Esas No: 2016/271
Karar No: 2016/344
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/271 Esas 2016/344 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 20.11.2014
Çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan sanık ..."ın 5237 sayılı TCK"nun 103/1-a, 103/2, 103/3, 103/6, 43, 53, 62 ve 63. maddeleri uyarınca onbeş yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin, Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 20.11.2014 gün ve 117-315 sayılı resen temyize tabi hükmün sanık müdafii ve mağdure vekili tarafından da temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 01.07.2015 gün ve 3804-7871 sayı ile mağdurenin onyedi yaş içerisinde olduğu 09.05.2013 tarihinde sanıktan şikayetçi olmadığını beyan etmesi nedeniyle, davaya katılma ve hükmü temyiz etme hakkının bulunmadığı gerekçesiyle mağdure vekilinin temyiz isteğinin reddine karar verilerek, resen ve sanık müdafiinin temyizi ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 03.11.2015 gün ve 292083 sayı ile;
"1-Mağdurenin kolluk aşamasında verdiği beyanda; mağdurenin son olarak 2012 yılı Kasım ayında vuku bulduğunu iddia ettiği cinsel istismar olayı dışında, 12 yaşında bulunduğu 2008 yılında ilk kez vuku bulduğunu ve bilahere 3-4 yıldan beri devam ettiğini iddia ettiği cinsel istismar olaylarına dair herhangi bir ayrıntı içermediği gibi "hatırlayamıyorum" şeklinde geçiştirilmiştir. Mağdurenin ilk cinsel istismar vakasının annesinin evde bulunmadığı zamana denk geldiğine dair beyanı, annesinin beyanıyla yalanlanmış olduğu gibi müteakip vakaların da annesinin evde bulunmadığı zamana denk geldiğine dair beyanı da anne ... tarafından yalanlanmıştır. Yakın zamana kadar aynı evde birlikte yaşayan 1994 doğumlu ... da babası olan sanığın, mağdurenin kolluk beyanında belirttiği hal ve eylemlerine tanık olmadığını beyan etmiştir. Aynı evde yaşamaları itibarıyla sanığın ev içerisindeki hal ve davranışlarıyla ilgili en sağlıklı bilgiyi o hane halkından olanların verebilecekleri ve esasen 3-4 yıl gibi bir zaman aralığında mütemadiyen devam ettiği iddia edilen cinsel istismar olayının, aynı çatı altında yaşayan bireyler tarafından farkedilmemesinin de hayatın olağan akışına uygun ve makul olmadığı, mağdurenin kollukta alınan ve görüntü kaydı yapılan beyanında maruz kaldığını iddia ettiği olayları kanaat verici şekilde anlatamadığı, tutanağa yazılanların ifadeyi alan kolluk görevlilerinin yoğun şekilde sözlü müdahalede bulundukları mağdurenin müdahale üzerine söylediklerinden oluştuğu tespit edilmiştir. Buna göre; mağdurenin hükme dayanak oluşturan kolluk beyanını içeren görüntü kaydının çözümünün yaptırılarak, ifade aşamasında geçen diyalogların beyanın inandırıcılığının ortaya konulması açısından dosyaya eklenmemesi önemli bir eksikliktir.
