6. Hukuk Dairesi 2013/6836 E. , 2014/94 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 3. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 17/11/2011
NUMARASI : 2010/249-2011/861
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kira sözleşmesinin ihlali nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile her bir davacı için 2.000,00"er TL manevi tazminata karar verilmiş, hüküm davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, müvekkili Ö.. B.."ın kardeşi Ö.. B.."ın 23/01/2010 tarihinde yapılacak olan nikah töreni nedeniyle tören günü 13.30 – 19.30 saatleri arasında müstakbel çiftin nikah öncesi ve sonrası kullanımına tahsis edilmek üzere şoförüyle birlikte araba kiralanması hususunda davalı ile anlaştığını, 14/01/2010 tarihinde yapmış olduğu rezervasyonun hemen akabinde 18/01/2010 tarihinde 275,00 TL tutarındaki ödemeyi yaparak sözleşme kapsamında kendisine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, ancak tören günü müvekkili Ö.. B.."ın 13:30 da evinden alınması gerekirken, kiralanan aracın bir türlü gelmediğini, davalı şirket yetkilileri ve aracın şoförü ile yapılan görüşmelerde ise yoğun kar yağışı sebebiyle aracın evin bulunduğu caddeye giremediğini, zira araçta zincir bulunmadığını, bu nedenle aracın müvekkilinin evine ulaşamadığı bilgisinin edinildiğini, davalı şirketin basiretli, müddebir bir tacir olmanın gereğini yerine getirmekten tamamen uzak bir tavır sergilediğini belirterek yoğun kar yağışına karşı hiçbir önlem almaksızın, kiralanan aracı zincir dahi taktırmaksızın trafiğe çıkarttığını, müvekkilleri Ö.. ve S.. B.."ın hayatlarının bu en mutlu ve özel gününü diledikleri gibi yaşamadıklarını, binbir güçlükle bulunan taksilerle. Yollarda zamanla yarışarak nikah dairesine gitmek zorunda kaldıklarını belirterek her bir davacı için 2.500 TL olmak üzere toplam 7.500 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili,davanın reddini savunmuştur. Mahkemece,davanın kısmen kabulü ile her bir davacı için 2.000,00"er TL manevi tazminata karar verilmiştir.
Davacı Ö.. B.. ile davalı şirket arasında 23.01.2010 başlangıç tarihli, 6 saat süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve
elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal hizmeti sunan gerçek yada tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yine anılan yasanın 3/d maddesinde, "hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyet" olarak tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi için, yasanın amacı içinde mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. 4077 sayılı yasanın 23.maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Somut olay değerlendirildiğinde davacı Ö.. B.. ile davalı şirket arasında arasında kira ilişkisi söz konusu olup davacıların Yasada tanımlanan şekilde tüketici ve davalının satıcı olmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi değil Genel Mahkeme görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir.Bu durumda mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esasına girilerek karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ;Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 13.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.