14. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/16257 Karar No: 2016/3403 Karar Tarihi: 21.03.2016
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/16257 Esas 2016/3403 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2014/16257 E. , 2016/3403 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.01.2008 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir. Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir. Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Geçit davalarında uygulanan "fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi" gereğince en kısa ve ekonomik yerden bu arada yüzölçümü daha büyük olan taşınmazlardan geçit kurulması gerekir. Somut olayda: mahkemece 24.09.2010 tarihli bilirkişi raporu ve krokisinde 3 numaralı güzergah olarak gösterilen 1181 sayılı parselden geçen seçenek en uygun güzergah olarak kabul edilmiş, davacı tarafından bilirkişi raporunda 1 numaralı güzergah olarak gösterilen 1179 parselden geçit kurulması istendiğinden davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar mahkemece 3. numaralı 1181 parsel sayılı taşınmazdan geçen güzergah uygun görülmüş ise de 1181 parselin yüzölçümünün 938 m2 olduğu, 1179 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün ise 12.708 m2 olduğu tapu kayıtlarından anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi uyarınca 26.03.2014 tarihli fen bilirkişisi tarafından hazırlanan rapor ve eki krokide sarı renkle ve 1 numaralı güzergah olarak gösterilen 1179 parsel sayılı taşınmazdan geçit tesis edilmesi gerekirken yerinde olmayan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.