10. Hukuk Dairesi 2016/14030 E. , 2018/7069 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, re"sen prim ve gecikme zammı tahakkukuna dair Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrası davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi
Mahkemece uyulan bozma ilamında “…dinlenen ve tanzime dayanak alınan tüm sigortalı ve haksahiplerinin imzalı beyanlarıda dahil olmak üzere eksiksiz olarak müfettiş raporu celbedildikten sonra, aksinin ispatının yukarıda anlatılan yasal çerçevede değerlendirildiği ve ispat yükümünün davacıda olduğu gözetilmek suretiyle yapılacak inceleme sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” hususları belirtilmiştir.
Bozma ilamı sonrası mahkemece “İş bu inceleme neticesinde davalının resen tahakkuk işlemine esas olan müfettiş raporunun davacı temsilcisinin beyanı esas alınarak düzenlenmediği, 39.700,00 TL"lik prim ödemesi dışındaki tespitlerin gerek çalışan işçilerin beyanlarına gerekse işçi yakınlarının beyanlarına istinaden düzenlendiği, beyanlar ve 39.700,00 TL"lik ek ödeme birlikte değerlendirilerek sonuca gidildiği anlaşılmakla müfettişlik belgesinin ve eklerinin 39.700,00 TL"lik bölümü dışındaki kısmının aksi sabit oluncaya kadar geçerli yazılı belge olarak kabulü mümkün değildir. Şu halde yazılı delille aksinin davacı tarafça ispat edilmesinin gerektiği ileri sürülemez. Davalı taraf ise yapmış olduğu işlemin gerekçesini usulüne uygun olarak ispat edememiş olmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
Zira davacı temsilcisi 39.700,00 TL"lik ödemeyi prim olarak karşılıksız yaptığını kabul etmiş olmakla iş bu miktarın prime esas kazanç içinde değerlendirilmesi gerektiği görülmüş ve bu yöne ilişkin kurum işleminin hukuka uygun olduğu anlaşılmıştır.
Diğer yönlerden ise kurumun yoruma dayalı tespitinin yazılı delil olarak kabulü mümkün değildir. Şu halda kurumun yapmış olduğu işlemin yani işçilerin gerçek ücretinin kesin delille ispat edilmesi gerektiği kabul görmekle ve de kurumun bu şekilde bir ispat vasıtası ortaya koyamadığı da anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar.
“Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince de, sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki KURU, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 ..., 1974, sayfa 395 vd.)
Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, uyulan bozma ilamında belirtildiği üzere ispat yükünün davacıda olduğu kabul edilmek suretiyle araştırma yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.