65 numaralı parsele krokide D harfiyle belirlenen 6,97 m2’lik bölümün eklenmesi ile 3582,97 m2 olarak davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı ada 62 numaralı parselden krokide C ve D harfleriyle gösterilen bölümlerin çıkartılmasıyla 2781,31 m2 olarak davalı adına tapuya kayıt ve tesciline, krokide B harfiyle gösterilen kırmızı temalı 32,16 m2’lik bölüm için takdir edilen 2500 TL tazminatın davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin isteklerinin reddine…” karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı ... ve davalı vekili Av.... tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
    Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmişse de, mahkemenin bu gerekçesine katılma olanağı bulunmamaktadır. Yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Uyuşmazlık konusu 112 ada 62 sayılı parsel 10.04.2006 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında belgesizden davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Kadastro tutanağı 03.08.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Hüküm fıkrasında yer alan 112 ada 65 sayılı parsel 03.08.2006 tarihinde tam pay olarak davacı ..., aynı şekilde hüküm fıkrasında yer alan 112 ada 77 sayılı parsel ise yine 03.08.2006 tarihinde 1/3’er paylı mülkiyet niteliğinde ..., ... ve ... Ustabaşı adlarına tapuya tescil edildiği saptanmıştır. Davacı, 24.07.2008 tarihinde yapılan keşifte; davalının 1994-1995 yıllarında evini yaparken gösterdiği yeri kendisine verdiğini ve buraya aynı zamanda duvar yaptığını, karşılığında para veya herhangi bir şey almadığını, yol olarak kullanılmasını istediğini, 2002-2003 yıllarında da yine gösterdiği yerde duvar yapması için bana ait sınırdan 1,5 metre içeri girmesine izin verdiğini ve bu şekilde istinat duvarı yaptığını, ancak kendisinin de yapacağı evin inşaatına yardım etmesi gerektiğini, herhangi bir meblağ konuşmadıklarını, davalının evi yapması konusunda kendisine yardım etmediğini ve buna ilişkin yükümlülüğünü de yerine getirmediğini, bu nedenle rızasını geri aldığını, belirlenecek yerin 77 nolu parsele eklenmesini istemiştir.
    Davacı ... dosyaya sunduğu 20.08.2008 tarihli dilekçesinde de; “Kadastro görevlilerinin yanlışlıkla 112 ada 62 parsele dahil ettiği alanı davalının tapusundan düşülerek 77 nolu mezarlık parseline eklenmesini, yeniden hesaplanacak diğer alanların 112 ada 62 nolu parselden düşülerek kendisine ait 65 nolu parsele eklenmesini” üçüncü istek olarak bildirmiştir. Görüldüğü gibi, davacı beyanlarını sürekli değiştirmektedir. Bir kısım yerin eklenmesini istediği 77 sayılı parsel her şeyden önce tarla niteliğiyle ... ile birlikte diğer başka şahıslar adına tapuda kayıtlıdır. Dava dilekçesi gözetildiğinde, davacının ve davacı dışında diğer iki paydaşın böyle bir isteği bulunmamaktadır.
    Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davacının 1994-1995 yıllarında ev yapması nedeniyle davalı tarafa bir kısım yerin verildiği, bunun uyuşmazlık konusu yapılmadığı, ancak 2002 veya 2003 yıllarında belirli bir yerin kullanılması ve istinat duvarının yapılması için kendi sınırından itibaren 1,5 metre içeri girecek biçimde davalıya yer verdiği ve bu yer ile istinat duvarının yapıldığı yeri 112 ada 62 nolu parselden iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istediği anlaşılmıştır. İstek bu şekilde belirlendiğine göre bu çerçevede ve dava dilekçesi kapsamı gözetilerek araştırma ve incelemenin yapılması zorunludur. İstek çok net olmadığından öncelikle HUMK.nun 213 ve 230.maddeleri gereğince keşif yerinde, davacı isticvaba davet edilerek uyuşmazlık konusu yaptığı yer ve sınırlarının keşif heyetine gösterilmesinin istenmesi, gösterdiği yer ve sınırların teknik bilirkişice kroki kapsamına alınması, ondan sonra yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak yer ve sınırları belirlenen taşınmaz bölümünün kime ait olduğu, davacı tarafından verilen yer olup olmadığı hususlarının hiç bir duraksamaya yer verilmeyecek biçimde açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Davacının isticvab sonucu alınacak beyanı HUMK.nun 151/son maddesi gereğince de imzasıyla onaylatılmalıdır.
    Yukarıdaki açıklamalar göz önünde tutulduğunda, davacının kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayandığının kabulü gerekir. Çünkü davacı en son 2002 veya 2003 yılında dava konusu yaptığı yeri davalıya verdiğini, davalı da bunun karşılığında ev yapması halinde kendisine yardımcı olacağını bildirmiştir. Kadastro tespiti ise, 2006 yılında yapılmıştır. Bu nedenle kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayandığı açıktır. HUMK.nun 258.maddesi gereğince yerel bilirkişi ve tanıklar davetiye ile çağırılmak suretiyle ve aynı kanunun 259.maddesi gereğince keşif yerinde dinlenir. Taşınmaza ilişkin uyuşmazlıklarda yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde dinlenmeleri kuralı esastır. Bu bakımdan bir kısım tanıkların yargılama oturumlarında dinlenmeleri doğru değildir.
