14. Hukuk Dairesi 2015/12370 E. , 2016/3450 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15.01.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.03.2015 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
K A R Ş I O Y
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Paylı mülkiyet ilişkisinin kurulduğu anda vücud bulan kanuni önalım hakkının kullanılabilmesi için müşterek mülkteki bir payın üçüncü bir şahsa geçerli olan bir satış akti ile satılması gerekir. Payın satılması ile paydaşlardan her birinin kanuni önalım hakkı kullanma yetkisi doğar. Gerçek bir satış aktine istinat etmeyen pay temliklerinde önalım hakkı cereyan etmez.
Bir kimse gayrimenkuldeki payını bir şirkete sermeye olarak koyabilir. Bunu önleyen bir kanun hükmü yoktur. Payın şirkete sermaye olarak konulması mülkiyeti tüzel kişi olan şirkete intikal eder ve üçüncü bir şahıs olan şirket müşterek paydaşlar arasında yer alır. Ancak bu pay temliki karşılığı para alınmadığından satım aktinden ve dolayısıyla önalım hakkından sözedilemez.
27.03.1957 gün ve 12/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde hibe, trampa ve sermaye vaazı gibi tasarruflarla önalım hakkının cereyan etmeyeceği vurgulanmıştır. (Müslüm Tunaboylu, Önalım Davaları, 5. Baskı, Sayfa: 144 ve 547)
Somut olaya gelince; dava konusu edilen 38010 ada 3 parselde kayıtlı arsa vasıflı taşınmazda birden fazla paydaş bulunmaktadır. Paydaşlardan... adına kayıtlı 454/1039 hisseden 450/1039 hissesini... uhdesinde bırakılarak 4/1039 hissesinin davalı....ne devredildiği ve karşılığında mülkiyeti şirkete ait...Köyü ... parsel sayılı taşınmazdan 1/10495 payın..."a devredilmek suretiyle trampa işlemi yapıldığı görülmüştür.
Davacı, paydaşı olduğu taşınmazda dava dışı paydaş..."ın 4/1039. payını trampa yoluyla davalıya devredildiğini gerçekte trampa değil satış olduğunu ileri sürerek eldeki önalım davasını açmıştır.
Dosya da mevcut kayıt ve bilgilere tarafların iddia ve savunmalarına göre; davalı şirket yüklenici olup dava konusu taşınmaz üzerinde arsa payı karşılığı inşaat yapmak üzere tüm paydaşlarla sözlü görüşmeler yapıldığı ancak anlaşma sağlanamadığı için davalı şirket ile dava dışı paydaş... arasında 06.12.2013 tarihli trampa akdi ile karşılıklı pay devrine gidildiği anlaşılmıştır. Paydaş... tüm payını değil taraflarında belirttiği gibi 4 (dört) metrekareye tekabül eden bir hisse devri yapılmıştır. Amaç satış değildir. Tarafların iradesi satış olarak değil ileride arsa payı karşılığı inşaat yapılmak üzere bir ön sözleşmedir. Para alış verişi olmamıştır.
Önalım hakkının kullanılabilmesi için gerçek bir satış sözleşmesinin varlığı gerekir. Gerçek satış halinde önalım hakkı doğar. Dosya içeriğinden ortada bir gerçek satış bulunmadığı gibi satıcı...ın 454/1039 paydan 450/1039 payı kendi üzerinde bırakarak 4/1039 hisseyi (4 metre karelik bir yeri) satması hayatın olağan akışına da uygun düşmez.
Önalımda gerçek bir satım akdinin bulunması şarttır. Satış ise malın para ile değiştirilmesidir. O halde malın malla değiştirilmesi olan trampada önalım hakkı kullanılamaz. Bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasalara aykırı olup karar bozulmalıdır.
Açıklanan nedenlerle sayın çoğunluğun onama görüşüne katılmıyorum.