11. Hukuk Dairesi 2016/7307 E. , 2017/2584 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 09/04/2014 tarih ve 2013/285-2014/82 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 24/07/2012 tarihli Otomotiv Ürünleri Kredi Sözleşmesi ile kredi kullandığı, bu kredi ile aldığı ... plakalı aracı davalıya rehin ettirdiğini, kredi taksitlerini hiç aksatmadan ödemeye devam ettiğini, aracın 30/06/2013 tarihinde park halindeyken çalındığını, bu hususta kasko şirketine müracaat ettiğinde kasko poliçesinin süresinin dolduğunu ve banka tarafından kasko poliçesinin yenilenmediğinin öğrenildiğini, kredi sözleşmesinin 12 ve 13. madddeleri incelendiğinde davalı bankanın aracın bir başkasına satışı veya devredilmesini yasakladığının anlaşıldığı, davalı bankanın rehinli araç üzerinde tam tasarruf hakkı olduğu, buna bağlı olarak aracın kaskosundan da sorumlu olduğunu ileri sürerek müvekkilinin uğramış olduğu 47.250,00.TL zararın 30/07/2013 tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı vekili, kredi nedeniyle müvekkili banka lehine rehinli olan ... plakalı aracın 30/06/2013 tarihinde çalındığını, Arabamı Koru Kasko Sigorta Zeyilnamesi"nin süresinin 14/05/2013 tarihinde yani riskin gerçekleştiği tarihten önce bitmiş olması sebebiyle sigorta firmasının zararı gidermediğini, müvekkili bankanın sigorta poliçesinin bitim süresinin takip ederek, yenileme işlemini yapmaması sebebiyle zarara sebebiyet verdiği iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin her hangi bir kredi kullananın aracının kaskosunu takip etme zorunluluğunun bulunmadığını, bankacılık sistemi açısından düşünüldüğünde bankanın daini mürtehin olarak gösterildiği sigorta poliçesinin banka açısından sadece bir teminat vasfına sahip olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin 14/1 fıkrası gereğince dain mürtein olarak sigorta poliçesinde yer alan davalı yönünden sigorta poliçesinin teminat vasfını haiz olduğu, sözleşme hükmü uyarınca müşterinin müddeti biten poliçeleri yenilemeyi kabul ve taahhüt ettiği, davalının poliçenin yenilenmesi yükümlülüğünün bulunmadığı, bu sebeple doğan zarardan herhangi bir sorumluluğun söz konusu olamayacağı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, otomotiv ürünleri kredi sözleşmeden kaynaklanan rehin hakkı sahibi bankanın, kredi kullanana ait rehinli aracın kasko poliçesinin bitim süresini takip ederek yenileme veya bildirim işlemi yapmamasından dolayı, aracın çalınmasından doğan zararın tahsili talebine ilişkin olup, yukarıda yazılı şekilde karar verilmiştir. Davalı banka davacı tarafından kasko poliçesi yenileme başvurusu yapılmadığı gerekçesiyle, sigorta poliçesini yenilemediğini savunmuştur.
Yargılama tarihinde yürürlükte bulunan 17/01/2008 tarihli Resmi Gazete"de yayınlanan, “Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği" nin 1. maddesi “Amaç” başlıklı bölümünde, “Bu Yönetmeliğin amacı, kredi kuruluşları tarafından verilen kredilerle bağlantılı olan zorunlu ve ihtiyari sigorta ürünlerinin sunumunda birlik ve güvenilirliği sağlamak, sigorta ettirenlerin, sigortalıların ve lehdarların hak ve menfaatlerini korumak ve verilecek hizmete ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” denilmekte, “Kapsam” başlıklı bölümünde ise, “Bu Yönetmelik, Türkiye’de faaliyet gösteren her türlü kredi kuruluşunun sağladığı kredilerle bağlantılı yaptırılan ihtiyari ve zorunlu sigortaları ve bu sigortalar dahilinde verilecek teminatları kapsar.” denildikten sonra aynı Yönetmeliğin “İhtiyari Sigortalar” başlığında düzenlenen, 6/2. maddesinde, “ İhtiyari sigortalarda, kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğu kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğu ise kredi kuruluşuna aittir.” denilmektedir.
Taraflar arasında imzalanan Otomotiv Ürünler Kredi Sözleşmesi" nin 14. maddesinde "Müşteri ve kefilleri, rehin konusu aracın banka tarafından uygun görülecek miktarlar üzerinden, kredi taksitleri ve krediden doğan her türlü borç geri ödeninceye kadar tüm risklere karşı kasko, ihtiyari mal mesuliyet ve koltuk ferdi-kaza sigortası ile sigorta ettirmeyi, sigorta primlerini, sigorta ile ilgili tüm gider ve masraflarla gider vergilerini ödemeyi, müddeti biten poliçeleri ödemeyi, poliçelerde bankayı dain ve mürtehin olarak göstermeyi, sigorta ile ilgili bir risk doğması halinde sigorta bedellerinin bankaca sigorta şirketinden tahsilini ve alacağına mahsup edilmesini kabul ve taahhüt eder." hükmü bulunmaktadır.
Oysa ki, kredi sözleşmesi nedeniyle kasko sigortası yapılmasındaki amaç, banka yönünden kredi borcunun teminat altına alınması olduğu kadar, belli bir prim borcu getirmekle birlikte, sigortalının da bunda menfaatinin olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde, her iki tarafın da hak ve menfaatlerinin gözetilip korunması esas alınmalıdır. Nitekim, kredi sözleşmeleriyle bağlantılı sigortaların yapılması halinde sigorta ettirenlerin, sigortalıların ve lehdarların hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla çıkarılan, “Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği”, yürürlükte olup, her ne kadar, yukarda açıklanan kredi sözleşmesinin 14. maddesindeki düzenleme ile, kasko poliçesi konusunda davalı bankaya değil, kredi borçlusuna yükümlülük getirildiği anlaşılmakta ise de, yine Yönetmeliğin yukarıda belirtilen ilgili hükümleri gereğince de, kredi süresi içerisinde sigorta poliçesini yenileme sorumluluğu kredi kullanana ait olmakla birlikte, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun da kredi veren bankaya ait olduğunun kabulü gerekir.
Kasko poliçesinin yenilenmesi için, en azından muhatabına bildirim yapmak suretiyle, kredi borçlusunu konu ile ilgili bilgilendirmesi, asgari özen yükümlülüğünün bir sonucu olduğu gibi, Medeni Kanunun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kurallarının da bir gereğidir.
Bu durumda, sigorta poliçesinin yenilenmemesinde tarafların müterafik kusurunun olup olmadığı hususları üzerinde durulmadan eksik incelemeye dayalı yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 03/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.