2- Tanık ..."ın, 28.11.2011 tarihinden itibaren sevgili olarak görüşmeye ve buluşmaya başladıklarını belirttiği mağdureyle ilgili, 2012 yılı Şubat sonu Mart başına kadar herhangi bir olağandışı durumdan bahsetmediği, ancak o tarihte bir gün moralinin bozuk olduğunu müşahade edip sebebini öğrenmek için sorular sormaya başlaması akabinde mağdurenin bazı soruları karşısındaki sükutunu cinsel istismara maruz kaldığı şeklinde yorumladığı, bu istismarı kimin yaptığı hususundaki zannının da yine kendi yorumuna dayandığı gibi, rehberlik öğretmeni tanık ..."nın tanıklığının da mağdurenin ona söylediği "babam benimle bir eş gibi evli insanlar gibi yaşantı kuruyor" cümlesi üzerine onun da bundan mağdurenin cinsel istismara uğradığı şüphesine kapılmasından ibaret olduğu, tanık ..."un, "bana babasının kendisi ile ilişkiye girdiğinde kızlığını bozmadığını fakat yine de emin olmadığını, babasının kendisi ile arkadan ilişkiye girdiğini söyledi" dediği ancak bu beyanın mağdurenin kolluktaki beyanıyla çeliştiği gibi adli raporla da doğrulanmadığı, ... ve ..."ın ise olayı ..."un anlatımıyla öğrendikleri ve onun anlattığına göre tanıklık yaptıkları anlaşılmıştır. Mağdure ile uzun yıllardır arkadaş ve sırdaş oldukları anlaşılan tanık ..."ın beyanları ise mağdurenin iddialarını doğrulayacak nitelikte olmadığı gibi mağdurenin bakire olmamasının şüpheden uzak bir şekilde sanık ile irtibatlandırılamayacağı kanaatini oluşturacak şekildedir.
3- Ruh sağlığının bozulduğuna dair rapor uygulamasının tatbikatta sağlıklı sonuçlar vermediği tecrübe ile sabit olunca 6545 sayılı Yasa ile TCK"dan çıkarıldığı nazara alındığında, bu yöndeki raporların suçun sübutuna esas delil sayılmasının da sağlıklı bir neticeye ulaşılmasına katkı sağlamayacağı, esas olanın adli vakanın kanaat verici maddi ve görgüye dayalı delillerle ispat edilmesi olduğundan, bu yöndeki raporunun suçun sübutununu delili sayılması isabetli olmamıştır.
4- Mağdurenin ilk iddiasını teyit eden en önemli delil mağdurenin bakire olmamasıdır. Oysa daha ilk aşamada tanık ..."ın, 24.12.2012 tarihli "2011 yılında ..."in Gölcük"ten .... isminde bir erkek arkadaşı vardı. Bu şahsın soy ismini ve okuduğu okulu bilmiyorum. ...."dan ayrılmak isteyince, .... çevrede ... ile ilişkiye girdiğini söyleyerek dedikodu çıkartmıştı. ... bundan çok etkilendi hatta intihar etti. ... bana ...."la ilişkiye girdiğine dair herhangi bir şey söylememiştir" şeklindeki beyanı, mağdurenin çok sonra 2013 yılı şubat ayı içerisinde ..."a, Gölcük Denizcilik Lisesinde öğrenim gören .... ile cinsel ilişkiye girdiğini söylemesi ile birlikte değerlendirildiğinde, bu hususun açıklığa kavuşturulması için ciddi bir soruşturma yapılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Mağdure, .... ile cinsel ilişkiye girdiğini yargılama aşamasında 09.05.2013 tarihli celsede de tekrar etmiştir.
Mağdurenin beyanı ile olayı öğrendikten sonra .... ile görüşen ..., evvelki aşamalarda benzer beyanlarda bulunduğu gibi 09.05.2013 tarihli celsede de, .... ile görüşmek için onu mağdureden aldığı gsm hattından arayıp ... ile ilgili olarak görüşmek için davet ettiğinde ...."nın hemen geldiğini, ailesi ile temas kurulması önerisini reddettiğini, ... ile cinsel ilişkiye girdiğini kabullendiğini ve eve ..... ve .... adlı arkadaşlarıyla birlikte gittiğini söylediğini beyan etmiştir.
