Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/9362
Karar No: 2017/6458

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/9362 Esas 2017/6458 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalılar, Hazine ve Başkanlığı tarafından istenilen tapu kaydının iptali davasının yapılan duruşmasında, davacı taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinildiği iddia edilmiştir. Mahkeme, davanın kabulüne karar vererek davacı adına tapuya tescilini istemiştir. Ancak, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'nin bozma kararına göre, taşınmazın öncesi itibariyle memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafındaki durumu belirlenmemiş, komşu parsellere ait iskan kayıtları araştırılmamış ve dava konusu taşınmazın orman sayılıp sayılmadığı belirlenmemiştir. Bozma kararına uyan mahkemece davanın kabulü ile tescil harici bırakılan taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Ancak, mahkemece çekişmeli taşınmazın sınırları içinde bulunduğu dahil edilmeden davaya devam edilmesi usul ve kanuna aykırıdır. 6100 sayılı HMK'nın 50. maddesine göre medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın, davada taraf ehliyetine de sahip olduğu belirtilmiştir. 4721 sayılı TMK'nın 47-50. maddelerinde tüzel kişiliğin kazanılması, hak ehliyeti ile fiil ehliyeti ve bunun kullanılmasına ilişkin hükümler yer almaktadır. Dair 6360 sayılı Kanun gereği, büyükşehir belediyesi sınırları il mülki sınırları olarak belirlendiğinden Başkanlığının da davada
20. Hukuk Dairesi         2016/9362 E.  ,  2017/6458 K.

    "İçtihat Metni"



    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği mahallesinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulüne ve 16.06.2010 günlü fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 1175,25 m²’lik alanın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve ... tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 30/05/2013 gün 2013/2449 - 6234 sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında; “1939 yılında kesinleşen orman kadastrosuna ve 1988 yılında kesinleşen 2/B madde uygulamalarına ait tutanaklar ve harita dosyaya getirtilmediğinden, hükme esas alınan orman bilirkişi raporu denetlenemediği gibi davacı imar ve ihya ile zilyetlik iddiasıyla dava açmış olduğundan, taşınmazın öncesi itibariyle memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafındaki durumu belirlenmemiş, komşu parsellere ait iskan kayıtları getirtilerek bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmamış, davacının bölgede 1985 yılında yapılan imar uygulamasından sonra çekişmeli yer için ecrimisil ödediği dikkate alınmamıştır. mahkemece dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 -20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir. dava konusu taşınmazın orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde taşınmazın niteliğinin belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından bu şekilde yapılacak inceleme sonucu dava konusu yerin ilamda belirtilen şekilde yapılan inceleme sonunda toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir” denilmiştir.
    Bozma ilamına uyan mahkemece davanın kabulü ile 830, 832, 833 ve 816 parsel arasında bulunan 10/06/2015 tarihli bilirkişi raporuna ekli ek 2 nolu krokide (A) harfi ile gösterilen 1.175,25 m2"lik tescil harici


    bırakılan taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1956 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında dava konusu taşınmaz tapulama harici bırakılmıştır. Bölgede 1939 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastrosu ile 1988 yılında kesinleşen 2/B madde uygulamaları bulunmaktadır.
    Dava, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkin olup aynı Kanunun 713/3. maddesinde tescil davasının, ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılacağı belirtilmiş olmasına karşın mahkemece çekişmeli taşınmazın sınırları içinde bulunduğu dahil edilmeden davaya devamla hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
    6100 sayılı HMK"nın 50. maddesinde medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir. 4721 sayılı TMK"nın 47, 48, 49 ve 50. maddelerinde de tüzel kişiliğin kazanılması, hak ehliyeti ile fiil ehliyeti ve bunun kullanılmasına ilişkin hükümler yer almaktadır.
    Dair 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince;
    1) illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.
    2) sınırları il mülki sınırlarıdır.
    3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. Aynı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrasında; "1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur" hükmü yer almaktadır. Bu hüküm Kanunun "Yürürlük" başlıklı 36. maddesi uyarınca ilk mahalli idareler genel seçiminin yapıldığı 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
    Somut olaya gelince; 6360 sayılı Kanun ve Medeni Kanun ile büyükşehir belediyesi sınırları il mülki sınırları olarak belirlendiğinden Başkanlığının da davada taraf olacağı dikkate alındığında 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince işlem yapılması için kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre bu aşamada sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/09/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi