3. Hukuk Dairesi 2017/13949 E. , 2018/12313 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davalı tarafça duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 04/12/2018 tarihinde davalı asil ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan davalı asilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile 10203 ve 10205 parsellerdeki bağın 2010 yılı bakımı hususunda şifahi olarak anlaştıklarını, yapılan sözleşmeyle masrafları karşılayacağının, elde edilecek ...... mahsulünün % 60"ının kendisine, % 40"ının ise davalıya ait olacağının kararlaştırıldığını; sözleşme uyarınca davalıya ait bağın bakımını ve işçiliğini yaptığını, ...... parselde boş olan 4.000 m² sergi alanına da buğday ektiğini; ancak davalının 24/04/2010 tarihinde kendisini telefonla arayarak ortaklığı bitirdiğini ve bağı bir başkasına kiraya verdiğini bildirdiğini, bu nedenle mahkeme aracılığı ile yapılan tespit ile yapmış olduğu masraf tutarının 10.908 TL olarak belirlendiğini, ayrıca toplanacak üründen elde edeceği ve kendi hissesine düşecek gelirin de toplam 64.108 TL olduğunu ileri sürerek; toplam 75.016 TL alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir
Davalı; yurtdışında çalışması nedeniyle evinin, altı adet eğitimli ......in ve ayrıca bağının bakımını yapması için davalıyla 2009 yılı ...... ayında anlaştığını, bu esnada davacıya 1.000 ...... ödediğini, yine muhtelif zamanlarda yapılacak işler için davacıya 2.000 ...... daha gönderdiğini, 2010 yılı Nisan ayında davacı ile yaptığı görüşmede tutulan hesapların yanlış olduğunu belirlediğini, bu nedenle yapılan giderlerin tespiti için mahkemeye başvurduğunu, sonrasında ise davacının bağına girmesini tedbir yolu ile engellediğini, davacının çalışması sırasında kendisine ait makine ve ekipmanlarını kullandığını, emekten başka masrafı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının ortaklık sözleşmesindeki pay oranını, sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini ve masrafları kendisinin yaptığını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen hüküm, davacı tarafın temyizi üzerine Dairemizin 19/11/2013 tarihli ve 2013/11487 Esas 2013/16196 Karar sayılı ilamıyla; taraflar arasında davalıya ait bağların bakım ve işletilmesi hususunda bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu, iş bu ortaklığın davalı tarafça feshedildiği, davacının ortaklık için yaptığı giderleri ve elde edilecek gelirden hissesine düşen kar payını talep etmesinin tasfiyeyi de kapsadığı, bu nedenle TBK"nun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri uyarınca tasfiyenin yapılması gerektiği belirtilerek bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece, tasfiye işlemleri gerçekleştirilmiş, atanan tasfiye görevlileri tarafından hazırlanan sonuç bilançosuna göre elde edilecek tasfiye karının % 60"ının davacıya % 40"ının davalıya ait olacağı, ayrıca bilançoda davacının yaptığı giderler sebebiyle 13.283,52 TL alacaklı olduğu rapor edilmiş ise de dava dilekçesinde gider olarak 10.908 TL talep edildiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 10.908 TL gider ve 18.057,62 TL tasfiye karı olmak üzere toplam 28.965,62 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) 2) TBK"nun "Kazanç ve Zarara Katılma" başlıklı 623 üncü maddesi; "Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir.
Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder.
Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir." hükmünü içermektedir.
Somut olayda; davacı, şifahi olarak kurulan adi ortaklıktan elde edilen kazancın % 60"ının kendisine, geriye kalan % 40"ının ise davalıya ait olduğunu ileri sürmüş ise de, davalı tarafça kabul edilmeyen bu iddiasını kesin delillerle ispat edememiştir. Bu durumda, yukarıda açıklanan TBK"nun 623 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca adi ortaklıkta davacı ile davalının kazançtaki payları eşittir.
Hal böyle olunca, mahkemece; tarafların kazanç paylarının eşit olduğu kabul edilerek, tasfiye karının taraflar arasında eşit olarak paylaştırılması suretiyle uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, ispat edilemeyen kazanç payına ilişkin iddia esas alınmak suretiyle hazırlanan tasfiye bilançosu uyarınca tasfiye karının paylaştırılması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428 inci maddesi gereğince davalı taraf yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.