.... ile ilgili olarak gerek sanık ..."ın müdafiileri vasıtasıyla gerekse anne ..."ın bizzat yaptıkları şikayet, Karamürsel Cumhuriyet Başsavcılığınca Ceza Muhakemesi Kanununa aykırı şekilde etkili bir soruşturma ile bir muktezaya bağlanmamış, bu şikayetlerle ilgili hiçbir karar verilmeden, ..."ın da ...."yı yalan tanıklığa azmettirdiği iddiasıyla fezlekeye ilave yapılmış ve evrak Karamürsel Cumhuriyet Başsavcılığınca ağır cezalık mevattan olduğundan Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
Burada dikkat çeken, yukarıda izah edildiği gibi önemsediği bu olay nedeniyle ilaç içmek suretiyle intihara teşebbüs ettiğini kendisi de ikrar eden ... ile cinsel ilişkiye girdiğini ayyuka çıkar şekilde söyleyip çevresindekilere yaydığı anlaşılan, tanık ..."ın beyanında "...." olarak bahsettiği kişi ile muhtemelen aynı kişi olan .... ile cinsel ilişkiye girdiğini beyan eden ..."ın, babasının kendisini cinsel yönden istismar ettiği yönündeki beyanına itibar edilirken, .... ile cinsel ilişkiye girdiği yönündeki beyanına neden hiç itibar edilmediğidir.
Yukarıda belirtilen hususlar nazara alındığında; soruşturma ve yargılama evrakının incelenmesinden edinilen kanaat, sanığın müsnet suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yetecek şüpheden uzak, vicdani kanıyı oluşturacak delil bulunmadığı yönünde olduğundan, sanığın delil yetersizliğinden beraatine karar verilmesi gerekirken yukarıda belirtildiği şekilde cezalandırılmasına karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu" düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurarak Özel Daire onama kararının kaldırılıp yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
5271 sayılı CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesince 13.01.2016 gün ve 8564-155 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... hakkında yalan tanıklık suçuna azmettirmeden kurulan beraat hükmü, Özel Dairece temyiz isteminin reddine karar verilmesi nedeniyle kesinleşmiş olup, itirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın üzerine atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Sanık ... mağdure ..."ın öz babası olup, 26.09.1996 doğumlu olan mağdure ..."ın dört yıl boyunca yaklaşık üçer ay aralıklarla zincirleme şekilde birden çok kez işlendiği iddia olunan eylemlerin başında 13 yaşının içinde bulunduğu,
Mağdurenin yaşadığını iddia ettiği olayları yakın çevresine ve sonrasında öğrenim gördüğü okulun rehberlik öğretmenine anlatması üzerine durumun kolluk birimlerine ihbar edildiği, böylece mağdurenin son olay tarihi olan 2012 yılı Kasım ayından iki ay sonra 20.12.2012 tarihinde kollukça ilk beyanının alınarak soruşturmanın başladığı,
Karamürsel Devlet Hastanesince düzenlenen raporda; mağdurenin kızlık zarında eski yırtık olduğu, fiili livata bulgusu saptanmadığı, mağdurenin anatomik bakire olmadığı bilgilerine yer verildiği,
Adli Tıp Kurumu Kocaeli Şube Müdürlüğünce düzenlenen raporda; mağdurenin akli melekelerinin yerinde olduğu ve sözlerine itibar edilmesi gerektiğinin belirtildiği,
Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunca düzenlenen raporda; mağdurenin olay nedeniyle posttravmatik stres bozukluğuna bağlı olarak ruh sağlığının bozulduğunun ifade edildiği,
