3. Hukuk Dairesi 2017/10908 E. , 2018/12132 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 19.05.2011 tarihinde imzalanan daire satışı protokolünü arsa sahibi davalının da imzaladığını, alacağın tahsili için ... 26. İcra Dairesinin 2014/12418 esas sayılı dosyası ile yürütülen ilamsız icra takibinin davalının itirazı üzerine durdurulduğunu, borcun ödendiğine ilişkin dosyaya hiçbir belge de sunulmadığını ileri sürerek, borçlunun haksız olan itirazının iptaline, takibin devamına, % 20"den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davaya konu belge altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, borçlu olan tarafın müteahhit firma yetkilisi olduğunu ve bu kişinin de davacının akrabası olup, dava konusu belgenin hileli şekilde düzenlendiğini, kendisinin belgeyi şahit olarak imzaladığını bu nedenle davanın müteahhit firmaya yöneltilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddine, asıl alacak miktarından az olmamak üzere % 20 haksız icra tazminatına karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, 55.000,00 TL asıl alacağa ilişkin itirazın iptaline, icra takip tarihinden itibaren 55.000,00 TL asıl alacağa değişen oranda yasal faiz uygulanmasına, yasal şartlar oluştuğundan 55.000,00 TL"lik asıl alacağın % 20 oranındaki icra inkar tazminatının da davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 190. maddesinde de; ispat yükünün kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu vurgulanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, 19.05.2011 tarihli harici satış protokolünde davaya konu taşınmazın, 55.000,00 TL bedelle satıldığı, satış bedelinin dava dışı müteahhit tarafından alındığı anlaşılmaktadır. Davacı isticvabında, her ne kadar sözleşmede belirtilen 55.000,00 TL’yi müteahhit ...ve arsa sahibi davalı ..."e ödediğini beyan etmişse de, bu iddialarını delillerle ispat edememiştir.
Kural olarak ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse son çare olarak yemin deliline başvurulması gerekmektedir. Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme ancak bu halde (dava dilekçesinde veya cevap layihasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür.
Davada ispat külfeti; sözleşmeye istinaden davalıya ödeme yaptığını iddia eden alacaklıya yani davacıya düşmektedir.
Mahkemece, ispat yükünün davalıda olduğu düşünülerek, cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmamış olan davalının 16.02.2016 tarihli celsede yaptığı yemin teklif beyanına itibar edilerek, davacının “dava konusu daireyi ...ve ...’den satın aldığıma ve 55.000,00 TL"nin 36.000 TL’sini bizzat protokol düzenlendikten sonra arsa sahibi ...’e 19.000 TL’sini de...’e verdiğine” yönelik yeminli beyanı ve yemininde sebat etmiş olması nazara alınarak, icra takibine yapılan itirazın haksız olduğuna karar verilmiştir.
Bu durumda, uyuşmazlıkta ispat yükünün yukarıda belirtilen ilkeler gereğince davacı tarafta olduğu anlaşıldığından, davacı tarafın delilleri değerlendirilerek sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile ispat külfeti ters çevrilerek, açıkça yemin teklifine de dayanmayan davalı tarafın yemin teklifinin kabulü ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerekirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle, davalının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 28.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.