10. Hukuk Dairesi 2016/4154 E. , 2018/7043 K.
"İçtihat Metni"........
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, temyiz yoluna başvuran davalılar vekillerinin sair itirazlarının reddi gerekir.
2-) Dava; 19.06.2008 tarihli iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan iş kazası ölüm gelirinin ilk peşin sermaye değeri ve cenaze masrafı ödemesi nedeniyle oluşan Kurum zararının kusurlu işveren ... ve mesul müdür ..."den tazmini amaçlı açılmıştır. Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 26. maddesidir.
Eldeki davada, dava konusu iş kazası nedeniyle alınan 24.03.2015 tarihli kusur raporunda işveren ... %70, şirket mesul müdürü ... %10 ve ölen sigortalı .........%20 kusurlu bulunmuş, 13.07.2015 tarihli kusur raporunda ise tüzel kişi işveren %80, ölen sigortalı .......... %20 kusurlu bulunmuş, ceza davasında da şirket mesul müdürü ... ve ölen sigortalı ........ asli kusurlu bulunmuş, işveren ... kusursuz bulunmuştur.
Rücu davaları, kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, iş kazasında kusuru olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığında sorumludur. Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları varsa, bu davalardaki kusur raporları ile çelişki oluşturmayacak şekilde kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınması gereklidir. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığının ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının, 506 sayılı Kanun"un 26. maddesi, 4857 sayılı Kanun"un 77. maddesi çerçevesinde değerlendirilerek belirlenmesi gerekir. Varsa sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporları ile ulaşılan sonuçlar, rücu davasında Kurumun taraf olmaması nedeniyle bağlayıcı nitelikte bulunmamakta, işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları yönünden ayrıntılı irdeleme içermesi halinde güçlü delil olarak kabul edilebilmektedir.
Somut olayda, hükme esas alınan kusur raporuna göre, davalıların müştereken ve müteselsilen %80 oranında, kazalının %20 oranında kusurlu oldukları kabul edilmek suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Söz konusu raporun oluşa uygun olmadığı anlaşılmakla; Mahkemece, soyut ifadelere dayanmayan, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerekeceği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığı ve dayanağı mevzuat hükümleri ayrıntılarıyla irdelenerek, iş kazasının olduğu meslek kolu ile iş ve işçi güvenliği konusunda uzman bilirkişi kurulundan alınacak kusur raporu ile sonuca gidilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanlış değerlendirme ile hüküm kurulması isabetsizdir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında mahkemece, dava konusu iş kazası ile ilgili tazminat davasının olup olmadığı da usulünce araştırılıp celbi ile ceza davası ile birlikte maddi olgu açık ve net bir şekilde belirlenerek ceza davasında belirlenen maddi olguların bağlayıcı olacağı hususu da gözetilmek suretiyle davalılar ve dava dışı kişilerin kusur oran ve aidiyetleri; iş kazasının gerçekleştiği iş kolu ile iş güvenliği alanında uzman kişilerden seçilecek bilirkişi kurulundan kusur raporu aldırılmak suretiyle maddi oluşa ve kanuna uygun olarak belirlenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 25.09.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.
.........