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalınca düzenlenen raporda; mağdurenin adli dosyada yer alan ilk ifadesinin daha güvenilir olduğu ve yaşadığı cinsel istismara bağlı olarak ruh sağlığının bozulduğu kanaatinin bildirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdure ... kollukta 20.12.2012 tarihinde; yaklaşık dört yıl önce annesinin İstanbul’a anneannesinin yanına gittiğini, o sıralarda hatırladığı kadarıyla orta ikinci sınıf öğrencisi olduğunu, evde ablası .... ile halasının çocukları Rıdvan ve Nurdan olduğu sırada babasının işten geldiğini, evde alkol alıp kendi yatağına yattığını, ablasının kendisine "biz hala çocuklarıyla aynı odada kalacağız, sen babamla yat" demesi üzerine babasının yanına yattığını, bir süre sonra babasının kendisini uyandırıp hatırlamadığı şeyler söylediğini, ağlamaya başladığını, babasına sırtı dönük şekilde yatarken babasının eşofmanını ve külotunu bacaklarının yarısına kadar indirdiğini, daha sonra babasının kendi iç çamaşırını da indirip cinsel organını arka kısmından cinsel organına sürttüğünü, ancak küçük olduğu için cinsel organını sokup sokmadığını hatırlamadığını, bu olanlardan sonra ağladığını fakat evde bulunan diğer kişilerin ağlamasını duymadığını, sabaha kadar babasının yanında kalıp kalmadığını hatırlamadığını, bu olayı kimseye anlatmadığını, daha sonra babasının kendisine kimse yokken "gece olanları kimseye söyleme, buralardan gitmek zorunda kalırım" dediğini, bu olayların 3-4 aylık zaman aralıklarıyla devam ettiğini ancak sayısını tam olarak hatırlamadığını, babasının özellikle evde yalnız kaldıkları zamanı kolladığını, olayların tamamının evde diğer kardeşleri olsa bile annesinin kesinlikle evde bulunmadığı zamanlarda olduğunu, son zamanlarda kendisini odasına çağırıp soyunmasını istediğini ve normal şekilde cinsel ilişkiye girdiğini, bu ilişkinin bazen yarım saat kadar sürdüğünü, vücudunun değişik yerlerini de öptüğünü, yaptıkları için kızdığında "hiç bir isteğini yerine getirmem" diyerek surat astığını, annesinin bazen akrabalara gezmeye gittiğini, babasının da evde yalnız kaldığı zamanları takip ettiğini, ailesinden kimseye bu durumu anlatmadığını, nasıl bir tepki vereceklerini bilmediği için korktuğunu, yaşadıklarını önce ablasının erkek arkadaşı olan İbrahim’e daha sonra erkek arkadaşı olan ....."a anlattığını, ....."ın durumu sonradan ablası ....’a anlattığını, yine 19.12.2012 günü rehber öğretmeni olan Hanife’ye de olanları anlattığını, iki yıl öncesine kadar babasının kendisine yaptıklarının ne olduğunu tam olarak anlamadığını, ancak liseye geçince durumu fark ettiğini, bununla birlikte kendisine inanılmayacağından ve olumsuz tepkilerden korktuğu için olayı kimseye anlatamadığını, tam gününü hatırlayamamakla birlikte en son kasım ayında ilişkiye girdiklerini, babasının akrabası tanık Mustafa"nın kızı olan yakın arkadaşı Meral ile birlikte olduğu sırada babasının tanık Mustafa"yı arayıp orada kalıp kalmayacağını sorduğunu, o gün annesinin kardeşlerini de alarak halasına gittiğini, babası sorunca annesinin döndüğünü sanıp eve gittiğini, evde yalnız olan babasının kendisini yanına çağırıp bir şey söylemeden eşofmanının alt tarafını ve külotunu çıkarttığını, soyunduktan sonra kendisini yatağa yatırarak ilişkiye girdiğini, karşı koymadığını, korktuğunu, babasının cinsel ilişkilerde prezervatif kullanmadığını, dışarı boşaldığını, ablasının arkadaşı İbrahim"in kendisine "arkadaşlarım sana yardım edecekler" diyerek tanıklar Belkıs ve Serhan’a götürdüğünü, onlara da olanları anlattığını, sonrasında birlikte avukata gittiklerini, dönüş yolunda polisin araması üzerine karakola ulaştıklarını, yaşadığı olayların hayal ürünü olmayıp gerçek olduğunu,
