1. Hukuk Dairesi 2016/17780 E. , 2017/3952 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı-davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 27.09.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ve vekili Avukat İ... ile diğer temyiz eden davacı ... İnş. Tur. Nak. ve Tic. A.Ş. Hissedarı... ve vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, 94 sayılı kadastral parselin ifrazı ile oluşan 1165 parselin tekrar ifrazı ile meydana gelen 2370 ila 2499 parsellerin ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/426 esas sayılı davası sonunda tapuların ile iptali ile ifraz öncesi hali ile tapu kütüğüne tesciline karar verildiğini, ancak dava dışı kişi adına kayıtlı olması nedeni ile 1665 parsel olarak tescilinin yapılamadığını, kararın infazının diğer paydaşların muvafakati ile olacağının belirtildiğini ileri sürüp, mahkeme kararı ile 1665 parsele dönülmesi nedeni ile ifraz öncesi yola giden 8123 m² içindeki 30/100 paya tekabül eden 2437 m²’nin tevhit işlemi ile eski hale getirilmesinden dolayı davalının fazladan haksız olarak edindiği bu kısmın tapusunun iptali ile tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; “...oluşan müfrez parsellerin dayanağının 3194 sayılı İmar Yasasının, 2981/3290 Sayılı Yasanın 10/c maddesi hükmü uyarınca imar şuyulandırma işleminden kaynaklanmadığı, iradi taksime dayandığı açıktır. Kaldı ki, taksimin Belediye Encümen Kararına dayanması halinde dahi böyle bir ifrazın imar uygulaması olmayıp kadastral parselin çeşitli parsellere ayırma ve birleştirme (ifraz ve tevhit) işlemi olduğunda kuşku yoktur. Diğer bir anlatımla Belediye Encümeninin böylesine ittihaz ettiği kararın mülkiyet durumunu değiştirmeyeceği kadastral parsellerin birleştirilmesi ve ayrımından ibaret Belediye’nin
özel işlemlerine ilişkin bir karar olacağında da şüphe yoktur. Bu niteliği itibarıyla da idari sayılamaz. Diğer taraftan, davalı ilk el konumunda kişi olup edinmesinin sebebi sicilin dayanağını teşkil eden belgeler olduğundan Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin hakkında uygulanmasına olanak yoktur. Öyle ise, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm delillerin toplanması, gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, toplanan ve toplanacak delillerin değerlendirilmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 94 parsel sayılı taşınmaz ...’e ait iken ifrazı ile 1664 ve 1665 parsellerin oluştuğu, dava dışı müfrez 1664 parsel sayılı taşınmazın ahara devir ve temlik edildiği, 1665 parselin ise kayıt malikinde kaldığı, anılan parselde bir kısım payların dava dışı ....’a, 3/10 payının da davacıların miras bırakanı ...’ya satış suretiyle intikal ettirildiği, bu defa paydaş olanlarca anılan bu 1665 parsel sayılı taşınmazın bir kısmı yol olarak terkin edildikten sonra diğer bölümlerin taksimle 130 adet müfrez parsel oluşturulduğu ve davacıların murisine isabet eden bu ifraz parsellerindeki malik olduğu 3/10 payları davalıya temlik ettiği ancak, paydaşlardan dava dışı ...’ın taksimin iptali konusundaki açtığı davanın kabulle sonuçlanarak derecattan geçmek suretiyle kesinleştiği ve idare tarafından da anılan karar infaz edilerek 1665 parsel sayılı taşınmazın satışta gözetilmek suretiyle mülkiyet ve geometrik durumunun ihya edildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, yargılama sırasında davacılar, eldeki davaya konu olan tüm hak ve alacaklarını... İnşaat Turizm Nakliyat ve Ticaret A.Ş.ye (... İnşaat) devretmiştir.
Ne var ki, ... İnşaat şirketi vekili tarafından mahkemeye sunulan 06.10.2010 tarihli belgede davacılar, eldeki davaya konu tüm hak ve alacaklarını 1.000.000 Amerikan Doları mukabilinde ... İnşaat şirketine devrettiklerini açıklamış olup, bunun üzerine temlik alan ... İnşaat şirketinin kendi adına davayı takip ettiği ve mahkemece verilen hükmü temyiz ettiği açıktır.
Davacıların, ... İnşaat ile yapmış olduğu temlikname, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 183. (Eski Borçlar Kanununun 162.) maddesi ve devam eden maddelerinde öngörülen “alacağın devri” niteliğinde kabul edilemez. Anılan yasal düzenlemelerde öngörülen ve devri mümkün olan hak bir alacağa ilişkindir. Oysa; eldeki davada yapılan temlikin koşulların gerçekleşmesi halinde mülkiyetin nakline ilişkin olduğu açıktır. Böylesine taşınmazların mülkiyetinin devrini öngörecek nitelikte yapılan temliknamenin yasal olduğunu da söyleyebilme olanağı yoktur. Bu nedenle, temlik alan ... İnşaat’ın davada yasal açıdan sıfatının varlığı da kabul edilemez.
Öte yandan, davacıların kendilerini vekille temsil ettirdikleri yargılama sırasında 12.10.2010 tarihli dilekçe ile vekilin vekillik görevinden istifa ettiğini mahkemeye bildirdiği, anılan istifa dilekçesinin davacılara tebliğ edildiği, yapılan tebligatlara rağmen davacıların duruşmalara katılmadığı gibi kendilerini başka bir vekille de temsil ettirmedikleri, davalının da davayı takip etmeyeceğini bildirdiği görülmektedir.
Hal böyle olunca, 6100 sayılı HMK.nun 150. maddesi uyarınca işlem yapılması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraf vekilleri için 1.350.00"şer.-TL. duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.