Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlunun, takip konusu menfi tespit ilamının kesinleşmeden takibe konulamayacağına ilişkin yaptığı başvuru üzerine mahkemece 05.11.2010 tarihli duruşmada takip edilmediğinden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, bilahare de 25.02.2011 tarihinde de davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir.
Yukarıda anlatıldığı üzere borçlunun icra mahkemesine başvuru dilekçesindeki iddialar şikayet niteliğindedir. İİK.nun 18/3. maddesi hükmü "aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılması uygun görüldüğü takdirde ilgilileri en yakın zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir" hükmünü içermektedir. Mahkemece, yasal bu düzenlemeye rağmen HUMK.nun 409. maddesi uygulanarak "dosyanın işlemden kaldırılması" ve ikinci aşama olarak da "davanın açılmamış sayılmasına" karar verilmesi isabetsizdir. 
SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 02/12/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.