Cumhuriyet savcılığında 24.12.2012 tarihinde; daha önce verdiği ifadenin doğru olduğunu ve ifadesinde belirttiği eylemlerin hepsinin gerçekleştiğini, ancak ailesinin içinde bulunduğu durum sebebiyle babasından şikayetçi olmak istemediğini, bu konuda başta amcaları ... ve ...olmak üzere annesi ile diğer akrabalarının telkinde bulunduğunu, kendi hür iradesi ile şikayetinden vazgeçtiğini, babasının dört yıl önceki evlilik dışı ilişkisinden haberi olduğunu, eylemlerin bu konuyu öğrenmesinden önce mi sonra mı gerçekleştiğini hatırlamadığını, doğal olarak bu konu sebebiyle de babasına karşı kızgınlığı olduğunu, son gelişen olaylardan bir kaç hafta önce erkek arkadaşı ..... ile doğum uzmanına muayene olması ile ilgili iddiayı öğrendiğini, bir kaç hafta önce Karamürsel Devlet Hastanesinde kadın doğum uzmanına muayene olduğunu, bunun sebebinin kadınlık hormonlarının düzensizliğiyle ilgili olduğunu, kesinlikle ultrasona girmediğini, doğum kontrol hapı kullanmadığını, muayenenin yaşadıklarıyla bir ilgisinin olmadığını, muayeneden bir hafta önce de aynı konularla ilgili olarak annesiyle doktora gittiklerini, Gölcük"te ikamet eden .... isimli bir erkek arkadaşı olduğunu, bu kişiyle yaklaşık 2 sene önce arkadaşlık yaptığını, bir hafta kadar görüştüklerini, kendisinin ayrılmak istemesi üzerine şahsın hakkında kendisiyle ilişkiye girdiğine dair dedikodu çıkardığını, bu olaydan önce intihara teşebbüs ettiğini, intihar teşebbüsünün .... ile bir ilgisi olmadığını,
Duruşmada 09.05.2013 tarihinde; kollukta ve savcılıkta verdiği ifadelerin doğru olmadığını, babasına iftira attığını, babasının yaklaşık dört sene önce başka bir kadınla birlikte olduğunu ve onun evine gidip kaldığını, kendisini de giderken yanında götürdüğünü, bu yüzden böyle bir isnatta bulunduğunu, erkek arkadaşı .... ile yaklaşık 2 yıl önce bir kez cinsel anlamda ilişki kurduklarını, kendisinin küçüklüğünden beri gezmelere annesi ile birlikte gittiğini,
Şikâyetçi ... soruşturma ve kovuşturma evrelerinde; sanık olan eşinin iyi bir insan olduğunu, kızı olan mağdurenin sanığa iftira attığını, mağdurenin sanığa biriyle görüştüğünü söylediğini, kasım ayında hiç kimseye gitmediğini, akşam gezmelerine çocuklarıyla birlikte gittiğini, mağdurenin neden iftira attığını çözemediğini, mağdurenin erkek arkadaşı olan ..... ile ilişkiye girmiş olabileceğini, sanığın alkol aldığını, ancak alkollüyken kişiliğinin değişmediğini,
Tanık ... soruşturma ve kovuşturma evrelerinde; kardeşi olan mağdurenin erkek arkadaşı ....."ın kendisine mesaj atarak, babasının mağdureye cinsel tacizde bulunduğunu söylediğini, durumu mağdureye sorduğunda "sana anlatamadım, erkek arkadaşın İbrahim"e anlattım" dediğini, babasının mağdureye karşı böyle birşey yaptığına şahit olmadığını, aynı evde yaşamalarından dolayı buna fiilen imkan da bulunmadığını, mağdurenin ....."tan başka erkek arkadaşları da olduğunu, mağdurenin sonradan kendisine erkek arkadaşı ile ilişkiye girdiğini, babasının annesini aldatmasından dolayı iftira attığını söylediğini,
Tanık ... soruşturma ve kovuşturma evrelerinde; mağdurenin ablası olan .... ile arkadaş olduklarını, ...."ın kendisinden mağdure ile konuşmasını istemesi üzerine mağdure ile buluştuklarını, mağdurenin babasının kendisine tecavüz ettiğinden bahsetmeye başladığını, önce inanmadığını ancak detaylı anlatmaya başlayınca doğru söylediğini anladığını, ne kadar sürdüğünü sorduğunda 3-4 yıldan beri devam ettiğini söylediğini,
