14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/16540 Karar No: 2016/3472 Karar Tarihi: 22.03.2016
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/16540 Esas 2016/3472 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2015/16540 E. , 2016/3472 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.02.2013 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 22.03.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden gelmedi. Karşı taraftan davacı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Davacı, paydaşı olduğu 7 sayılı parselin dava dışı paydaşlarının paylarını satış yoluyla davalı ...’e devrettiklerini noter bildirimi ile öğrendiğini, davalının taşınmazın mülkiyetini edinmesinden sonra önalıma engel olmak için muvazaalı olarak davalı ... yararına intifa hakkı tesis ettiğini ileri sürerek, önalım nedeniyle payın adına tescilini ve intifa hakkının terkinini istemiştir. Davalı ..., taşınmazda fiili taksim bulunduğunu, davalı ...’in annesi olması nedeniyle intifa hakkı tesis edildiğini belirterek davanın reddini savunmuş; davalı ... yanıt vermemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir. Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Somut uyuşmazlıkta, davalı, davacı ve dava dışı üçüncü kişiler dava konusu 7 parsel sayılı taşınmazda paydaştır. Fen ve inşaat mühendisinden oluşan bilirkişi kurulunun 02.12.2014 günlü raporunda dört adet bağımsız bölümün bulunduğu binadaki 2 numaralı bağımsız bölümün davacının, 1 numaralı bağımsız bölümün ise davalının tasarrufunda bulunduğu tespit edilmiştir. Fiili taksimin varlığı için tüm paydaşların katıldığı bir sözleşmenin mevcut olması gerekmemektedir. Zeminde davacı ve davalıya pay devreden önceki paydaşın kullanımında olan bölümlerin bulunması ve bu bölümlerin kullanımına itirazın bulunmaması yeterlidir. Somut olayda, fiili taksim varlığı açık olduğundan mahkemece davanın reddi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 22.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.