23. Hukuk Dairesi 2014/6517 E. , 2015/5109 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında imzalanmış muhtelif tarihli temizlik, bahçe bakım ve ikram hizmetleri sözleşmeleri kapsamında, davalı tarafından hak edişlerinden haksız olarak kesinti yapıldığını, 4857 sayılı İş Kanunu"nun "Engelli ve Eski Hükümlü Çalıştırma Zorunluluğu" başlığını taşıyan 30. maddesinin 6. fıkrası gereği, yükümlü olmadıkları halde özürlü çalıştıran işverenlerin bu şekilde çalıştırdıkları her bir özürlü için prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primine ait işveren hisselerinin yüzde ellisinin Hazine"ce karşılanacağının düzenlendiği, öngörülen işveren payındaki indirim bedelleri karşılığı olan 26.480,77 TL"nin ise davalı tarafından müvekkilinin hak edişlerinden kesildiğini ileri sürerek, 26.480,77 TL"nin mahsup tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya tebligat yapılmamıştır.
Mahkemece, iddia ve tüm dosya kapsamına göre; ticaret mahkemelerinin görevinin 6102 sayılı TTK"nın 4 ve 5. maddelerinde düzenlendiği, eldeki davanın bu şartları taşımadığı ve davalının tacir olmadığı, davada Asliye Hukuk Mahkemeleri"nin görevli olduğu gerekçesiyle, HMK"nın 1, 2 ve 6102 sayılı TTK"nın 4 ve 5. maddeleri uyarınca mahkemenin görevsizliğine kararı verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken 6335 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir. Somut olayda, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK"nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Mezkur Yasa"nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir. Dosya kapsamından, davalının, Bursa ... Belediye Başkanlığı"nın kurucu ortaklığında kurularak 17.02.1998 tarihinde tescil edilen ve 6102 sayılı TTK"nın 16/1. madde hükmünde düzenlenen, bir anonim şirket olduğu anlaşılmaktadır. Bu tür anonim şirketlerin kuruluşuna ilişkin esaslar, 1930 yılından bu yana yürürlükte olan 1580 sayılı Belediye Kanunu ile 10.07.2004 tarih ve 5216 sayılı ... Belediyesi Kanunu"nun 26. ve 03.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu"nun 70. maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde hükümlerinde, belediyelerin kendilerine verilen görev ve hizmet alanlarında ilgili mevzuatta öngörülen usullere göre şirket kurabileceği belirtilmiştir. Türk Ticaret Kanunu"na göre kurulup çalışan, faaliyetlerinde özel hukuk hükümleri uygulanan özel hukuk tüzel kişisi olan davalı BURULAŞ"ın tacir olarak kabulü zorunludur. Bu durumda mahkemece tarafların tacir oldukları ve 6102 sayılı TTK"nın 4. maddesi uyarınca her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bu davanın nispi ticari dava niteliğinde olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeye dayalı hüküm tesisi doğru olmamıştır.
2-Kabule göre; karar tarihinde yürürlükte bulunan HMK"nın 115/2. maddesi uyarınca, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Bu durumda mahkemece, HMK"nın 114/1-c madde hükmü uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın anılan 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, karar tarihinde yürürlükte olmayan ve göreve ilişkin dava şartı öngörmeyen HUMK"nın göreve ilişkin 7 ve 27. madde hükümlerine uygun olarak gerekçede "davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılarak" anlatımına ve hüküm fıkrasında "HMK 1,2 ve 6102 sayılı TTK"nın 4,5 maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliğine," ibarelerine yer verilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.