Tanık ... soruşturma ve kovuşturma evrelerinde; mağdurenin, babasının kendisiyle 3-4 yıldan beri cinsel ilişkiye girdiğini, bu ilişkinin normal yolla gerçekleştiğini, bu durumdan sıkıntı duyduğunu ve ne yapacağını bilemediğini anlattığını, olayı anlatırken çok kötü durumda olduğunu ağladığını, sorular sorması üzerine olayları detaylı bir şekilde anlattığını, kızlığını babasının bozduğunu, ilk cinsel ilişkiye zorlandığında ve ilişki gerçekleştiğinde 12-13 yaşlarında olduğunu, annesinin evde olmadığı zamanlarda kendisi ile cinsel ilişkiye girdiğini söylediğini,
Tanık ... soruşturma ve kovuşturma evrelerinde; olayı ..."un kendisine anlatmasıyla öğrendiğini, mağdurenin babasını da tanıdığını, mağdure ile eşi olan Belkıs"ın konuştuğunu, mağdurenin psikolojisinin oldukça bozuk olduğunu, olayların ayrıntısını mağdureden değil eşi ve İbrahim"in anlatımlarından öğrendiğini,
Tanık Hanife Kazmalı soruşturma ve kovuşturma evrelerinde; öğrencisi olan mağdureyle yaptığı özsaygı anketinde mağdureye ailesi hakkında sorular sorduğunu, babası ile ilgili konuşmaktan çekindiğini ancak ısrar edince, "Babam benimle bir eş gibi, evli insanlar gibi yaşantı kuruyor" şeklinde açıklama yaptığını, bunları anlatırken utangaç ve gergin olduğunu,
Tanık ... soruşturma ve kovuşturma evrelerinde; mağdure ile duygusal ilişki yaşadığını, kendisi ile cinsel paylaşımının olmadığını, bir gün moralinin çok bozuk olduğunu söylemesi üzerine aklına gelen ihtimalleri saydığını, "söylersem benden ayrılırsın" demesi üzerine birisinin ona tecavüz edip etmediğini sorduğunu, mağdurenin babasından bahsederek "Allah benim babamın belasını versin, sen babanın kıymetini bil" dediğini, bunun üzerine mağdureye tecavüz edenin babası olup olmadığını sorduğunu ancak cevap vermediğini, bununla birlikte gösterdiği tepkilerden babasının olduğunu anladığını, açıkça babasının tecavüz ettiğini söylemediğini, daha sonra mağdure ile telefonla yaptıkları görüşmede, mağdurenin kendisine polise gittiğini, her şeyin ortaya çıktığını söylediğini, daha önce mağdurenin başka erkeklerle gezip gezmediğini bilmediğini,
Tanık .... soruşturma ve kovuşturma evrelerinde; mağdure ile 2 yıl önce arkadaşlık kurduğunu, yaklaşık 3-4 hafta görüştüklerini, ancak kendisiyle cinsel ilişkiye girmediğini, bu süre içerisinde mağdurenin babasıyla ilgili herhangi bir olumsuz söz veya anlatımını duymadığını, iddiaya konu cinsel istismarı bilmediğini, geçen aylarda mağdurenin amcası olduğunu bildiği ..."ın kendisini aradığını, mağdurenin kendisiyle cinsel ilişkiye girdiği yönünde ifadelerinin olduğunu söylediğini, kendisinin ise böyle bir durumun olmadığını anlattığını, ancak ..."ın mağdure ile ilişkiye girdiği konusunda ısrar edip yüz yüze görüşmek istemesi üzerine buluştuklarını, Mustafa"nın "eğer ilişkiye girdiğini kabul edersen şikayetçi olmayız" dediğini, kendisinin ise işlemediği bir suçu kabul etmek istemediğini söylediğini, daha sonra birlikte avukata gittiklerini, ..."ın suçu üstlenmesi yönünde telkinlerde bulunduğunu, kabul ederse minnettar olacaklarını söylediğini, o durumdan kurtulmak ve konuşmayı bitirmek için o an "mağdureyle cinsel ilişkiye girdiğimi söyleyeceğim" dediğini, ancak herhangi bir şekilde polise, savcıya veya hakime mağdureyle ilişkiye girdiğine dair ifade vermediğini,