    Öte yandan, TMK.nun 713/7. fıkrasında; “Kararda, tescili istenen taşınmazın niteliği, yeri, sınırları ve yüzölçümü belirtilir ve karara, uzmanlarca düzenlenen teknik bilgileri içeren krokisi de eklenir” denilmektedir. Mahkemece, 27.04.2008 tarihinde yapılan keşifte, teknik bilirkişi Yaşar Beşel ve Ali Yılmaz’dan 28.07.2008 tarihli rapor ve krokiyle 25.09.2008 günlü ek rapor ve kroki alınmıştır. 16.03.2009 tarihinde yapılan keşifte ise, dinlenen teknik bilirkişi Cengiz Bayraktar ve Metin Kızılkuş tarafından 07.04.2009 tarihli rapor ve kroki sunulmuştur. Bunun dışında son keşifte ayrıca uzman bilirkişi ziraat mühendisi ile inşaat mühendisi dinlenilmiş ve kendilerinden raporlar alınmıştır. Hüküm kurulurken A, B, C ve D harfleriyle gösterilen taşınmaz bölümleri esas alınırken hangi keşif sonucu ve hangi teknik bilirkişilerden aldığı krokilerde gösterilen harflerin hükme esas alındığı açıklanmamış ve krokilere atıfta bulunulmamıştır. Her şeyden önce kroki, TMK.nun 713/7. fıkrası uyarınca kararın eki durumundadır. Hükmün kuruluş biçimi itibariyle Tapu Sicil Müdürlüğünde infazda duraksama yaratacağı gerçektir. Daha açıkçası hükmün bu haliyle tapuda infaz edilmesi mümkün değildir. C harfiyle gösterilen taşınmaz bölümünün tamamının 112 ada 77 nolu parsele eklenmesi HUMK.nun 74. maddesine aykırıdır. Anılan maddede mahkeme tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlı olup, ondan fazlasına ve başka bir şeye karar veremez, denilmiştir. 112 ada 77 sayılı parselde davacı 1/3 pay sahibi olup, diğer 1/3’er pay ise dava dışı Turan Ustabaşı ve Osman Ustabaşı adına tapuda kayıtlıdır. Dava dışı bulunan bu kişilerin herhangi bir dava ve istekleri yoktur. Bu nedenle kabule göre davacının tapudaki pay oranı esas alınarak iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken diğer iki paydaşa ait hak yönünden de iptal ve tescile karar verilmiş olması yerinde değildir. Doğru, sağlıklı ve düzgün sicil oluşturma kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece, kendiliğinden gözetilmelidir.
    Bundan ayrı, hüküm fıkrasının 4 nolu bendinde B harfiyle gösterilen kırmızı taralı 32,16 m2’lik bölüm için takdir edilen 2500 TL tazminatın davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Her şeyden önce davacının tazminata ilişkin harcı yatırılmış, yöntemine uygun açılmış herhangi bir dava isteği görülmemektedir. Ayrıca, 32,16 m2’lik yerin hiçbir krokide yer almadığı, krokilerde B ile gösterilen taşınmaz bölümünün bir krokide 39,13 diğer krokide ise 59,65 m2 olduğu, inşaat mühendisinin raporunda da 39,13 m2’nin esas alındığı görülmüştür. İnşaat mühendisi bu miktar üzerinden hesapladığı bedel 586,95 TL’dir. Dolayısıyla 32,16 m2’nin mahkemece nereden bulduğu, hüküm fıkrasında açıklanmadığı gibi gerekçesinde de herhangi bir açıklamaya rastlanılmamıştır. 2500 TL’lik tazminatta aynı durumda olup, neye göre yazıldığı anlaşılamamaktadır. Az önce de açıklandığı gibi davacının tazminata yönelik bir davası bulunmadığından istek dışına çıkılarak kurulan bu hüküm fıkrası da HUMK.nun 74.maddesine aykırılık oluşturmaktadır.
    16.03.2009 günlü keşifte dinlenen teknik bilirkişiler Cengiz Bayraktar ve Metin Kızılkuş raporlarında da açık bir biçimde belirttikleri gibi davacı ve davalının iddiasına göre, rapor ve krokiyi hazırladıkları ve harflendirdikleri saptanmıştır. Teknik bilirkişilere ait bu raporun zaten hükme esas alınması olanaklı değildir. Tarafların iddia ve savunmaları yerel bilirkişi ve tanıklarca ve diğer delillerle doğrulandığı oranda değerlendirmeye ve hükme esas alınır. Tarafların iddia ve savunmalarına göre hazırlanan böyle bir raporun hükme esas alınması usul hükümlerine aykırıdır.
    O halde mahkemece yapılacak iş: öncelikle HUMK.nun 213 ve 230. maddeleri gereğince davacının uyuşmazlık çıkardığı yeri, yapılacak keşifte göstermesi ve sınırlarının belirlemesi için isticvaba davet edilmesi, yerel bilirkişi ve tanıkların yukarıdaki açıklamalar da gözetilerek keşifte dinlenmelerinin sağlanması, iddia ve savunmanın doğruluk derecesi açısından yerel bilirkişi ve tanıklara sorular yöneltilmek suretiyle açıklığa kavuşturulması, TMK.nun 713/7. fıkrasına uygun bir biçimde teknik bilirkişi ya da bilirkişilerden, iddia ve savunma ile yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları da gözetilerek tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık, gerekçeli rapor ve kroki alınması, hüküm kurulurken HUMK.nun 388 ve 389. maddelerinin kapsamlarının özellikle gözönünde tutulması, taraflara yükletilecek haklar ile borçların tek tek bentler halinde gösterilmesi, hükme hangi rapor ve krokinin esas alındığının hüküm fıkrasında gösterilmesi ve atıfta bulunulması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacı ile davalı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 87,85 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden ..."na ve 15,60 TL peşin harcın da istek halinde temyiz eden ..."na iadelerine 16.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


























    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi