17. Hukuk Dairesi Esas No: 2018/166 Karar No: 2018/8530 Karar Tarihi: 03.10.2018
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/166 Esas 2018/8530 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2018/166 E. , 2018/8530 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki işyeri sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davacı şirkete İşyeri Sigorta Poliçesi ile sigortalı işyerindeki malzemelerin davalıya ait ana rögarın tıkanarak geri tepmesi sonucu hasarlandığını, bu zarar nedeniyle 8.002,47 TL zararın 26.09.2013 tarihinde sigortalısına ödendiğini belirterek toplam 8.002,47-TL"nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; bina ile ana kanal arasında bulunan abone şube hattının bakım onarım sorumluluğu ile parsel çıkış bacasında atık suyun geri gelmesini engelleyecek tedbirlerin alınmasının bina yönetiminde olduğunu, bu nedenle davalıya kusur izafe edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 4.001,24 TL"nin 26/09/2013 ödeme tarihinden itibaren ticari-avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin isteminin ise reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, işyeri sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 1472. maddesine göre rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davacı ... şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen davalı arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir. Somut olaya bakıldığında; davacının sigortalısı Akpa Dayanıklı Tüketim Malzemeleri...A.Ş. tüzel kişi tacir olduğu gibi, davalı da faaliyetlerini özel hukuk hükümlerine göre sürdüren tacir tüzel kişidir. Davacının sigortalısı ile davalı arasındaki hukuki ilişki ise haksız fiilden doğmuştur. Bu durum karşısında, her iki taraf da tacir olduğundan, tacirler arasındaki haksız fiilden doğan davada özel görevli mahkeme olan Asliye Ticaret Mahkemeleri"nin görevli olduğu, davacının halefiyete dayalı olarak açtığı rücuen tazminat davasında da Asliye Ticaret Mahkemesi"nin görevli olduğu T.T.K. hükümleri ve H.M.K"nın 114-115. maddeleri uyarınca mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı olduğu biçimde işin esası hakkında karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. 2-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde davacı ve davalıya geri verilmesine, 03/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.