Tanık ... soruşturma ve kovuşturma evrelerinde; sanık ile uzaktan akraba olduklarını, kızı olan Meral"in kendisine mağdurenin başka erkeklerle birlikte olduğunu anlattığını, sanığın iddia edilen eylemleri gerçekleştirdiğine ihtimal vermediğini,
Tanık ... soruşturma ve kovuşturma evrelerinde; mağdurenin üç yıldır çok mutsuz olduğunu, çok ağladığını, kendisine hep bir konudan bahsetmek istediğini ancak kendisini dinlemek istemediğini, 2011 yılı yaz tatili dönüşünde okul arkadaşı Gökhanin kendisine, mağdurenin evinde ...isimli arkadaşıyla ilişkiye girdiğini, mağdure ile herhangi bir şey olmadığını aktardığını, bu konuyu mağdureye sorduğunda kabul ettiğini, Gökhan"ın daha sonra kendisine mağdurenin düzgün bir kız olmadığını ve bir çok erkekle yattığını söylediğini, ancak kendisinin bir isim öğrenemediğini, 2011 yılında mağdurenin Gölcük ilçesinden .... isminde bir erkek arkadaşı olduğunu, mağdure ayrılmak isteyince şahsın mağdure ile ilişkiye girdiğine dair dedikodu çıkardığını, mağdurenin bundan etkilenerek intihara teşebbüs ettiğini, fakat kendisine .... ile ilişkiye girdiğine dair herhangi bir şey söylemediğini, yaklaşık dört yıl önce sanığın başka bir kadınla ilişkisi olduğuna dair aile içerisinde dedikodular çıktığını, mağdurenin bu olaya çok üzüldüğünü, kendisine ağlayarak anlatmak istediği konunun bu olduğunu düşündüğünü, yaklaşık bir ay önce mağdurenin kendisine erkek arkadaşı ..... ile Gölcük Devlet Hastanesine muayene olmak için gittiğini, kadın doğum uzmanına tedavi olduğunu anlattığını, yine bir iki hafta önce mağdurenin tekrar hastaneye gittiğini, hastanede kendisine doğum kontrol hapı verildiğini, mağdurenin bu ilaçları içerek intihara teşebbüs ettiğini,
Tanık Feyza Gencal kovuşturma evresinde; olay tarihinde Gazanfer Bilge Çocuk Yurdunda psikolog olarak görev yaptığını, mağdureyle yurda geldiğinde görüştüklerini, kendisine babasının dört yıl boyunca cinsel istismarda bulunduğunu anlattığını, konuşurken sakin olduğunu, anlatımlarının tutarlı olduğunu, daha sonraki görüşmelerinde ise babasının aslında kendisine bir eylemde bulunmadığını, babası kendisine kötü davrandığı için böyle bir ithamda bulunduğunu söylediğini,
Tanık Filiz Çerçi kovuşturma evresinde; inceleme dışı sanık ..."ın yanında çalıştığını, olay günü mağdurenin ...."ya ait telefon numarasını bırakıp gittiğini, ..."ın ...."yı telefonla arayarak konuşmak istediğini söylediğini, bir süre sonra ...."nın iş yerine geldiğini, ..."ın ...."ya mağdure ile ilişkiye girip girmediğini sorduğunu, ...."nın ise iki yıl kadar önce mağdure ile ilişkiye girdiklerini söylediğini, ardından birlikte avukata gittiklerini,
İnceleme dışı sanık ... soruşturma ve kovuşturma evrelerinde; ...."yı tanımadığını, mağdurenin bu kişiyle ilişkiye girdiğini anlatıp telefon numarasını vermesi üzerine kendisini iş yerine çağırdığını, mağdurenin anlattıklarını ...."ya aktardığında, yaşının küçük olması nedeniyle hata yaptığını belirterek mağdureyle ilişkiye girdiklerini kabul ettiğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ... soruşturma ve kovuşturma evrelerinde; ... ile evliliğinden dört çocuk sahibi olduğunu, çocuklarıyla veya eşiyle herhangi bir sorun yaşamadığını, kızının kendisi ile ilgili iddialarını öğrendiğinde çok şaşırdığını, iddiaların asılsız olduğunu, kızının doktor raporunda belirtilen bulguların nasıl gerçekleştiğine dair bir bilgisinin olmadığını savunmuştur.
