Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2149
Karar No: 2018/7196
Karar Tarihi: 27.09.2018

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/2149 Esas 2018/7196 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2018/2149 E.  ,  2018/7196 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Dava, davalıya yersiz ödendiği ve davacı Kurumun zarara uğradığı iddia olunan ölüm aylıklarının davalıdan tahsiline dair alacak istemine ilişkindir
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Hakkında verilen boşanma kararı 26.02.2002 tarihinde kesinleşen ve eski eşi ile tekrar 29.07.2011 tarihinde evlenen davacıya, yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden 506 sayılı Kanun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı ve tekrar evlendiği eşiyle ayrı oldukları tarihlerde fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, 22.10.2008 – 21.09.2011 tarihleri arasındaki asıl alacak ve 06.02.2014 tarihine kadar hesaplanmış yasal faiz yönünden borç tahakkuk ettirildiği, ilgili alacağın tahsili isteminde bulunulduğu, Mahkemece davanın reddine karar verildiği, Mahkemece verilen kararın Dairemizin, 24.11.2015 tarih 2015/20204 Esas 2015/20496 Karar sayılı ilamla, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm tesis edilmesi nedeniyle bozma kararı verildiği, Mahkemece de bozma ilamına uyulması yönünde hüküm tesis edildiği halde, bozma ilamının gereğinin usul ve yasaya uygun şekilde yerine getirilmediği görülmüştür.
    506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56. maddesinin ikinci (son) fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş, fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96"ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiş olup, hükmün Anayasa"ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle yapılan başvurunun, Anayasa Mahkemesi"nin 15.12.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 28.04.2011 gün ve 2009/86 Esas - 2011/70 Karar sayılı kararı ile reddedildiği, dolayısıyla iptal edilmeyen fıkranın yürürlükte olduğu belirgindir.
    Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle Anayasa"nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı ... Medeni Kanununun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davalı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmelidir.
    Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, dairemizin 24.11.2015 tarihli bozma ilamı dikkate alınarak; boşanılan eş ... ile 29/07/2011 tarihinde davacının yeniden evlendiği, kurum tarafından fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, 22.10.2008 – 21.09.2011 tarihleri arasındaki ödenen ölüm aylığının tahsilinin talep edildiği, dolayısıyla 29/07/2011-21/09/2011 tarihleri arasında tarafların resmi evli oldukları ve birlikte yaşadıkları sabit olduğundan, mahkemece evlilik tarihi olan 29/07/2011’den kurum maaş talep tarihi olan 21/09/2011 tarihine kadar ki dönem için davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir. Hal böyle olunca; boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun 22/10/2008-29/07/2011 dönemi için gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılacaktır.
    Mahkemece, dinlenen tanıklar ..., ... ve ...’ın ifadelerinde, boşanılan eş ...’ın Yukarıuluköyde iki tane evinin bulunduğu bu evlerinin birbirleri ile olan mesafeleri ile hangi evde kimi kaldığının tam olarak belirlenemediği ve ifadeler arasında çelişkilerin bulunduğu, bu çelişkilerin giderilmediği anlaşılmıştır. Öncelikle ifadelerdeki bu çelişkiler giderilmeli, mahkemece önceki bozma ilamlarındaki hususlarla birlikte, davacının boşandığı eşinin ikamet adresi olarak görülen adreslerde 22/10/2008-29/07/2011 dönemi için geniş kapsamlı, titizlikle Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yaptırılmalı, araştırma sonucu yakın ve eylemli birlikteliği bilebilecek durumdaki komşular tespit edilerek dava konusu döneme ilişkin beyanları alınmalı, böylece “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
    O halde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hükmün sair yönleri incelenmeksizin bozulmalıdır.
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi