11. Ceza Dairesi 2014/14535 E. , 2016/646 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Asıl Karar: Mahkumiyet
Ek Karar: Temyiz talebinin reddi
Sanığın merniste kayıtlı bulunan adresine yapılacak tebliğ işleminin, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre olması gerektiği gözetilmeden aynı Yasanın 35. maddesine göre yapılması usulsüz olduğundan, sanık müdafiinin öğrenme üzerine verdiği temyiz dilekçesinin süresinde olduğu değerlendirilerek, eski hale getirme talebinin kabulü ile 11/04/2013 tarihli temyiz talebinin reddine dair ek karar kaldırılarak yapılan incelemede;
1- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30/03/1992 tarih ve 6-80/98 sayılı kararında da açıklandığı üzere, belgede sahtecilik suçlarında kişinin önceden verdiği rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan failde sahtecilik kastının varlığı ileri sürülemez. Kişinin rızasının kastı ortadan kaldırabilmesi için fiilin işlenmesinden önce açıklanması zorunludur. ... açık olabileceği gibi zımni de olabilir. Bu açıklamalar karşısında somut olay değerlendirildiğinde; Sanık..."nın, ..."nın yetkilisi olduğu şirket hesabına ait çekleri, yetkisi olmadığı halde imzalamak sureti ile resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddia olunan kamu davasında,..."nın kollukta, sanığın şirketlerinde çek imzalamaya yetkili olduğunu beyan etmiş olması, sanığın suça konu senetlerin kendisine ... tarafından zorla imzalattırıldığını savunması, UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede ..."nın, ..."ya zorla belge imzalattırdığından bahisle... Ağır Ceza (CMK. 250. maddesi ile yetkili) Mahkemesi"nin 2008/18 Esas ve 2010/83 Karar sayılı dosyasında yargılandığının anlaşılması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılması bakımından, ..."nın tanık sıfatı ile dinlenmesi, sanığa çekleri keşide ettiği dönemde bu hususta şifai de olsa yetki verip vermediğinin sorulması, ..."nın yargılandığı dosyanın iş bu dosya ile irtibatlı olup olmadığının araştırılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre de;
a- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08/06/2010 tarihli ve 2010/11-98, 143 sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK"nın 43/1. maddesinde düzenlenen, “değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi” ifadesi nedeniyle zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için, bir kişiye karşı aynı suçların mutlaka değişik zamanlarda işlenmesi gerekli olup, somut olayda, belgelerin farklı tarihlerde düzenlendiğine dair delil bulunmadığı cihetle; zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı, sanığın eyleminin kül halinde 5237 sayılı TCK"nun 204/1. maddesinde düzenlenen tek bir resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı, ancak birden çok sahte belgenin kullanılması olgusunun aynı Kanunun 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesi sırasında dikkate alınması gerektiği gözetilmeden, resmi belgede sahtecilik suçunun zincirleme olarak işlendiğinin kabulü ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi,
b-Sanık hakkında, yalnızca kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar hak yoksunluğuna hükmedilebileceği gözetilmeden uygulanan TCK"nun 53. maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı ilamı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.