5237 sayılı TCK"nun "Çocukların cinsel istismarı" başlıklı 103. maddesinin suç tarihinde yürürlükte bulunan hali;
“(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;
a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
Anlaşılır.
(2)Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, onbeş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
(7) Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur” şeklindedir.
Maddede çocuğun cinsel istismarı tanımlanmış olup, birinci fıkraya göre cinsel istismar deyiminden; onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış ile diğer çocuklara karşı cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen bir başka nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar anlaşılmaktadır.
Maddenin ilk fıkrasında çocuğun cinsel istismarı suçunun temel şekli, ikinci fıkrasında ise cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi, suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hal olarak yaptırıma bağlanmıştır.
Üçüncü fıkrada; suçun üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısımı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmesi nitelikli hal olarak sayılmıştır. Buna göre çocuğa karşı cinsel istismar eylemi, çocuğun anne-babası, dedesi ve büyük annesi gibi üst soyu, kardeş gibi ikinci derece kan hısımı, amca, dayı, teyze, hala gibi üçüncü derece kan hısımı, üvey baba, evlat edinen tarafından işlenirse verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
Dördüncü fıkrada, cinsel istismarın onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte maruz kaldığı fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan kişilere karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi, cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli hâl olarak kabul edilmiştir. Ancak bunun için, uygulanan cebrin en fazla kasten yaralama suçunun temel şeklini oluşturacak boyutta olması gerekir. Bu bakımdan, beşinci fıkraya göre, cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanacaktır.
Altı ve yedinci fıkralarda ise suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâlleri düzenlenmiştir. Çocukların cinsel istismarı suçunun işlenmesi suretiyle mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulmasına neden olunması, daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir. Keza, söz konusu suçun işlenmesi sonucunda mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunacaktır. Ancak, bu durumlarda, netice sebebiyle ağırlaşmış suçlar dolayısıyla sorumluluk için aranan şartların gerçekleşmesi gerekir.
28.06.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 59. maddesi ile TCK"nun 103. maddesinde yapılan değişiklik sonucu;
Maddenin birinci fıkrasında çocuğun cinsel istismarı suçunun müeyyidesi 3 yıldan 8 yıla kadar hapis iken bu ceza 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çıkartılmış, fıkraya; “Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır” şeklinde bir bölüm ilave edilerek, cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması halinde faile daha az ceza verilmesi öngörülmüş,
İkinci fıkrasında nitelikli cinsel istismar suçunun cezası 8 yıldan 15 yıla kadar hapis iken alt sınırı 16 yıldan az olmamak üzere artırılmış,
Üçüncü fıkrasında cezayı artıran nedenler tekrar 5 bend halinde düzenlenerek genişletilmiş,
Dördüncü fıkrası; “Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde değiştirilmiş,
Suçun sonucunda mağdurun ruh veya beden sağlığının bozulması halinde artırım öngören düzenleme yürürlükten kaldırılmıştır.
Uyuşmazlık konusu bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;
Mağdurenin soruşturma evresinde kollukta, babası olan sanığın kendisi ile cinsel ilişkiye girdiğine dair Karamürsel Devlet Hastanesince düzenlenen raporla da desteklenen ayrıntılı anlatımlarda bulunması, Cumhuriyet savcılığında sanıktan şikayetçi olmadığını belirtmesine karşın iddiasındaki istikrarı sürdürmesi, her ne kadar kovuşturma evresinde sanığa iftira attığını beyan etmiş ise de; Kocaeli Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalınca düzenlenen raporda; mağdurenin ilk ifadesinin daha güvenilir olduğunun belirtilmesi ve mağdurenin olayın oluş ve intikaline ilişkin anlatımları ile tanık beyanlarının uygunluk göstermesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanığın üzerine atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunun sabit olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, sanığın mahkûmiyetine ilişkin yerel mahkeme hükmü ile bu hükmün onanmasına dair Özel Daire kararı isabetli olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.10.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.