Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/16001 Esas 2017/8360 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/16001
Karar No: 2017/8360
Karar Tarihi: 30.05.2017

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/16001 Esas 2017/8360 Karar Sayılı İlamı

12. Hukuk Dairesi         2016/16001 E.  ,  2017/8360 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
    Alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Alacaklı ... Bankası A.Ş. tarafından borçlular ..., ..., ... ve ... aleyhine “aval veren” olmaları sebebiyle bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, borçlular vekilinin icra mahkemesine başvurusunda; takip dışı ... San. A.Ş. tarafından açılan ve ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (ticaret mahkemesi sıfatıyla) 2015/1503 Esas sayılı dosyasıyla görülen iflasın ertelenmesi davasında verilen tedbir kararı doğrultusunda, müvekkili borçluların adı geçen şirketin yönetim kurulu üyeleri olmaları sebebiyle haklarında takip yapılamayacağını ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, mahkemece; ... haricindeki diğer borçlular yönünden takibin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
    Aval ile kefaleti birbirinden ayırmak gereklidir. Kefalet, fer"i nitelikte olmasına karşın, aval, bağımsız ve aslî bir nitelik taşır. Aval veren, lehine aval verilenin ileri sürebileceği ve senedin şekline ilişkin olanlardan başka geçersizlik sebeplerini def"i veya itiraz olarak alacaklıya karşı ileri süremez. Oysa kefil, asıl borçluya ait kişisel def’ilerden yararlanabilir. Kefaletin, mutlaka asıl borç senedi üzerinde gösterilmesine lüzum olmadığı halde, aval şerhinin mutlaka poliçe, bono veya alonj üzerine yazılması gerekir. Bono üzerine "kefil" ibaresi konsa dahi bu, aval olarak nitelendirilir ve aval veren, bonoda kimin için taahhüt altına girmişse onun gibi sorumlu olur(6102 sayılı TTK.’nun 778/3,702).
    Bu açıklamalar doğrultusunda, Türk Ticaret Kanunu"nda özel hükümler olması nedeniyle, kambiyo senetlerinde Türk Borçlar Kanunu"nun kefalete ilişkin hükümleri uygulanamaz.
    Somut olayda; şikayetçi borçluların bir kısmının yönetim kurulu üyesi oldukları takip dışı şirketin açmış olduğu iflasın ertelenmesi davasında alınan “... Dava sonuçlanıncaya kadar davacı şirket ile birlikte şirkete kefalet vermiş bulunan yönetim kurulu üyeleri hakkında bu kefaletle sınırlı olarak yapılacak takiplerin durdurulmasına....” şeklindeki tedbir kararı doğrultusunda, söz konusu davanın tarafı olmayan şikayetçi borçlular hakkında “aval veren olmaları” sebebiyle, bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi yapılmasına engel bir durumun mevcut olmadığının, kaldı ki tedbir kararında bahsedilen kefaletin dar yorumlanarak, sadece Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre verilmiş kefaletlere ilişkin olduğunun kabulü gerekir.
    O halde mahkemece, şikayetin tüm borçlular yönünden reddi gerekirken, bir kısım borçlular yönünden şikayetin kısmen kabulü ile haklarındaki takibin durdurulması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
    SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre borçluların temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.